• İzEdebiyat > Deneme > Din |
921
|
|
|
|
Tevekkül ederek yani her işte Rabb’ini vekil edinerek teslimiyeti yaşayan mümin korkusuz, rahat ve sakin ruh haline sahip olur. Geleceği yaratanın da Rabb’i olduğunu kavraması tevekkülünü artırır. |
|
922
|
|
|
|
Yüce Allah daha önce Kendisi’ne inanmayan, gaflet perdeleri nedeniyle gerçeklerden habersiz olan insanın kalbini çevirerek samimi bir duruma döndürebilir. Rabb’ine uzak, dine ilişkin olumsuz düşünceler içindeki insan olumlu düşünmeye, daha önce O’nun buyruklarını göz ardı etmekte iken bunları dikkatle uygulamaya başlar.
Allah’ın varlığının ve eşsiz yaratmasının kanıtlarının, katından rahmetiyle sunduğu güzelliklerin, korumasının, merhametinin farkında bile değilken, artık bunların bilincine varır. Adeta uykudan uyanmış gibi, sürekli Rabb’ini anmaya, şükretmeye başlar. |
|
923
|
|
|
|
Allah kolayın en kolayını bize nimet olarak vermiştir; samimi olmayı. Ve gerçek anlamda samimi inananlar kurtuluş bulacaklardır. Samimi olan insana, Allah ne yapacağını, nasıl davranması gerektiğini zaten ilham edecektir. |
|
924
|
|
|
|
...yaşanan olaylar karşısında üzülmenin, sinirlenmenin, bağırıp çağırmanın ve gelecek kaygısı duymanın ne denli anlamsız olduğu açıktır. İnsan kendisini boş yere üzmektedir. Ancak, "Nasıl olsa kaderimde ne varsa o olacak, benim bir şey yapmama gerek yok" şeklinde düşünmek ise, çarpık bir kader anlayışıdır. İnsan yaşadığı her olayda fiili dua mahiyetinde sebeplere sarılmalı, elinden geleni yapmalıdır.
|
|
925
|
|
|
|
Mutlu ve huzurlu bir toplumun oluşabilmesi için Kuran'da tarif edilen gerçek merhamet anlayışının, o toplumun insanları tarafından yaşanması gerekir. Merhamet ve şefkat anlayışı yaşanmadığı sürece kargaşa ve huzursuzluk o toplumdan eksik olmaz. Çünkü merhametin ve sevginin olmadığı yerde sevgisizlik ve zulüm vardır.
|
|
926
|
|
|
|
Mümin negatif ya da nötr değil, her an pozitiftir. Negatif ya da nötr olmak hüzün, karamsarlık ve ümitsizliktir. Dolayısıyla Allah’ın tarafında olmamak dehşet vericidir. Allah’ın yolunda yaşamayan insan, sevgisini, şefkatini, muhabbetini kalbinde öldürür. |
|
927
|
|
|
|
Sonuç olarak; derin düşünen insan Allah’ın yaratış sırlarını, dünya hayatının gerçeğini anlar. İnsanların büyük çoğunluğunun aksine, varlık nedenini düşünerek yaşar. Karşılaştığı olayların zahirinde kalmaz, Allah’ın emrettiği şekilde düşünerek, hikmetlerini kavrar.
|
|
928
|
|
|
|
Çalışabilmesi için gerekli olan yakıtı, yağı, suyu, havası, ayrı ayrı yerlerden otomobile konmaktadır. Ancak insanda öylesine mükemmel bir mekanizma vardır ki, tek yerden alınan besinler, vücutta moleküler düzeyde ayrıştırılmakta ve muhteşem komplekslikte sistemler vasıtasıyla gerekli yerlere iletilmektedir. Bu bilinçli yönlendirme ve plan Yüce Allah’ın üstün ve kusursuz yaratmasıdır: |
|
929
|
|
|
|
Yaşanan durum Allah’ın kanunudur, bir sınamadır. Peygamberler, elçiler, sahabeler, Allah yolunda çalışan her Müslüman bu uygunsuz üslup, alay ve suçlamalarla karşılaşmıştır.
|
|
930
|
|
|
|
İlah işte odur ki, günah bataklığından çıkıp gelen ve pişmanlıkla af dilenen kulunu kayıtsızca bağışlayan, yine bağışlayan ve bir daha bağışlayandır.... İlah işte odur ki; o ilah, sadece ve sadece Allah’tır ve ondan başka kesinlikle hiçbir ilah yoktur. |
|
931
|
|
|
|
Karanlıklarımız anne karnında başlar. Sonrasında eğitim mekanı olan dünyada, kimi zaman Yusuf gibi karanlık kuyularda, kimi zaman Yunus gibi balığın karanlık karnında; ancak hep Allah’ın koruması altında sürer hayatımız. Her türlü tehlikelerden kullarını selamete çıkaran Allah, günü geldiğinde anne karnından çıkardığı gibi, zifiri karanlıklardaki kulunu aydınlıklara çıkarır. |
|
932
|
|
|
|
Ne de olsa kalender meşrep
Paraya, karşılığı madde olan kazanımlara değer vermemektir
Onlarla meşgul olmamak değil, sadece değer vermemektir
Zengin olabilen ama zenginliği üst bir değer olarak işaretlemeyen”gönül”den bir bakış
|
|
933
|
|
|
|
Zamanlar vardır zamanın hudutlarına sığmayan… Dua ve dileklerin mutlak itibar gördüğü mübarek gün ve geceler vardır. Leyle-i Kadr da bunlardan biri ve birincisidir. İçinde Kadir gecesi olmayan seksen yıla bedeldir bu ay… Bin aydan daha hayırlıdır Hak katında. Ümitle korku arasında yaşayan insanın ümitlerinin filizlendiği bir gecedir. |
|
934
|
|
|
|
Hırsla dünyevi hedeflere yönelen insanın, şuurunda olmadığı bir başka gerçek daha vardır. Dünya hayatında kulluk ettiği onlarca putu bırakıp yalnızca Allah’a kulluk etmediği sürece asla gerçek huzuru bulamayacaktır. Çünkü insanın nefsi sınır tanımaz ve bitmek tükenmek bilmez tutkulara sahiptir. Bencil tutkularının tatmini için yaşayan kişi, herşeye sahip olsa da, nefsi asla tatmin olmaz. Sahip olduğu herşey daha da tatminsiz olmasına yol açar; çünkü hepsinin daha iyisi ve daha kusursuzu vardır. |
|
935
|
|
|
|
Şu günlerde ayların en kıymetlisi olan ramazanı idrak ediyoruz. Bu ayda müminlerin gönülleri büyük bir neşe ile dolar. Hayatımızdan çıkardığımız İslamî hükümler bir aylık için de olsa geri döner. Bu ay vesilesiyle Müslüman bir millet olduğumuzu hatırlarız. Camiler cemaatle dolup taşar. Minareler arasına asılan mahyalar bizi hakka ve hakikate çağırır. |
|
936
|
|
|
|
Medyanın toplum üzerindeki etkisinin ne kadar büyük olduğunu hepimiz biliyoruz. Hergün gazete, televizyon ve internet aracılığıyla, istenilen bilgi, haber, yorumlar insanlara ‘istenildiği’ gibi verilmekte ve beyinler çok ince ayarlarla kontrol altına alınmaktadır.
|
|
937
|
|
|
|
Onlara göre yaşam "kavga" verilmeden sürdürülemeyen "sarp bir yokuş"tur. Ortam bir "mücadele ortamıdır", "ekmek aslanın ağzındadır". Hayat onları "yormuş"tur, "harcamış"tır; bu nedenle hiçbir şeyden zevk alamadıklarını söylerler. |
|
938
|
|
|
|
Yeryüzüne hakkın geleceği, batılın, zulmün ve karanlığın yok olacağı, Kur’an ahlakının güzelliklerinin tüm insanlar tarafından yaşanacağı zaman yakın. Bu dönem yaklaştıkça, yaşanan küçük büyük her olay, lehte yapılanlar kadar aleyhte yapılan tüm faaliyetler İslam’a hizmet ediyor... |
|
939
|
|
|
|
Birçok insanın düzeni kendi hayat anlayışı, dünyaya bakış açısı ve felsefesi üzerine kuruludur. Kolay kolay da değiştirilemeyen bu düzen, hayatın da tamamen değişmesi anlamına geleceği için bu kişiler farklı görüşlerin karşısında olurlar. İnsanlık tarihi boyunca Allah’ın peygamber ve elçilerine reddiyenin kaynağında da bu düşünce bulunur. |
|
940
|
|
|
|
Kendince bu geçici dünya hayatını doya doya yaşamak amacındaki kişi, aslında düşündüğü şekilde hayatın tadını da çıkaramaz. Eksikliklerle dolu olan dünya hayatında, Allah’a tevekkül etmediği için sürekli sıkıntı ve endişe içinde yaşar. Şeytanın etkisiyle, her zaman içinde gelecek korkusu taşır. |
|