• İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey |
41
|
|
|
|
AYDINLANMANIN TEZGAHINDAN GEÇENLER VE GEÇMEYENLER |
|
42
|
|
|
|
İnsanlar el ele, gönül gönüle verdiklerinde zor gibi görünen işleri de rahatlıkla yapabilirler. Yeter ki birlik ve beraberlik olsun. Ülkeleri ve cemiyetleri ayakta tutan birlik ve beraberlik çimentosudur. Düşman milletlerin ilk planda yaptığı şey, hedeflerindeki ülke halklarını birbirine düşürmektir. Bu da sanıldığından daha kolaydır. Dostluk ve kardeşlik emek ve fedakârlık istese de, kargaşa ve fitne koşarak gelir bize. Onun içindir ki sabırsız ve tahammülsüz toplumlarda şiddet ve nefret daima pirim yapmaktadır.
|
|
43
|
|
|
|
Ben dünya Müslümanları hakkında konuşmaktan çok, birlikte yaşadığım Türkiye Müslümanlarının yaşantıları ve protestoları üzerinde durmak istiyorum. |
|
44
|
|
|
|
Bugün, Şark’ın fikir sultanlarından Şeyh Sâdî-i Şirazî’yi konuk edeceğim köşeme…
Gülistan’dan kısa kıssalar aktaracağım sizlere…
Hisseler de bizden olsun… |
|
45
|
|
|
|
Bu makale, teknoloji, uygarlık ve kültür olgularının toplumları etkileme ve dönüştürme gücü üzerine çeşitli kaynaklardan alınmış ansiklopedik bilgilerle dolu, bir yazı olabilirdi…
|
|
46
|
|
|
|
Çukura atılan fareler gibiyiz. Sadece birbirimizi yemekle meşgulüz... Bir ümmet-i Muhammed çıkıp da demiyor ki be inananlar biz buraya nasıl geldik? |
|
47
|
|
|
|
Sene 1993… Askeri lojmanlarda kalıyoruz o zaman... Salonun penceresi bakıyor Sümbül dağına... Görüyor, anlıyor ve biliyorum silah ateşlenmesini... Uzaktalar ama seslerden ötürü de bir o kadar yakınlar |
|
48
|
|
|
|
Artık yorum almıyor, onaylamıyorum dediğim bir okuyucu. Yorumlarını onaylamadığım için: “Siz edebiyatçıları bir türlü sevemedim” diye giriş yapmış ve güzel bir mail döşemiş…
|
|
49
|
|
|
|
Belki sizin bizim haberimiz yok, kim bilir o paralarla ne okullar yapıp, kaç binlerce çocuk okutuyor. Kıl olduğu, çorabı kaçmış, kimlere çorap alıyor kim bilir? Az gelişmiş bölgelerimizi gizli saklı ziyaret edip, kız çocuklarının maruz kaldığı onca açlık, onca cahillik, onca tecavüz, onca töre cinayeti, dağlarca haksızlık, derinlerce dert karşısında isyana gelip kimlere; “ Kız hepsi senin mi, dağ mısın, taş mısın?” diyerek, acılarını paylaşıyor. Halkın anasını ağlattıktan sonra zil takıp oynayan şer odaklarına cesaretle “Oynama şıkıdım şıkıdım lan , fırıldak!” diyerek ne postalar atıyor, kim bilir? Sanatçı olmak kolay mı? |
|
50
|
|
|
|
Pazartesi günü haber merkezinde arkadaşlarla birlikte çay – sigara muhabbeti yaparken bir arkadaş zamanında Kenan Işık’la yapılan bir röportajın giriş yazısında, (sanırım Kenan beye genç kızların gözdesi olduğunu söylemiş olmalılar) “ben emin değilim” diye yazdığını, “genç kızlar Tarkan’a yaptıkları gibi bana dokunmak için üzerime atlamıyorlar” filan diye demeç verdiğini söyledi…
|
|
51
|
|
|
|
Aylardan Muharrem, günlerden Aşure… Gökler kül renginde… Toz bulutlarının görüş mesafesini sıfıra indirdiği demlerdeyiz. Yüreklere hapsedilmiş derin acılar… Bir ömür kadar uzun, geçmeyen dakikalar… İnsan suretindeki bir kısım mahlûklar insanlığa rahmet okutuyor. Toprak hicapla taşıyor masumlara hayat hakkı tanımayan hunharları, insaf fakiri katilleri…
|
|
52
|
|
|
|
Bana mı trip atıyorsunuz siz de? Ben de atarım zaman zaman trip yani tavır koyarım, koymak da lazım. Kimlere ama? Kim trip yemeye meraklıysa, yolla ona gitsin. Yok, almak istemiyor mu triplerini, o zaman biraz ucuza vereceksin trip bu, yere ve zamana göre fiyatı değişir...
|
|
53
|
|
|
|
Dilimizdeki Anadil, Anayasa, Anayol, Anaokulu ve hatta Anadolu kelimeleri Anaerkil bir toplum olduğumuzun ispatı. Bu durumda babalara ise sadece iskele kalıyor. :) |
|
54
|
|
|
|
John Steinbeck'in dediği gibi her insan kendi ateşini taşır. Ama o ateşi başkaları yakar. |
|
55
|
|
|
|
Unutmayalım ki,
Kemiyet ve Keyfiyet , Beden ve Ruh gibi birbirini tamamlayan, birbirine muhtaç iki dinamiktir
ama kemiyete değer katan ‘keyfiyet’tir ya da ‘insan kalanlar’ın çokluğu cemiyeti zirveye taşır.
Şimdi ise karşımızda hem ‘kemiyet’i hem de ‘keyfiyet’i yok etmek isteyen bir Küresel Proje/Güç
var karşımızda.
Bu Dijital Tsunami karşısında yapmamız gereken hem ‘insan nesli / kemiyet’i hem de
‘insan kalmak / keyfiyet’i korumak adına SET olmaktır.
|
|
56
|
|
|
|
Günümüz Türkiye’sinde ise kökeni paganizm, yahudilik ve hristiyanlığa kadar giden türban ve XIII. yüzyıl hristiyanlık modası olan pardösüden bozma tesettür kıyafeti güya islami bir örtünme modeli olarak tekrar hortlar ! Neyse ki, derken gökten üç elma düşer. Biri bu öyküyü yazana, ikincisi okuyana, üçüncüsü de türbanzede kızlarımıza. Onlar erememiş muratlarına, biz de çıkmayalım kerevetlerine
|
|
57
|
|
|
|
Hangimizin hayata hangi pencereden baktığının, algıladığının ya da yargıladığının pek bir önemi yok. Yeter ki ileriye doğru adımlarla ilerlemeyi isteyin. Yeter ki içinde adalet, eşitlik, hak ve anlayış olsun. |
|
58
|
|
|
|
Taşrayı çok fazla bilmiyorum lakin İstanbul’da özellikle teknik konularda eğitim almış birçok arkadaş, eğitim alıp öğrendikleri bilgileri gerek normal hayatta gerekse aşk ilişkilerinde nasıl uygulayacağını bilmiyor.
|
|
59
|
|
|
|
Ünlü Türk Düşünemezleri düşlerinde ne görürler acaba, diye bunu da bir düşünmemiz lazım bizim. Düşünde düştüğünü gören, hayatta da düşer mi? Bir tutan olmazsa bence düşer düşmeye de düştüğü yerden de kalkar mı bir de ona bakmak lazım... |
|
60
|
|
|
|
Bizler yıllar yılı ticaret hayatının içindeyiz. Seksenli yıllarda işler şimdikine nazaran daha iyi idi. İyi kazanıyorduk. Ne zaman ki büyük şirketler işin içine girdi, bizim gibi küçük esnaf tayfası da gelir kaybına uğradı haliyle. Bu ayakkabıcılar içinde, bakkallar içinde, terziler içinde, diğer küçük esnaf takımı içinde böyle... |
|