|
• İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey |
81
|
|
|
|
Ben bugün yaşıyorsam, yaşadığımın tek delili haksızlık karşısında haykırmaktır. Bunu yapmıyorsam eğer bir ölüden farkım yoktur. Ben yaşadığım sürece, hak ve adaletin zuhur etmediği ya da bir zümre için kullanıldığı her dönem ve herkes için başkaldırışım devam edecek. |
|
82
|
|
|
|
Atatürk'e saygı duyan, üniter yapıyı savunan, iyi derecede İngilizce bilen, az biraz Kuran, az biraz İncil, az biraz Tevrat okumuş, Muaviye ve Ali karşısında, Ali'yi destekleyen birini mi yoksa Kılıçdaroğlu'nu mu desteklersiniz? |
|
83
|
|
|
|
Akıp giden zaman girdabında biz de sürükleniyoruz. Uyanık olmak, gelen mesajları iyi anlamak, iyi özümsemek lazım gelir... Daha yeni doğmuştuk oysa, ne çabuk okula gittik, sonra daha yükseklerini okuduk, meslek sahibi olduk, evlendik, çocuklarımız oldu, babalarımız dede oldu, bizler anne baba olduk. Şimdilerde de dede olma adayıyız hali hazırda... Nasıl geçi bu yıllar bilen var mı? |
|
84
|
|
|
|
Saat olmuş 1... Demlenmene bak, boşver diyorum ama dayanamıyorum... Hala ama hala sahtekar paylaşımlarınızı görüyorum... O kadar inanmıyorum ki duyarlı olduğunuza... |
|
85
|
|
|
|
Ezelden beri süre gelen sapkınlıkların her türlüsünden faydalanan devrin sapkınları, yaşadıkları devre ve/veya zemine göre yeni sapmaların/sapkınlıkların da bizzat müellifi ve icracısıdırlar… |
|
86
|
|
|
|
Bu millet de hava atmaya amma meraklı... Face ve Twıttır da bir çoklarımızın, tanıdık tanımadık dolu arkadaşı var. Kimileri ile teşrik-i mesaimiz olsa da zaman zaman, kimileri ile de karşılaşmış lığımız olmadığı gibi sosyal medya da bile merhabalaşmamışız... Bir yakın arkadaşımızın, arkadaşıymış, ekle demişler, iyi çocuktur ya da iyi kızdır, zarar gelmez ne sana, ne kimselere, eklemişiz, durum bundan ibaret. |
|
87
|
|
|
|
Beni hayrete düşüren şeylerden söz etmek istiyorum biraz. Sanırım maddeler halinde yazsam daha iyi olacak. Ne de olsa öğretmeniz.
|
|
88
|
|
|
|
Evet! memleket hepimizin ve tabii vatan ve toprak uğruna tıpkı ecdadımızın yaptığı gibi can da vereceğiz,vermeliyiz de zaten toprağı vatan yapan verilen bu canlar değilmi... |
|
89
|
|
|
|
Söylesen olmuyor… Yazsan olmuyor… Bağırıp çağırıp yürüyüş yapmaya yeltensen, yine olmaz. |
|
90
|
|
|
|
Bugün içimden farklı bir konuya, Türkiye Müslümanlarına değinmek geldi.
Ben kendimi bildim bileli Türkiye Müslümanlarının yatıp kalkıp ortaya sundukları konu Kudüs ve Filistin. Çok nadir ve saman alevini andıran başka konulara değiniliyor (Mısır, Arakan, Makedonya, Hocalı, Ahıska zulmü, Yemen, Afrika işgalleri gibi... |
|
91
|
|
|
|
Eskiden trafik kazalarının bir numaralı sebebi aşırı hızdı. Hatta hızın aşırı oluşu, yolun, arabanın ve trafiğin durumuna bağlı olarak değişirdi. Bir yerde aşırı sayılmayan hız, farklı şartlarda aşırı sayılır. Fakat en açığı, hız göstergesini alabildiğine yükseltme arzusudur.
|
|
92
|
|
|
|
"Astral seyahatle uzaya gittim, geldim. Astral seyahat bilimsel olarak da var. Yani düşünce gücüyle bedenden ruhu ayırıp zaman kısıtlaması yaşamadan her yere gidebiliyorsunuz. Gezegenler arası da ulaşım sağlayabiliyorsun. Bir süre Astral Seyahat deneyimi yaşadım ve uzaya gitmeyi başardım... İki sene önce Ay’da su olduğunu söyledim mesela NASA daha yeni açıkladı. Mars’ta bildiğiniz yemyeşil bir göl var ve NASA bunu da yeni açıkladı..." BASINDAN |
|
93
|
|
|
|
Siyasetçiler derin derin ve de sıcak havalarda serin serin düşünüyor bu Z kuşağındakileri kafalayıp, avucuna almanın yollarını. Yalnız benim onlara tavsiyem, öyle kolay değil, bu Z kuşağındakileri kafalamak bunu akıllarından çıkartmasınlar... Bir tıkla dünyanın her tarafındaki bilgilere ulaşıyorlar. Bilgisayar ve akıllı telefon kullanmak onlar için çocuk oyuncağı... Öyle çıkıp da televizyonlarda, onları karşınıza alıp, ’’Bir zamanlar bir siyasetçimizin yaptığı gibi.’’ sohbet etmeye kalkarsınız, sonra bir soru sorarlar size, feleğiniz şaşar billahi, cevap bile veremez, apışıp kalırsınız, kem ve kümün ardına sığınırsınız... Onlara vereceğiniz cevaplar ’’Benzin vardı da biz mi içtik, yürümekle yollar aşınmaz.’’ gibi afaki cevaplar olmamalı, bizim kuşağa yedirdiler de, onlar yemez billahi... |
|
94
|
|
|
|
İspanya’da, çok uluslu bir plazanın toplantı salonunda olduğunuzu farz edin. İşi kapmaya çalışan dört aday var. Diğer üçünü eleyip o çok istediğiniz işi almanız lazım. Ama bu sıradan bir iş görüşmesi değil. Olay bir iş görüşmesinden çıkıp bir “yarışmaya” dönüşüyor. İki seçeneğiniz var. “Ben, bu zırvalığa tahammül etmek zorunda değilim, canınız cehenneme!” deyip orayı terk edersiniz. Ya da başınıza neler geleceğini bizzat yaşayarak görürsünüz. Burada adaylar arasında “hangimiz daha vahşiyiz?” kıvamında bir yarışma söz konusu. |
|
95
|
|
|
|
Vayyyy! Demek Bağ Kur emeklisisin. Kaçıncı basamak? Sana ne, sana neeeeeee! Kaç lira alıyorsam alıyorum. Allah devlete zeval vermesin, alıyoruz işte bir şeyler. Sen de SSK emeklisisin, ben sana soruyor muyum, kaç lira alıyorsun diye... Emekliyiz işte, emekleye emekleye yaşamaya çalışıyoruz, daha var mı ötesi... Yetiyor mu maaşımız? Yetiyor ya da yetmiyor, işte bir şekilde yetirmeye, kimselere muhtaç olmama gayretindeyiz. |
|
96
|
|
|
|
Ümit Zeynep Kayabaş yazısında isabetli bir tespit, çok etkileyici sorularla bizi düşünmeye zorluyor. Ancak muhataplarının üzerlerine alınacaklarını hiç sanmıyorum. Muhakkak kandırılmışlar ya da sehven böyle bir neslin yetişmesine katkı sunmuşlardır. |
|
97
|
|
|
|
Oyunun adı “O YÜZ”. Oyun bir ayna. Kirli hayatlarımıza tutulan insafsız bir ayna. Bu aynadan kaçış yok. Orada, çokça şiddet, bolca küfür, akıl hastalıkları, kaybedilen hayatlar, ensest ilişkiler, bağımlılığa dönüşen tutku yüklü sevgiler, sevgi yoksunluğunun içini seksle, uyuşturucuyla, alkolle doldurmaya çalışmalar var. Bu hayatın ta kendisi. Bin bir tane yüz var bu aynaya yansıyanlarda. O yüzlerden herhangi biri pekala siz olabilirsiniz. İnsanlar kendilerine biçilen yüzlerden birini bu oyunda görüyorlar. Peki, sizin yüzünüz hangisi ?
|
|
98
|
|
|
|
Oldu ya… Zor ama… Kazansınlar diyelim… Kalıcı olmayacak… Niye? Çare beklediklerinde liyakat ve adalet yok da ondan… |
|
99
|
|
|
|
Bir mutluluk köşemiz olmalı ve bu köşemizde yalnız kendimiz olmalıyız. İçinde sevgi çiçekleri olan hayal kurduğumuz bahçemizi, baharın çiçekleri ile donatmalı, ruhu o çiçeklerin kokularıyla doldurmalıyız. |
|
100
|
|
|
|
“Asya’da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır. Bir Hindistan cevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır. Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir yiyecek konur. Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı büyüklüktedir. Yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramaz. Maymun tatlının kokusunu alır, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar, ama yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması olanaksızdır. Sıkıca yumruk yapılmış el, bu yarıktan dışarı çıkmaz. Avcılar geldiğinde maymun çılgına döner, ama kaçamaz. |
|
|
|