• İzEdebiyat > Öykü > Anı |
601
|
|
|
|
Başka bir şehre taşındığından beri, bir haftadır haber yoktu babasından. Ne bir mektup, ne bir telefon… Ölmüş olabileceğinden şüpheleniyordu yirmi iki yaşındaki öz oğlu. |
|
602
|
|
|
|
Onu en son uzun carsida gördüm. Herzaman ki delikanlılıgı,cüssesiyle iftara çok çok olsa 45 dakika vardı. Eve götürmek iftarı birlikte yapmak istedim ama diyemedim. Sanıyorum babamdan hatirladigim en son adamdı Oymalı... |
|
603
|
|
|
|
Sevgili Osman, ne bu yazdıklarımı okuman, ne de dün senin için konuştuklarımızı duyman olası değil. Yine de soruyorum sana, çok acele etmedin mi o bir metre derinlikteki karanlık çukura girmek için. |
|
604
|
|
605
|
|
|
|
Sarışın, tombulca, akli dengesi yerinde olmadığı belli olan genç bir kız görürdüm yeni taşındığım kentin sokaklarında |
|
606
|
|
|
|
Başını kaldırdı kadın, dizlerinin üstünden. Güçsüz ince bileklerinin arasına aldı sonra başını. Yüzünün yarısını kapladı yıpranmış minik elleri. Acı kanatlandı uçtu ağzından. Kapkara yabansı bir hayvan. Yaralı bir çığlık. Zamanı ikiye bölen orta yerinden; bir ağıta başladı |
|
607
|
|
|
|
Dostum, öyleyse bana söyleyebilir misin, her VAR OLAN GERÇEK midir, her GERÇEK VAR mıdır? |
|
608
|
|
|
|
Ilıkça bir rüzgar eserken vücudum ürperdi, kibirim beni terk ederken utancım yavaş yavaş beni ziyarete geliyordu...
|
|
609
|
|
|
|
birincil lider dil formasyonu içinde eriyen beyin algıları |
|
610
|
|
|
|
Esin ablamı az kalsın tanıyamayacaktım. Daha altı, yedi ay öncesine kadar sadece genç bir kız olan ablam, şimdi o havasından uzaklaşarak müthiş bir kadın olmuştu. Çoraplarından elbisesine, vücut hatlarından kuaför eli değmiş boyalı saçlarına kadar her şeyiyle dört dörtlük bir kadın… |
|
611
|
|
|
|
İçki, deyince aklına başka bir şey takıldı Hilmi’ nin: İşverenlerin, işçilerin sendikalarda örgütlenmesini içlerine kolay sindiremedikleri için, bir zamanlar işçi olan kimselerin karşılarına sıkı pazarlıkçı olarak çıkmalarını da kabullenmek istemezler, sınıfsal bir realite olarak! Bunun için, zaman zaman pazarlık masasına getirmedikleri önerileri işyerinde duyurarak sendikayı devre dışı bırakmanın hesabını da yaparlar… Biraz içmeden bu işverenlerin karşısında dayanmak zor valla! Biraz içmiş ve sinirler boşalmış olarak pazarlığa girişmek, yadsınacak bir durum değildir. Sendikacılığın hiç içmeden yapılabilecek bir iş olmadığı bir kez daha apaçık ortaya çıkmıştı o gün. İşyerlerinden sıradan üyelerin katılımıyla yapılan sözleşme görüşmelerinin çıkmaza girmesi, o sıradan üyelerin, işverenlerin aldığı tavırlara sinirlerinin dayanamadığındandır… Ama Hilmi, her şeyde olduğu gibi dozunu iyi ayarlamak gerekir, diye de düşünmekten kendini alamadı… |
|
612
|
|
|
|
hayatın yaşamamızı zorunlu kıldıkları... |
|
613
|
|
|
|
“ Can tene düşünce hayat buluyor,*
Hayat bedene düşünce sevgi arıyor,
Bana ismimi sorma,
İsim toprağa düşünce mezar oluyor…” |
|
614
|
|
|
|
İşte böyle bir temizliğin ardından kapı çalmış Şerif Hanım kapıyı açtığında komşunun ayran getirdiğini görmüş. Eskiden inekleri olanlar yayıkta yoğurdun yağını alınca ayranını da komşulara dağıtırlardı. Şerif hanım komşunun getirdiği ayranı büyük bir bardağa koymuş tam içecek yine kapı çalmış. |
|
615
|
|
|
|
Bulutların kalınlığını, sertliğini bu dostuma anlattım. Gülümsedi sessizce. Bulutların aksine, alabildiğine yumuşak bir tebessüm bıraktı gözlerime. |
|
616
|
|
|
|
Bu öykü 1980 öncesinde, terörün bütün ülkede olduğu gibi İstanbul'da da etkin olduğu günlerde üniversite eğitimi gören İzmirli bir öğrencinin, zorlukla sürdürdüğü yaşamından kesitler veriyor. |
|
617
|
|
618
|
|
619
|
|
|
|
Cennetteki Arkadaşım’a Mektup |
|
620
|
|
|
|
Yeni bir yuva kazanan bir çocuğun hikayesi. |
|