• İzEdebiyat > Öykü > Anı |
361
|
|
|
|
Musa bu ne zaman ne yapacağını kestirmek zordur. Bazen neşe içinde, bazen Karadeniz de batan gemileri sahiplenir. Aynı dönem aynı okulun iki ayrı bölümünde iki toy taşra öğrencisi... Musa ve ben... Gözümüz açılmadan elimizde valiz Ankara yollarındayız. Kayıt sırasında tanıdım ilk kez onu. Tanışma o tanışma, uzun süren bir arkadaşlığın ilk adımları bu kayıt sırasında atıldı... |
|
362
|
|
|
|
Ağlıyordu sahibesi hıçkırıklarla kuş anlamış gibi konuverdi sahibinin omuzuna gözlerinden akan yaşları içiyordu |
|
363
|
|
|
|
Yirmidört saat yaşayan, uğultusu dinmeyen sesiyle herkesin kulağına farklı nağmeler fısıldar tren istasyonları. Kiminin yüreğine ayrılığı dağlar, kimine vuslatın o ılık nefesini üfler. Bana ise, içinde o hüzünlü çocuğu yaşatan dedemi hatırlatır... |
|
364
|
|
|
|
"Orada, bir kızın durmuş,hayatının filmini çektiğinden haberi olmayan adam, yine kafası önünde kalkardı ağır ağır ve kasaya doğru giderdi her gün yaptığı gibi. O kalkar kalkmaz masayı temizleyip küllüğünü boşaltmak için yönelirdim kalktığı yere. Her gün sayardım yine üşenmeden küllükteki sigara izmaritlerini. Biir,ikii,..." |
|
365
|
|
|
|
Eğitim öğretim mücadelesi veren bir çocuğun yaşam öyküsü |
|
366
|
|
|
|
Hayatın her alanında olduğu ibi, öğrencilik yaşamımın her karesinde de şanssızlık yakamı hiç bırakmadı. |
|
367
|
|
|
|
...çok erken kalkıyorsam hep bunu yaparım zaten; saatleri şaşırıveririm. Belki bunun nedeni öyle olduğu için değil, öyle olmasını istediğim içindir. Ama hayat her zaman insanın istediği gibi olmuyor... |
|
368
|
|
|
|
Uzun zamandır görmemiştim onu.
İki belki üç sene.
Kızıl düz uzun saçlar , ufak göğüsler ve yarım gülümsemesiyle bana bakıyordu.
|
|
369
|
|
|
|
Yaşamımda, ilkokulun ve ilkokul öğretmeninin ne kadar önemli olduğunu yazmaya başladıktan sonra daha iyi anladım.
Bana büyük katkıları bulunan öğretmenimin önünde saygı ile eğiliyorum... |
|
370
|
|
|
|
Hayat insana çok şey öğretiyor.. |
|
371
|
|
|
|
“Şimdi Gölyeri,Kuruhüyük kaldı mı?” demiştim bir yazımda. |
|
372
|
|
|
|
Uyanmalısın meleğim, ben yarımım ! |
|
373
|
|
|
|
İnsanları tanımadan görmeden ne olduklarını nasıl olduklarını bilemeyiz ve ön yargılarımızdan kurtulmanın tek yolu bence önyargılı olduğumuz insanlardan insanlık öğrenmektir .. |
|
374
|
|
|
|
Küçük bir deniz serüveni. |
|
375
|
|
|
|
-Ne bişiriyon aba?
- Mercimekli pilav...
-Aba sen de sanki başka birşey bilmiyon, her ikigünde bir aynı şeyi bişiriyon,
- E get öte sıracalı, içine düşecan gazanın,
-Aba madem pilav bişiriyon, bari zamanında getirde sufruya, şöyle ağzımızın dadıynan bi yemek yiyek ısıcak,
- Senin yediğin dayak yetmedi herhal, bi de ben dövmiyeyim şimdi, çekil get başımdan, |
|
376
|
|
|
|
Haydarpaşa Garının önünde, iskeleye yakın bir bankta, elinde yarım simit, yanında çantası, siyah paltolu bir kadın oturuyor. Gözlerini denizden ayırmadan İstanbul’u dinliyor. Değil gözlerini kapatmak, kırpmak bile istemiyor. Herşeyi nakşetmeli belleğine , daha epey bir süre bu resimlerle oyalanacak.
“Sanki karnımın üstünden geçiyor vapurlar...Ne çok martı var, ne kadar zarifler, şu minik iskele ne kadar güzel,” diye düşünüyor. |
|
377
|
|
|
|
Ufacık şeylerden mutlu olanlara ithafen.
(Cino hakkında bilgisi olmayanlara dair açıklama: cino bir çikolata türüdür. Özellikle 90lı yıllarda çocukluğunu yaşayanlar bu çikolatayı iyi hatırlarlar ve çok severeler. En azından benim için öyle.) |
|
378
|
|
|
|
Bir çocuğun, yaşamına giren sıpa ile olan ilişkileri. |
|
379
|
|
|
|
Ne zaman bir yolculuğun sol tarafına otursan,
Baktığın pencereden bir şeylerin hayatına girdiğini fark edersin .. |
|
380
|
|
|
|
İçime sığdıramadığım herşeyi, sana anlatırdım. Şimdi mezarına anlatmak zorunda kalıyorum... |
|