• İzEdebiyat > Öykü > Bireysel |
461
|
|
|
|
Ben büyük kentlerin yirmidört saat yaşayan yanını seviyorum. Alışveriş merkezleri, sahil restoranları, barlar, eğlence yerleri, giysi, ayakkabı mağazaları.. Biliyorum sen de böyle yerlerden hoşlanmıyorsun. Eğer sen hoşlanmıyorsan bu benim de hoşlanmayacağ |
|
462
|
|
|
|
bir parkta annesini bekleyen, sokak adamının hikayesi...ve sarhoş kusmukları, naraları, işemeleri
gölgesinde beklenen güzel yüzlü aydınlık kadın...anne
|
|
463
|
|
|
|
Korkuyorum bu resimden. Ne diye getirip odanın ortasına astın sanki? |
|
464
|
|
|
|
Adını dahi duyunca tüyleri diken diken eden bir durum, bedenin buz, ruhun bir kuş hali “ÖLÜM”…Yaşam, kıyasıya bir mücadele; ölüm ise bu mücadelenin kaybedilmiş, sesin sessizliğe, hareketin imkânsızlığa dönüştüğü hal.
|
|
465
|
|
|
|
Bir bahçenin görüntüsü ile içdünyaya yapılan gezi |
|
466
|
|
467
|
|
|
|
“Zaman akıp gider, aldırmadan
gün eksilir gözlerinden”
|
|
468
|
|
|
|
Herşeyikırabilirsiniz ,dökebilirsinin,parçalayabilirsiniz ama insan kalbini asla ki o onarılması mümkün olmayan bir hata olur.Yaşamanın ilk ve en önemli kuralı bu olsa gerek. |
|
469
|
|
|
|
Yarım kalan bir gündüz düşü ile gece yalnızlığının hüzünlü
öyküsünü yazmaya başlamış, bir düş, bir yalnızlık
şarkısını söyleyen küçük kadın.
|
|
470
|
|
|
|
...Bizim apartmanın içi rutubet kokar.Ağabeyim bu kokudan nefret ederdi bir de meraklı komşularımızdan.. |
|
471
|
|
|
|
Hikaye basit..
Ama hergün yeni baştan tekrar tekrar yaşanıyor bir yerlerde!
|
|
472
|
|
|
|
Mahallenin koyunları sıra ile güdülürdü. Sıra babama geldiğinde, otlatmak için gittiği dağlarda doğan kuzu ile oğlakları eşeğin sırtındaki heybeye koyardı. Eve geldiğinde; heybedeki kuzu ve oğlakları kucağıma alıp doğruca sahiplerine götürürdüm |
|
473
|
|
|
|
Saati duvara vurup kırdım. Artık ses çıkmıyor. Film bitti. Sabaha birkaç saat kaldı. Annemi uyandırsam... leyla horluyor. Birilerini arasam ve biraz konuşsam, şimdi dışarı çıkıp biraz hava alsam veya... |
|
474
|
|
|
|
Mutlu sonla bitmeyen aşklar vardır. Verilen yeminlerin unutulduğu, gözlerinin renginin, sesinin tonunun hatırlanamadığı aşklar. Kimse bu aşkların kahramanlarından olmak istemez. Herkes bir kalpte derin yaralar açmak ve arada bir, ince bir sızı ile anılmak |
|
475
|
|
|
|
Dikiz aynasından kendisini kontrol etti. Kravatını düzeltti, birkaç derin nefes aldı. Aşağıya indi. Aslında ne yapacağını hiç düşünmedi. “Küçük bir şeydir”, diye aklından geçirdi. Arabanın önüne dolaştı, vurduğu yere baktı: beklediğinden daha |
|
476
|
|
|
|
ben kendim ödüyorum hayallerimin bedelini,
para biriktirmiyorum hortumlanan bankalarda,
ülkeyi peşkeş çekenlere oy vermiyorum.
ben kapitalistler gibi değil,
bir eşek gibi çalışıyorum.
ben hayvanlar gibi değil,
bir insan gibi yaşıyorum.
|
|
477
|
|
|
|
Bir dostun dediği gibi yanmadan insan olmak zor gibi. |
|
478
|
|
479
|
|
|
|
yalnızca, gözyaşlarıyla süslediğin yalanlara inanmamış, desinler..
|
|
480
|
|
|
|
Ve ben yüreğimi yaşamaya karar verdim bu gece. Her rengini ayrı ayrı; nota nota, nefes nefese... Kendimden uzaklarda değil, bizzat kendim ile... |
|