|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
Sevdalanalım
Orhan Bani
Şiir > Garip
Hadi, yine öyle bak seviyor gibi, yeniden yak yüreğimi
Kızarsın yüzüm, tutulsun dilim, bir garip olalım, sevdalanalım
Vakit çok mu geç, sevemezmiyiz, ağarmış saçlarımın suçu benimmi?
Varsın geçsin yıllar, ağarsın saçlarım, yine öyle bak, beraber yanalım
Pek bir şey söyleme, seviyorum deme, yıllar çok şey aldı, sözüm yok kendime
Ben yine suskunum, ben yine sensiz, bir nedeni yok, seviyorum nedensiz
Gönül had bilmiyor, yak ki yanalım, dö
[DEVAMI]
|
|
|
• İzEdebiyat > İnceleme > Yazarlar ve Yapıtlar |
81
|
|
|
|
Kendiniz bir fırtınada yürümeye çalışırken hayal edin. Aynı daire içerisinde döndüğünüzü bilemezsiniz. Ağırlaşan bacaklarınız sürüklenir. Haykırışlarınız rüzgarla dağılır gider.
|
|
82
|
|
|
|
Türk Göçmen Edebiyatı diye adlandırılan Almanya konulu öykülerde Türk ve Alman ilişkileri vs. |
|
83
|
|
|
|
7 Kasım 1910’da ailesini terk etmeye karar vererek yanına en küçük kızı ve doktoruyla yola çıktı. Ancak birkaç gün sonra Astapovo tren istasyonunda zatürreden ölmüş olarak bulundu. |
|
84
|
|
|
|
Zamanın nelere gebe olduğunu hiçbirimiz bilemeyiz. Bugünkü konumumuz bizi ne aşırı derecede gururlandırmalı ne de ümitsizliğe sevk etmelidir. Düşmez kalkmaz bir Allah’tır. Yarınların renginin siyah mı, beyaz mı olacağı bugünden kestirilemez. Bizler büyük bir gayretle ve iyi niyetle yarınlarımızı bugünden imar etmenin gayreti içerisinde olmalıyız. Biz elimizden geleni ve üzerimize düşeni yapalım da ötesini zamanın adaletine bırakalım.
|
|
85
|
|
|
|
Belleği zayıf bir toplum olduğumuz söylenir durur. Eğer sahip olduğumuz değerlere ilişkin bilgileri zamanında ve düzenli olarak kayda alabilseydik; bugün yaşadığımız bilgi fukaralığının yarattığı kargaşayı daha az hissedebilirdik. |
|
86
|
|
|
|
Gecenin sonunda ışıklar söndüğünde bir cümbüş başlar... |
|
87
|
|
|
|
Aydamak: Sürmek, haydamak...
Aykırlamak: Bir istikamete yönelmek, yöneltmek...
TRAKYALIYSAN PAYLAŞ
Domatiz: Domates.
Aretlik: Ahiretlik, can arkadaş, kanka...
|
|
88
|
|
|
|
Trabzon kenti, kuruluş tarihi itibariyle Anadolu’nun en eski ve köklü şehirlerinden biridir. Tarihçiler bu kentin kuruluş tarihini M.Ö. 4000’li yıllara kadar indiriyor. Pontus Rum İmparatorluğu’nun 257 yıllık başkenti olan Trabzon, Bessarion’un deyimiyle Doğu’nun en eski ve en şöhretli şehridir. Fakat bu kadar köklü bir medeniyete beşiklik etmiş olan Trabzon hakkında yeterli ve güvenilir tarihî kaynaklar ne yazık ki yoktur; acıklı olan da budur.
|
|
89
|
|
|
|
Atatürk'ün dediklerini bol bol okuyun, onları işte bu günler için demiş, yazmış. Türkiye'nin şerefli, refahlı, itibarlı ve bağımsız geleceği için Atatürk yolumuzu çizmiştir. |
|
90
|
|
|
|
Ölüm meleği bazen bir beyaz kelebeğe dönüşüp konar can çiçeğinin taç yapraklarına. Şirin görünür son demlerini yaşayan faniye. Hakk dostları onu hoşbeş edip karşılar kapı eşiğinde. Çünkü sonsuzluğa götürür yolcularını gül yüzlü süvari… Ölüm ölür ölünce…
|
|
91
|
|
|
|
Trabzon Belediyesi’yle Moral FM’in ortaklaşa düzenlediği “İstanbul’un Fethinin 557. Yılı Anısına Fatih ve Fetih” konulu sohbet programı 17 Mayıs 2010 tarihinde Hüseyin Kazaz Kültür Merkezi’nde yapıldı. Programın sunuculuğunu Moral FM’in sunucu ve programcılarından Fethi Çağıl yaptı. Bu nefis program Araklı kökenli Devlet Sanatçısı Süleyman Şahintürk’ün doyumsuz solo mehter konseriyle başladı. Trabzonlu Şahintürk birbirinden güzel mehter marşları ve kahramanlık türküleri söyleyerek hazirunu coşturdu.
|
|
92
|
|
|
|
Bunlar alışageldiğimiz kahramanlık hikâyeleri değil; seferberlik, cephede çarpışan askerden çok geride bıraktıklarının hikâyesidir çünkü ve biz o hikâyeleri hemen hiç bilmeyiz.
Cephedeki harpten gerilere düşen kıtlık, korku, ümitsizlik, hasret, hastalık, perişanlık ve yoksulluk gibi âfetlerdir; öyle hâller ki, eminim o hayat levhalarını yaşamak zorunda kalan geridekiler, cephede alnından vurulup –üstelik şehâdet mertebesine erişerek– ölmeyi bin kere yeğ tutarlardı.
|
|
93
|
|
|
|
nazım hikmet ran , cezaevlerinde kaldı ,yılmadı mahpusluk onu yıldıramadı dünyanın en üretken yazırlarından biri oldu
|
|
94
|
|
|
|
Sait Faik'in güzel bir öyküsünü tahlil... |
|
95
|
|
|
|
Kitapta Terekeme (Karapapak) Hikâyeleri: Yörelerinde yaşanların hayatlarından gerçek olaylar ele alınıyor.
Barıştırma, Model Uçak, Almancı Zeko ve Suya götürüp Susuz Getirme, Pamuk işçileri, Hayâl Perdesi, Düğünde Silah Yasağı, Ziyaret Dağı, Cin Deresi, Kemer Davası, Meyhana, Kelbayi Emi, Şemil Kişi, Dayının Ayakkabılarını Düzelt, Motosiklet, Güğüm, Diş Çekimi, Kan Davası, Radyo Tamiri, Diri Adama Sala, Yürüyen Sepet, Beşik Kertmesi, Asker Mektubu, Kitapta Geçen Tekerleme Sözcükleri, Kaynakça olmak üzere bölümlere ayrılıyor. |
|
96
|
|
|
|
*”Balmumu nasıl altının kendisini değil de, altın yüzüğün kalıbını alıyorsa,duyum da,maddeyi bir yana bırakarak maddenin duyulan biçimlerini sindirir.” der.
|
|
97
|
|
|
|
Günümüzün modern sömürgeciliğinin nasıl yapıldığını merak edenlerin edinmesi, incelemesi gereken bir kitap olarak karşımızda duruyor Necmettin Tozlu’nun “Kültür ve Eğitim Tarihimizde Yabancı Okullar” adlı eseri.
|
|
98
|
|
|
|
Newsweek dergisinin yapmış olduğu ankete göre tüm zamanların en iyi 100 kitabı seçilmiş ve ünlü Rus yazar Tolstoy’un yazmış olduğu ”Savaş ve Barış” isimli kitap da ”Tüm Zamanların En İyi Kitabı” olarak belirlenmiş. |
|
99
|
|
|
|
Türk hikâyeciliğinin altın kuşağının son yıldızı olarak görülen Vüs’at O. Bener geçtiğimiz aylarda hayatını kaybetmişti. 83 yaşında hayata veda eden bu değerli kalem, hikâyeyi şiire yaklaştırmıştı. Uzun ömrüne rağmen az sayıda hikâye yazmıştı. Mükemmeliyetçi bir sanat anlayışına sahipti. Az ve öz yazmayı ilke edinmişti. Kelimeleri yerinde ve tabir caizse iktisatlı kullanırdı. O, sözlere hakkını veren bir hikâyeciydi.
|
|
100
|
|
|
|