• İzEdebiyat > Deneme > İlişkiler |
881
|
|
|
|
derece , sevginin , aşkın iyiliğin kötülüğün derecesi
|
|
882
|
|
|
|
Bundandır ki beklenmedik ayrılıklar düşünüldüğünden daha büyük yaralar açar, yine zamandır yaraları saran terk edilen alışkanlığın yerine yenisi için çalışan.
|
|
883
|
|
|
|
Etme be gülüm...de bana...de ki bileyim bu yolun çıkışı nerde...ne seninle oluyor ne sensiz.yokluğun mu daha az acı verecek bana, varlığın mı...bunun cevabında gizli olsa çözüm...cevabı bulurum belki..ama yok..yok canım..aynı gözlüğü takamadık, takamazdık da...değişmeden bir de olamadık..yani biz olamadık..
|
|
884
|
|
|
|
Bir piç hiç şüphesiz karşısındakine ibne diye hitap eder. Aslında bilmez ki o neyse kendisi de aynıdır. Sadece kelimeler arasında nüans farkı vardır. Ne garip değil mi? İnsanlar az bir farktan dolayı, büyük ayrıcalıklar yaratmak istemekteler kendilerine. Orospuya orospu deyip, onunla sevişenler genelevden adam gibi çıkmaktalar. Kocasının yatağında, sevgilisiyle sevişenler, bilmezler mi yüreğin erkeği, dişisi olmaz; bir mert olanı vardır yüreğin, bir de namert olanı... Namert yürekle sadece öpüşmeyi ve sevişmeyi sevenler, bedenleri doyunca başka bedenlere elin karısına da ondan sonra orospu derler. |
|
885
|
|
|
|
Seneler önce izlediğim bir televizyon proğramında sunucunun; “Güzellik mi, akıl mı?” sorusuna şu cevabı vermişti yaşlı konuk; |
|
886
|
|
|
|
Aramanın sonucu var gibi gözükür. Ama bazen, yalnızca bulduğunu sanırsın. İçinde bulunduğun duygu ve düşünce tanımaz değişim, “işte doğru bu” diye bulduğun sonuçları bir buldozer gibi ezip geçiyor. |
|
887
|
|
888
|
|
|
|
:) boşanmadan önce iyi düşünün... |
|
889
|
|
|
|
bir sussan gülüp ayağa kalkacağız birden. susmak hiç kimseye sana yakıştığı kadar yakışmayacak bir daha. |
|
890
|
|
|
|
Ben bir kırçiçeği, zararsız, kendinden habersiz...
Sense sevgi tohumu, bire on ürün veren....
|
|
891
|
|
|
|
Biri yüreğinizi ve ruhunuzu okumuştur da; size okuduklarını anlatıyor gibi hissedersiniz.
|
|
892
|
|
893
|
|
|
|
Yitik şehrin meydanına,buzdan heykeller yapıldı.Güneş ışıklarının eritemediği heykeller...
|
|
894
|
|
|
|
Mektubuma bu şiirle başlamak istedim. Çünkü sen derdin ki kelebekleri incitmek istiyorsan gülleri kanatlarından kır. İşte bu yüzden seni mutlu etmek için gül kokan mısralarla başladım mektubuma mor kelebeğim. |
|
895
|
|
|
|
Benim küçük şiirimdiler. Tıpkı küçük bir kasabayı andıran. Herkesin birbirini tanıdığı, insanların birbirine bir dağ gibi yaslandığı bir kasaba gibiydiler. Orada insanlar o kadar dağlaşırdı ki kendini gökyüzüne yakın hissederdin. İşte orada yakınlık böyle kurulurdu. İnsanlar birbirlerine, dağ, ova, deniz, göl, bağışlardı sanki. Kendini bazen bir martı, bazen serin sularda yüzen alabalık gibi hissederdin. Böyle bir kasaba haritalarda olmazdı tabi. |
|
896
|
|
|
|
DEĞER Mİ HİÇ…..!
İnsanoğlu ömrü boyunca bir HİÇ uğruna, her iki hayatını hem kendisininkini, hem’de yaşadığı zaman,zemin,şartları içerisindekilerin hayatlarını ZEHİR etmiştir.Sebep PARA ve ZENGİNLİK.
|
|
897
|
|
|
|
Uzanmışım kıçıma batanbinaları yok saymışım, kulaklarımız yırtan klaksonları susturmuşum. Vermişimkendimi kimsesizliğin sigara dumanlı rüyalarına. Kah polis peşime düşmüş,çatışmışım hüseyin bakkal' ın köşesinde, kah kaçmışım 1946 model bir desotok |
|
898
|
|
|
|
Birtanem, diplerdeyim işte... Nefesimi bırakıyorum. Kalbimi bırakıyorum aşkımı ise gözyaşlarına terkedip yalnız sessiz sensiz geceye başlıyorum. Boşveriyorum sabah olmasın ....
|
|
899
|
|
|
|
Nereye kadar susacak , nereye kadar kaçacaktı. Kaçtığı yerdeki kilitli kapıları ona kim açacaktı içerden. Kim yakacaktı ona ateşleri ısıtmak için yeniden buz tutmuş hislerini |
|
900
|
|
|
|
Dün, bir kor idi aşk, "alevinde yanmaya yürek gerek" diyen sevdalıların gözlerinde yanan. Bugün, kafeterya köşelerinde bir bardak çayla tüketilen iki çift söz oldu… |
|