|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
Azmi, Bir Kadın, Bir Çocuk, Bir Bebek
İsa Kantarcı
Öykü > Aşk ve Romantizm
AZM, BİR KADIN, BİR ÇOCUK, BİR BEBEK
41 yaşındaki Azmi, hayvan tüccarıydı mutlu hayatında, sığır üretip satardı, bu işlerin içinde büyümüştü, babasının işi buydu, kurbanlık için da et ve et ürünleri üreten şirketler için. Köyde bir çiftliği vardı, tarlaları vardı. Ondan sığır
satın almak için gelen bir baba ve iki oğlu vardı, kamyonla, dört sığır satın almışlardı, asmanın altında çay kahve içmişlerdi,
Azmi müşterisi şişman adamı ve iki gen
[DEVAMI]
|
|
|
• İzEdebiyat > Deneme > İlişkiler |
501
|
|
|
|
Etrafın ıssızdır.Çorak ve sıkıcı.Limanına gemiler uğramaz.O gemiler ki şölen zamanlarında süslü püslüdürler.Dikili ağacın yoktur.Olmasını çok istemişsindir ama yoktur.Yamacından kaymakta olan toprak,dost sandıklarındır. |
|
502
|
|
|
|
Kendimden bahsettim kısaca sadece.... |
|
503
|
|
|
|
Günün başlangıcı iyi ki doğmuşum diye başlarken, nereden geldi aklıma bilmem tüm bu düşüncelerle haşır neşir olduktan sonra gayri ihtiyari tereddütleniverdi.
“İyi ki doğdum mu acaba?”
|
|
504
|
|
|
|
kendimize en çok sorduğumuz sorudur aslında ve cevabını vermeye çalışsakta yalana bizi en çok sürükleyen soru.. |
|
505
|
|
506
|
|
|
|
Düşmek isteyeni tutmamalı, yuvarlanışını zevkle seyretmeli.Bu düşüş verecektir ona tadamadığı mutluluğun kendisini.
|
|
507
|
|
|
|
Annelerin gölgesinde kalan bir babalar günü daha geride kaldı. Nedendir annelere verilen değer babalardan esirgeniyor. Annelere dizilen methiyeler zerresi babalara yapılıyor. Babalara yetim muamelesi yapıldığımı düşünüyor. |
|
508
|
|
509
|
|
|
|
Oysa insan sadece doğarken özgürdür.
Ölürken bir sıfatla ölür. |
|
510
|
|
|
|
Düşündüm, neden bizler kişiliklerimiz arasına maddiyatı sokuyoruz. Hiç olmazsa bayram gibi özel günlerde, sadece yüreklerimizle birbirimizi kutluyalım. Daha doğru olmazmı? Ne dersiniz. Belki bir başlangıç olur bu temennim.
|
|
511
|
|
|
|
Bir cümle hayatımızı değiştirebillir işittiğimiz ya da söylediğimiz. Bir
cümle bizi başka biri yapabilir. Bir cümle uzakları yakına, bir cümle
yakınları uzağa taşıyabilir |
|
512
|
|
|
|
Bütün görkemiyle devam etmeli |
|
513
|
|
|
|
Kelimelere olan doğurganlığımdan yanında susuşum. Seni özlemenin gece on birindeyim. Depresif
korkularısın kaybetmek istemeyişlerimin!
|
|
514
|
|
|
|
(Küçüklükten beri, çevremizdekiler genelde, duygularını ifade etmeyi bilmediği için.) Bizde, içimizdeki kalp kırıklığını, hayalimizi, hedef haline getirmenin bizim için önemini, içimizi açtığımız dostumuza bile söylemeyiz. Hatta gözpınarlarımızda biriken gözyaşlarını çaktırmadan, elimizin tersiyle siler, konuyu değiştiririz. İlk denemeler genelde kötü olduğundan, olumsuz eleştiriler her taraftan bizi kuşatır. İçimizdeki öğrenme, başarma arzusu bir kibrit ışığı gibi sönmeye başlar. Çoğumuz bizi mutlu eden çalışmalarımızdan, çoğunlukla yıkıcı eleştiriler yüzünden uzaklaşırız.
Kendimiz de, o işi başaramayacağımızı düşünmeye başladığımız için, kendimize duyduğumuz güvende azalmaya başlar. Aldığımız olumsuz tepki, diğer dostlarımıza açılmamızı da zorlaştırır. Benliğimizin içinde yer alan ve büyümeye başlayan hayalimiz, hayalkırıklığıyla olduğu yerde büzüşüp kalır. Kendimizi rutin işlere verir ve bilmeden, bizi eleştiren dostumuzla aramıza, bir duvarı oluşturacak olan o ilk tuğlayı yerleştiririz. Duygularımızı ifade etmediğimiz sürece, o tuğla aramızda yer alacak, zaman zaman birimizin, zaman zaman diğerimizin ayaklarına dolanacak ve ilişkimizde, nedenini anlayamadığımız tökezlemelere neden olacaktır. Hepimizin günü kurtarmak ve başkalarının onayını almak adına yaptığımız davranışlar ve duygularımızı dürüstçe ifade edemeyişimiz, aynı zamanda kendimiz olabilmemizi de engelleyecektir.
|
|
515
|
|
|
|
Benim gönlüm pamuk ipliğiyle bağlı,
ya da çok ince cam gibi şimdi...
Küçücük bir dokunuştan korkmaktayım..
Davranışlarım, yaşam şeklim, düşüncelerim,
sevgim, öfkem, hiçbir şeyim,
hiçbir şeyim normal değil ötekilere göre.
Sevdanoyak biri,
ya |
|
516
|
|
|
|
ÖFKENİ GÖSTER,SANA KİM OLDUĞUNU SÖYLEYEYİM |
|
517
|
|
|
|
Ah ,dedi boşalmış bir ırmak yatağı, bir zamanlar sen benim gövdemi göğün yıldızlarıyla doldururdun ey sevgili;şimdi nerdesin… |
|
518
|
|
|
|
Sevgiliye yürürken kanıyorsa ayakların,kanıyorsa kalbin doğru yoldasın...
|
|
519
|
|
|
|
Üç beş kitap okuyarak kendilerini entellektüel zanneden,dudak büken,yüz ekşiten beyaz yumurta kafalılara hiç ama hiç benzemezler. |
|
520
|
|
|
|
Ayrılık: insanın kendisine, insanlara ve hayata dair duygularına ara vermesidir. Bu ara dönem, kişinin kendini sorgulaması ve kendini tekrar inşa etme sürecidir. Yoksa, hayata ve kendine karşı bir kopma ve küsme değildir. Hayatın inşasında, yanlış yapılanmanın önüne geçmek için bazen sorunların baş göstermesi gerekir ki yanlışlık ve hatalar fark edilebilsin. İşte bu yanlış ve hatalara insan ilişkilerinde dur demenin bir adı da ayrılıktır. |
|
|
|