• İzEdebiyat > Deneme > Din |
821
|
|
|
|
Anlamıyorum neden teologlar binlerce yıldır onca itibarlı? Hala görmüyor muyuz hiç bir şey katmadılar, katamazlar insanlığa.
|
|
822
|
|
|
|
Dünyevi değerlerini kaybetme ya da kazanma endişesi içinde olan kişiler, müminler gibi Allah’a gönülden teslim olup, yalnızca Allah için yaşayamazlar. Allah’ın buyruklarına değil, kendi nefislerine uygun olanı seçerek kendilerince din ahlakını yaşamaya çalışırlar. Yaşamlarında bir zorluk oluştuğunda, değerlerinin zarar görebileceği bir durumda öncelikleri, dünyevi çıkarları ve nefislerinin bencil tutkularıdır. |
|
823
|
|
|
|
"Keşke düşünmüş/akletmiş olsaydık, keşke ayetleri yalanlamasaydık, keşke ayetlerden yüz çevirmeseydik, keşke bizi uyaranları dinleseydik, keşke..." |
|
824
|
|
|
|
Allah için yaşanan sevgi, süresiz ve sonsuzdur. Bu sevgi, önce dünyada ve ardından sonsuz yaşamda devam etmeye kilitlenmiştir. Ve bu sevgiyi yaşayan müminler, ahirette de Rabb’lerinin rahmetiyle ödüllendirileceklerdir. |
|
825
|
|
|
|
İstek ve tutkularını tatmin için yaşayan insan, hedeflerine ulaşmak için büyük bir hırsla çalışır ve bunlar için herşeyi göze alır. Çevresinde bulunan insanları hatta yakınlarını kırmayı bile göze alabilir. Fakat istediğini elde ettiği an, o şey her ne olursa olsun önemini yitirir. |
|
826
|
|
|
|
Kur’an’ı alıp, öpüp saygıyla başına koyan insana, “öptüğün kitabın içinde ne yazıyor, haberin varmı..?” diye soruyor, şaşkınlık içinde bakarak “hayır” diyen Müslümanlarla karşılaşıyor. “Kur’an’a saygılarını göstermek için onu defalarca öpüp başına koyan bu insanlar, nasıl oluyor da yine Kur’an da emredilen namazı boş verip başlarını Allah için secdeye koymuyorlar? |
|
827
|
|
|
|
Hikmet, yaşla orantılı olarak kazanılan bir nimet değildir. Allah, yaşı kaç olursa olsun imanında samimi olan kuluna hikmet verebilir. |
|
828
|
|
|
|
Hayat pamuk ipliğine bağlı iken her an başına bir şey gelebileceğini düşünen insanın gecesi gibi gündüzü de kabustur. İnsanın bu konuda huzurlu yaşayabilme nedeni, kendisine can veren Yaratıcının, her şeyi kontrolü altında tutuyor olmasıdır. |
|
829
|
|
|
|
İnsan, nefsinin bencil tutkularının ardına takıldığı oranda şeytana yakın, Allah’tan ise o denli uzaktır. Allah kuluna şahdamarından yakınken, insanın O’ndan uzak yaşaması ne büyük yanılgıdır. O insan kendisine zulmeder, kendi elleriyle kendisini cezalandırır, mahveder.
|
|
830
|
|
|
|
İnanan insanın en büyük korkusu ancak Kendisine şükredilen, bütün varlığın diliyle yegâne övülen Allah’ın sevgisini, rahmetini ve cennetini kaybetmektir. Yaşamındaki tek hedef Allah’ı hoşnut etmek olan mümin, her olayı Allah’a bağlar, her işinde Allah’a yönelip döner. Allah’a yönelmek, insanı tüm kötülüklerden arındıracak, insanın kalbine huzur ve güven indirecek ve ahirette kurtuluşa ermesine vesile olacak en önemli yollardan biridir.
|
|
831
|
|
|
|
Bu yabancılaşma yüzünden insanlar birbirlerinin gerçek yüzlerini bilemiyorlar. Zaten insanlar yüzlerinde birer maske ile ve son zamanlarda da koyu renkli güneş gözlükleriyle dolaşıyor, kim |
|
832
|
|
|
|
Mevlana’nın güzel ifadesiyle sopayla kilime vurmaktan amaç tozunu almaktır. Allah tozumuzu alır, bizi arındırır, neden kötü hissetmeli? |
|
833
|
|
|
|
İnananların niyetlerinden kuşkuda olanlar, olaylardaki hikmetleri göremeyen, iman gözüyle yorumlayamayan, dünyevi çıkar peşinde koşan, Kur’anî bakış açısına sahip olmayan kişilerdir. Karşı tavır alma, kuşku duyma, kınama şeklinde açığa çıkan bu baskı ve kınamalar Allah’a tam bir teslimiyetle teslim olmuş ve kararlı bir imana sahip olan müminleri yıldıramaz. |
|
834
|
|
|
|
Allah’a dönecek olan –bazen bir bakteriden bile daha aciz- varlıklarız, dünyada yapıp ettiklerimizden ve Allah’ın sonsuz rahmetiyle bahşettiği tükenmeyen nimetlerden sorguya çekileceğiz. Bu kesinlikle unutmamamız gereken en önemli gerçektir…
|
|
835
|
|
|
|
İnsanların normal şartlar altında yapmakta aciz kaldıkları, ancak Allah tarafından peygamberlere yaptırılabilen harikulâde hadiselere “mucize” diyoruz. Hemen her peygamberin kendine mahsus mucizeleri vardır. Peygamberler zamanında halkın, gönderilen dine inanması için bu gibi olağanüstü olaylara gerek duyuluyordu. Mucize görmeden inanmıyordu bazı müşrikler… Gerçi mucize görenler de eski inançlarından kolay kolay vazgeçemiyorlardı. Fakat bazıları mucizeler karşısında hayretlerini gizleyemeyerek Hakk’a teslim oluyorlardı. Tarihteki büyük mucizeden biri de Hz. Muhammed(sav)’in Mirac’ıdır.
|
|
836
|
|
|
|
Medeniyetler ancak merhametle yaşanabilir hale gelebilir. Toplumun bireyleri kendi nefislerinde bu şuurla yaşamalıdırlar ki toplum huzur bulsun. Merhamet olmadığında yaşanacak olan zulümdür; kargaşa, kan ve gözyaşıdır. Bugün güvenini ve yaşama sevincini yitirmiş insanların baskı ve zulüm altında yaşam sürmeleri de hep bu merhametsizlik nedeniyledir.
|
|
837
|
|
|
|
Dileğimiz; insanların korku duymadan, güvenle ve barış içinde yaşadıkları bir dünya. Bu, Allah’ın dilemesiyle gerçekleşecek olan bir olay. |
|
838
|
|
|
|
Allah’a teslim olmak, kişinin kendisini olayların akışına bırakarak hiçbirşey yapmaması anlamına gelmez. “Teslim oldum” diyerek hiçbirşey yapmamak şeytani bir tevekkül olur. Mümin fiili dua anlamında tedbirini alır, elinden geleni yapar, sebeplere de sarılır. Çünkü Rabbimiz yalnızca sonucu değil, sebepleri de yaratmaktadır.
|
|
839
|
|
|
|
Toplumda büyük kitlelerce tanınan, belli yer edinmiş insanların kimi zaman değişik davranışlarına tanık oluruz. Para kazanma ve şöhret hırsının takdirle karşılandığı, maddiyatın ön planda olduğu ortamlarda yaşayan bu kişiler, özellikle inanç konusunda birbirlerinden farklı tavırlar sergilerler. |
|
840
|
|
|
|
Akıl almak, eleştiri kabul etmek, güzellikleri övmek, güzel sözle onore etmek, Allah Katında beğenilen, çok güzel özelliklerdir. Müminler, birbirlerinin görüşlerine saygılı olarak, birbirleriyle istişarede bulunarak kararlar alırlar. |
|