• İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey |
581
|
|
|
|
Alkolle dost olmak,ölüme meydan okumak demektir.Bu yiğitlik değil,aptallığın taa kendisidir.
|
|
582
|
|
|
|
Dünyamızı yaşanmaz hâle getiren hak ve hukuk tanımaz insanların çoğu aslında mutlu değildir.Çünkü vicdanları onların huzurlu olmasına engeldir.Başkalarının huzursuzluğu üzerine bina edilen hayatlar iflah olmaz.Zulüm yıkılmaya,yok olmaya mahkûmdur zaten. |
|
583
|
|
|
|
Bu âleme anlam kazandıran şaheseri, hangi ölçülerle tespit ederek, yaratanın azametini idrak edeceğiz!
Bu azamet ve haşmet karşısında, kul olabilmenin şuuruna nasıl varacağız?
|
|
584
|
|
|
|
Bir zindana atılmakla bir camiye, bir kiliseye veya bir ideolojinin içine zorla sokulmak arasında hiçbir fark yoktur. Özür dilemek zorunda bırakılmak, sözle, gözle, tacize uğrayıp bütün bunları sineye çekmek zorunda bırakılmak hapse atılmaktan farklı değildir. Yetkiler ve güçler putlaştırılır ve bunlara boyun eğme mecburiyeti önüne dilekçelerle, yönetmeliklerle, kanunlarla bir seccade gibi serilir. |
|
585
|
|
|
|
"Havran'lı bir adam eşini mahkemeye vermiş. Dört çocuklu adamın mahkemeye eşini şu şekilde suçlamış ve boşanmak istemiş. Eşi çok kilo almış ve televizyonlardaki mankenler gibi olmadığı için artık karısı ile bir evde olmak istemiyormuş."
|
|
586
|
|
|
|
“Bak oğlum, artık annenle birbirimize hiç tahammülümüz kalmadı, kız kardeşine de söyle, ona da bu durumdan haberdar et.” Der ve telefonu kapar |
|
587
|
|
|
|
"...Gerçeği kabul etmiş ve derin bir sessizliğe dalmıştı.
O akşam gardiyanlar mahkûmları işkenceye götürmek için koğuşa gelince adamın ölüsünü bulmuşlardı; zavallı, gerçeğe dayanamamıştı.”
Hikâyeleri yazarken bile ürperdim, inanın…" |
|
588
|
|
|
|
Sonuç bir felaket; milli değerlerimiz zafiyet geçirmekte ve atomun çekirdeği gibi parçalanmakta. Her insan adeta bir “canlı bomba” gibi ortalıkta dolaşıyor. Dokunsan ağlıyor, söylesen seni yanlış anlayıp, sesini yükseltip, tartışma çıkartıyor, vb... |
|
589
|
|
|
|
Dar kot giyenlerin varikosel ameliyatlarına neden olduğu gibi erkeklerde "kısırlık" meydana geldiğini öğrendim. |
|
590
|
|
|
|
Ne zaman bir genç görsem, içim cız ediyor ve üniversitede Almanca Öğretmenliği okumakta olan; oğlumun dört yıl sonraki geleceği gözlerimin önüne bir kabus gibi düşüyor. |
|
591
|
|
|
|
Günlük yaşamımızda ne kadar çok gereksiz, haksız, durumlarlarla karşılaşırız da; acaba kaçımız bu yanlışlığı düzeltmek için girişimde bulunuruz? |
|
592
|
|
|
|
hukuk düzenimizin ne kadar adil olduğu hakkında sizi yönlendirecek bir yazı değil sadece kafamızda birtakım sorular uyandırmak için yazılmış bir yazı... |
|
593
|
|
|
|
Sadece iki üç kişi değil bunlar. Bir sürü bahane, bir sürü zerzevat düşünce bunlar. Gittikçe çoğalan cop, biber gazı, sopa, dayak, yumruk, taş, molotof kokteyli şiddet kelimesiyle tekleştiriliyor. Bir yığın taşın izdüşümüdür dağlar. Kim bu taşları kepçe ağzıyla döker? Kim sürekli birilerine taş atar? İnsanlar yığın, sürü... Bir yığın bir sürü sıkıntı bundandır. |
|
594
|
|
|
|
Deli keçinin bir boynuzu her zaman kırık olur. Bir deli miyim acaba? Yüreğim kırık her zaman. Kafamda her daim uzayan baş ağrısı. Nedir bu çileli duruş? Keçi gibi inatçı değilim? Üstelik ne etimden fayda var ne de derimden... |
|
595
|
|
|
|
Ekranlarda önce Irak'tan sonra Haiti'den yağmalama görüntüleri gelince, aklıma bunlar takıldı! |
|
596
|
|
597
|
|
|
|
Fransızca'dan dilimize geçmiş ve din ve devlet işlerinin ayrılması manasındakı bu kelimenin aslı Latince "laicus" yani din adamı olmayan kimse, din adamı dişında kalan halktır.
Atlantik ve sanayii devrimlerinin arkasındaki esas iteneklerden biri de kilise ve feodalitenin saf dışı bırakılması gerçeğidir ki Avrupa teknolojik kalkınmayı böyle başarmıştır. Ama şu unutulmamalı ki büyük Fransız devriminin akabindeki mahkeme mantığı devrimin amacına ulaşmadığı fakat kilise ve derebeyliğin önünün kesilmesi teknolojik devrimin önünü açtığı muhakkaktır. Kilise muharref bir dini baskı aracı olarak kullanmakla ve para merkezli yapısıyla ilerlemenin önüne engel teşkil ediyordu.
Her ne kadar dinsel baskı azalmış gibi gözükse de şu an belki tüm Hiristiyan Avrupa ülkeleri Hiristiyanlığın etkisi altında bir nevi teokratik devlet durumundadırlar.
Onların resmi ideolojilerinde kilise, Hiristiyanlık (ve mezhepleri), İncil rahatça telaffuz edilebilirken; Vatikan üzerine düşeni yaparken maalesef Türkiye'de esasen din istismarcılarının neden olduğu tutkulu laisizm uygulanmaktadır.
Atatürk'ün "Türkiye laikliği"ne aykırı ve Atatürkçülük maskesi altında yasakçılık yapanlar ve din sömürücülerinin arasında kalan vatandaşlar faturayı ödemektedirler. İşte başörtüsü bu açmazın simgesidir de!
Aslında laikliği bir bakıma en iyi uygulayanlar Hz. Muhammed, Fatih Sultan Mehmet ve de Atatürk'tür.
Artık yasakçıların, başörtücülerin, 68'lilerin, particilerin hatalarını anlayıp optimal diyalektik çerçevesinde çözüm üretmeleri gerekiyor. |
|
598
|
|
|
|
Hırsızlık kültüründe,kaçak elektrik adı altında elektrik çalınırda, yetkililer dahil kimse umursamaz.
Ama halk kayıbın kendisine fatura edildiğini biliyor mu acaba? |
|
599
|
|
|
|
İnsanın sinirleri bozuk olunca korkuları çok oluyor. Bu ara benim de çok korkularım var. Sinirlerim bozuk. Tarzım değil bu hayat. Sinirlerimi bozuyor. Bugün bilboartta bir reklama rastladım. Oksijen bedava, çayır çimen bedava, Telekom'la yaylada ev telefonu bedava diyordu. Ya ne demek çayır çimen bedava. Koyun muyuz, sığır mıyız bak yine sinirlerim bozuldu, korkularım arttı. |
|
600
|
|
|
|
Kusurlarımızı yazmak tabu değil ya! |
|