• İzEdebiyat > Deneme > Din |
1021
|
|
|
|
Allah kudret ve kader kalemini öylesine kusursuz kullanır ki gözle göremediğimiz mikroskobik alanlarda muazzam rakamlar ve detaylar saklar. Örneğin atomun çekirdeğinde evrendeki en büyük kuvvet saklı. Minik bir tohumda devasa bir ağaca dair tüm bilgiler kodlu. Yine çıplak gözle göremediğimiz kar tanelerinin herbiri bir diğerinden farklı ve her biri birer sanat harikası. |
|
1022
|
|
|
|
İnsan yaşamı kısadır ancak insanın ruhu -Allah’ın dilemesiyle- ölmeyecek, sonsuza dek yaşayacaktır. Sonsuzluğun yanında ise, dünyada geçirilen 60-70 yıllık bir yaşamın hiçbir değeri yoktur. Burada yaşanacak anlık dünyevi zevkler için, sonsuz yaşamı feda etmek ise gerçekten hata olacaktır. |
|
1023
|
|
|
|
Hamamdan “Eureka, eureka” diye bağırarak çıkan Archimedes suyun kaldırma kuvvetini bulmanın sevincini yaşamıştı. İnanan insan ise o kanunu koyan gücü bulmuş olmanın sonsuz sevincini yaşamalı, lütfettiği nimet için O’nu övüp yüceltmelidir. "... Mülk O’nundur, hamd (övgü) de O’nundur. O, herşeye güç yetirendir. (Tegabün Suresi, 1)
|
|
1024
|
|
|
|
Allah’ın mesajından uzak yaşayan kişiler “kendilerinin gerçekten hidayette olduklarını sanırlar" (Zuhruf Suresi, 37), yollarının doğru olduğunu düşünürler. Ancak gerçekler farklıdır ve Rabb’leri huzurunda sorgulanacakları gün, gerçekler konusunda uyarıları dinlememiş insanlar için sonuç hüsran olur. |
|
1025
|
|
|
|
Bu dava insanı ve imanını kurtarmaktır. Kaldı ki imanını kurtarmak, insanı ölümden kurtarmaktan binlerce kat daha büyük ve değerlidir. |
|
1026
|
|
|
|
Kuran’ı Kerim, insanlar için bir yaşam rehberidir. Yüce Rabbimizin en güzel ahlakı bildirdiği Kuran’ı okumak ve emir ve yasaklarını titizlikle uygulamak her Müslüman’ın görevidir. ‘Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için yol gösterici olan bir Kitap'tır.’ (Bakara Suresi, 2)
|
|
1027
|
|
|
|
Din, miras aldıkları kuralların bir parçası olduğundan, bu sistemin mensupları içlerinde Allah’a karşı saygı dolu korku taşımazlar. Namaz, oruç gibi ibadetleri yapar ancak bunları vicdani bir duyarlılıkla yerine getirmezler. Allah’ın gücünü gereği gibi takdir etmez, ahirete de kesin bilgiyle inanmazlar; kalpleri bomboştur.
|
|
1028
|
|
|
|
Münafıklar, kimi zaman müminlerin felaket haberlerini dışarıdan beklerler. Müslümanlara yapılacak bir saldırı, bir hakaret, bir oyunu sadece uzaktan izler; dışarıda oldukları için de kendilerini güvende görürler. Müslümanlar, o göğüs göğüse mücadelede galip geldiğinde haset ederler ancak Müslümanlara bir saldırı olduğunda haz alır, “Allah bizi korudu” derler. |
|
1029
|
|
|
|
Ağzıyla iman ettiğini söylemesi, insanı içinde yaşadığı sıkıntılı durumdan kurtarmaz. Bunun için iman kalbe gerçek anlamda yerleşmelidir. İnsan, kalbini Allah’a tam bir teslimiyetle bağlamadığı ve Kur’an’a uymadığı sürece yaşadığı hüzün, karamsarlık, ümitsizliktir; kısacası azaptır. |
|
1030
|
|
|
|
Allah’a yakın olmadıkça, O’nu gücü yettiğince sevmedikçe insanın kalbi bunalır. Din ahlakından uzak olmak, insana ’stres’ denilen azabı yaşatır. |
|
1031
|
|
|
|
Sahte ilahlarını terk ederek Allah’a yönelen bir insan, boşlukta sürüklenmekten kurtulur, tek gerçek ilah olan Allah’a sığınarak huzur ve güven içinde yaşar. Şirkin karanlıklarından –Allah’ın dilemesiyle- nura çıkar... |
|
1032
|
|
|
|
İnsanı, ‘Allah’la dost’ kılacak ve Allah’a yakınlaşmasını sağlayacak önemli ibadetlerden biri Allah’ı anmaktır. İnsan, yaşadığı her an, Allah’ın nimetini ve rahmetini hatırlayıp O’na yöneldikçe, sürekli ibadet durumunda olduğundan Allah’a daha da yakınlaşır.
|
|
1033
|
|
|
|
İnanan insanın yüreği Allah aşkıyla doludur. Aşkını en iyi ifade ettiği an da, dünyadaki imtihan ortamı gereği yaşadığı zorluk zamanlarıdır. Çile ve zorluklar müminin sevgisini vurgulama imkanı verir. İnsan sıcak evinde, keyif içerisinde, imtihan yaşamadan sevgisini kanıtlayamaz. O nedenle imtihan, mümin için Allah’tan nimettir, rahmettir. Çile insanları yıpratır diye bilinir, oysa çile inceltir. Allah’ın hoşnutluğunu kazanma yolunda çekilen çileler insana sağlık verir, kişinin şevk ve heyecanını artırır... |
|
1034
|
|
|
|
İnsan, yaratılmış bütün canlıların içinde en nankör olanıdır. Ezeli düşmanı olan şeytan ve nefsinin sınır tanımaz tutkuları vesilesi ile günaha çok yakındır. Yaşamı boyunca pek çok hata yapar. Kusursuz, eksikliklerden münezzeh olan tek varlık Allah’tır. ‘TEVVAB’ (günahları bağışlayan) sıfatıyla Allah insanlara, tevbe etmeleri durumunda günahlarını bağışlayacağını bildirmiştir. |
|
1035
|
|
|
|
Kimi Güneş’i daha üstün görmüş, ona tapmış; kimi de heykelcikler önünde ‘bel büküp eğilmiştir’. Hatta kimileri aczini görmeden, güç sahibi olduklarını düşünmüşlerdir. |
|
1036
|
|
|
|
Yarattığı herşeyi emrine veren Rabbimiz’den yüz çevirerek yaşayan nankör kişilerin durumu, bir akvaryumdaki balıklar gibidir. Balıkların yemlerini ve vitaminlerini veren, sularını değiştiren, akvaryumun bakımını yapan biri vardır. Ancak balıklar akıl sahibi olmadıklarından, bundan habersiz yaşarlar. İnkar edenler de balıklar gibi yalnızca yerler, içerler, gezerler ancak bunları kim sayesinde yapıyor olduklarını düşünmezler. Yaşadıkları dünyanın, kendilerinin ve diğer insanların neden var olduğunu akledemezler. |
|
1037
|
|
|
|
Bugüne kadar din ahlakını yaşamaktan kaçınmış ve hatalar yapmış olabiliriz. Ancak kesin ve samimi bir tevbe sonrası Allah’a yönelebiliriz. Bu kararı aldığımızda ise ‘güzel bir yaşam’a kavuşmamız mümkün olabilir. |
|
1038
|
|
|
|
Allah’tan korkan bir insan, her durumda vicdanına uyan ve Kur’an ahlakına uygun davranan insandır. Kur’an, tüm insanlara karşılıksız olarak iyilikte bulunmalarını, insanlara yardım etmelerini, yaşamı güzelleştirmelerini emreder. Allah’ın sınırları içinde yaşayan insan, Kur’an’ın "Daha çok istekte bulunmak için iyilik yapma." (Müddessir Suresi, 6) buyruğuna uyarak, yaptıklarında dünyevi bir çıkar gözetmez. Yaptıklarından nefsani/dünyevi karşılık beklemeyen insanın tek bir amacı vardır; o da, Rabb’inin kendisinden hoşnut olmasıdır.
|
|
1039
|
|
|
|
Allah’a olan yakınlığımızın ve teslimiyetimizin kanıtıdır namaz ve Rabb’imize yakınlaşmamız için önemli bir yoldur. Namaz yalnızca fiili olarak yapılan bir ibadet değildir; amaç Allah’ın sonsuz gücü karşısında acizliğini kabullenmek ve O’nu yüceltmek olmalıdır. |
|
1040
|
|
|
|
"Rahatça ibadet ediyoruz, huşu içinde namaz kılıyoruz," diyen Müslümanlar; başınızı camiden çıkarıp dışarıya bakın!.. Ne görüyorsunuz?.. Akan kanları, aç ve susuz insanları, harap olmuş evleri ve içlerindeki yoksul insanları görüyor musunuz? Ya açlıktan ölen masum çocukları… Peki tecavüze uğrayan kadın ve çocukların çığlıklarını işitiyor musunuz?..
|
|