|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katýlýmý |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
Murat, Mevlüt, Muzaffer ve Ýsa
Ýsa Kantarcý
Roman > Korku Romaný
Murat, Mevlüt, Muzaffer ve Ýsa
“Ýsa, senin arkandayýz, Murat, Muzaffer ve ben, sen kafaný yorma.”
Balkonda sigara içiyordum öðleden sonra, güneþ var ama serindi hava, yaz bir türlü gelmedi, yaðmur, sel, her þey can sýkýcý. Kadýnlar, kýzlar can sýkýcý, çocuklar þeytan. Güzel, iþe yarar bir þey yok gibi. “Neden geldim hayata, bu ne iþ?” Bir yaþamak derdidir gidiyor. Ne istersem, en elde etmek istersem diþimle týrnaðýmda bir mücadele vermem
[DEVAMI]
|
|
|
• ÝzEdebiyat > Öykü > Aný |
81
|
|
|
|
Çocukluðunuzda yaptýðýnýz yaramazlýklarý, annenize söyleyen ispiyoncu kuþlarýnýz var mýydý? |
|
82
|
|
|
|
Bizi fark ettiðinde yarým býraktýðý maydanoz demetini baðlayýp tepeciðin üzerine atýveren teyzeme daha bir dikkatle bakýyorum. Bütün Anadolu insanlarý gibi gerçek ten rengini kestirmek mümkün deðil. Elleri ve yüzü sanki toprak ve güneþle bütünleþmiþ, rengini doðrudan onlardan almýþ gibi. Beli bükülmüþ teyzemin, ona ten rengini veren, rýzkýna aracýlýk eden topraða çekivermiþ bakýþlarýnýn yönünü. Hafif kambur belinden sanki hep sýrt aðrýsý çekiyormuþ izlenimini veriyor bana. |
|
83
|
|
|
|
Bedenimde bir gariplik olduðunu anlamýþtým. Eþime hafif aðrým olduðunu söylesem, heyecan yapacaktý. Üstelik elimden tuttuðu gibi beni hastaneye götürecekti. Ýçimden 'Biraz daha bekleyeyim belki gaz aðrýsýdýr, ‘diye geçirip kâðýt oyunu oynamaya devam ettim.
Ama aðrýdan sayýlarý çift görmeye baþlayýnca oyuna daha fazla devam edemeyeceðimi anladým: Biraz da kaygýyla eþimin annesine fýsýldadým:
"Anne galiba bebek geliyor..." |
|
84
|
|
|
|
Bazen sýrf panomdan bir ýþýðým daha eksilmesin diye arkadaþ kavgalarýnýn en çýlgýn yerinde ‘tamam öyle olsun’ der kavgadan çekilirdim. Annem okul çýkýþýnda yakýndaki bahçelerden bir iþ buyurduðunda yanmaya devam eden parlak bir ýþýk uðruna istemeye istemeye de olsa yola koyulurdum. Benim küçük kardeþim, ah o haylaz çocuk, hiç bilmedi onunla giriþtiðimiz bir sürü yaramazlýktan panomdaki ýþýklarým sönmesin diye vazgeçtiðimi. ‘Mýzýkçý’ dedi bana onlarca kez boncuk mavisi gözlerini pörtlete pörtlete. |
|
85
|
|
|
|
'Gün Aþýmý, kitabýmdan aldýðým öyküdür. Alt tabanda yaþanan sömürücülüðün tipik bir örneðidir. Bekçi Ýmdat örnek bir davranýþla bu görevden ayrýlmýþtýr. |
|
86
|
|
|
|
Ben, çok severdim ilk düþen yaðmurdan sonra etrafa yayýlan toprak kokusunu… Baþka bir kokusu olurdu. Beni alýr, farklý dünyalara götürürdü hep… Mis gibi gelirdi bana… “Toprak kokuyor” derdim hep. Dýþarý çýkar bu kokuyu sonuna kadar teneffüs ederdim. |
|
87
|
|
|
|
Politikaya yeni girmeyi düþünenlere örnek olabilir |
|
88
|
|
|
|
Kara tren çocuk gözlerimizde dev gibi bir makineydi. Her tarafýndan buhar çýkan, su ve yað damlayan öfkeden delirmiþ kocaman bir canavardý. Bazen Aðustos aylarýnda bacasýndan püskürttüðü kömür korlarýyla yol boyundaki kuru otlarý tutuþtururdu. Dere içindeki sazlýklar, yol boyundaki otlar anýzlar gibi kapkara olurdu |
|
89
|
|
|
|
Genç kadýn biri yaný baþýnda oturan diðeri ise tam karþýsýnda yataðýnda ateþler içinde halsiz, mutsuz, sürekli mýzmýzlanan iki insanýn ortasýnda buluyor kendini. Biri henüz ilkbaharýn müjdesi olarak suya düþen cemre gibi diðeri çok uzak daðlarýn zirvesinden fýþkýrýp çýkan, sonra baþýný taþtan taþa vura vura yol alan, gelip geçtiði her topraktan rengine bir renk katan, mevsimlerin yükünü damlalarýnda taþýyan ve iþte sonunda okyanusa vuslat anýný yaþayan yorgun bir nehir gibi. |
|
90
|
|
|
|
Yaz aþklarýna mizahi açýdan yaklaþan ironik bir hikâye. |
|
91
|
|
|
|
Ana babalarýndan evlatlarýna miras kalmasý güneþin gökyüzü saltanatýný akþamlarý aya devretmesi kadar doðaldýr. Birde tersine bir durum olur bazý. Ölüm ana babasýndan önce evladýna yol verince miraslarda deðiþiverir. Ben hoyrat, genç yaþýnda ölen babamýn ana babasýna býraktýðý yegâne mirasýyým. |
|
92
|
|
|
|
Onu, iþte bu 1970'li yýllarýn ateþ çemberinde, eylem birliði toplantýlarýnda, dayanýþma ziyaretlerinde tanýmýþtým.
12 Eylül’ün iþkenceli, cezaevli yýllarýný aþtýktan sonra kimi toplantýlarda rastlaþmýþ, dertleþmiþtik.
|
|
93
|
|
|
|
Hayali cihan deðer anýlar......... |
|
94
|
|
|
|
Aziz Nesin’in çabasýyla dilimize çevrilen ve basýlan, Salman Rüþti’nin Þeytan Ayetleri kitabýndan ve doðan tepkilerden haberdardým. Ancak, bunun insanlarý ateþe vermekte kullanýlacaðýný düþünmemiþtim doðrusu. Oysa kýsa geçmiþte, bir Kahramanmaraþ, Çorum olaylarý vardý ve dinin, insanlarý nasýl katletmek için nasýl kullanýldýðýna kendi yaþamýmýzda da tanýk olmuþtuk. |
|
95
|
|
|
|
Bilirsiniz, kulaðý duymasýn etmek, diye bir deyim vardýr; satýlacak ya da kurban edilecek hayvanýn yanýnda konuþulmaz. Hayvan anlar da canýna mý kýyarmýþ, yoksa üzüntüsünden mi ölürmüþ bilinmez, sonu iyiye varmazmýþ.
|
|
96
|
|
|
|
Yerde sürünerek yatak odasýna doðru devam ediyorum. Yatak odasýna girdiðimde masanýn üzerinde yarý açýk bir þekilde duran kenarlarý hafif paslanmýþ olan tütün tabakasýný, babasýndan kaldýðýný söylediði durmasýna ramak kalmýþ köstekli saatini,yuvarlak çerçeveli okuma gözlüðünü, ve adýný hiçbir zaman öðrenemediðim Rusça kitabýný sýrt çantamýn içine attým. Hasan Dede’nin mirasýný yaþatmalýydým. Birden dýþ kapýnýn gýcýrdamasýný duyuverdim. Belli ki içeri polisler girmiþti. Seslerinden iki kiþi olduðu anlaþýlýyordu. |
|
97
|
|
|
|
Apansýz bir bakýþýn kuyusuna düþer ya insan, kaybolmuþ bir ruhun karmaþýk labirentinde bulur kendini. Öyle tarifsiz ve dehþetli bir boþluk ki gördüðü, kaçýp gitmek ister, kýpýrdayamaz. Sonra gölgelerin arasýndan ilahi ýþýðý fark eder, bir "hoþçakal" fýsýltýsýyla kayýplara karýþan ruhun ýþýðý. Boþluk darmadaðýn olur... |
|
98
|
|
|
|
Ýncikköy’den Eskiþehir’e taþýnacaktýk, benim için yeniden dünyaya gelmek gibi bir þeydi bu. Eskiþehir Sütlüce semtinde ki bir ara cadde üstünde, dört katlý bir kâgir binada ev tuttuk. Köydeki evden eþyalarý bir traktör römorkuna doldurduk, yola çýktýk. Yolculuk boyunca ben, römorkun arkasýnda oturdum, gözüm eþyalarda, içlerinden düþen olursa traktör sürücüsüne seslenip durdurmak için. Eþyalar da elle tutulur bir þey olsalar bari…
|
|
99
|
|
|
|
Kimisi onun ikinci dünya savaþý sýrasýnda Hitlerden kaçýp Türkiye sýnýrýna geçtikten sonra Ýzmir’e gelip elindeki parasýyla bu evi satýn alan bir Yahudi olduðunu söylüyordu. Kimisi ise ailesini birinci dünya savaþý sýrasýnda kaybetmiþ bir Yörük olduðunu söylüyordu. Kaldýðý evde ailesinden miras kalan tek yer olduðu söyleniliyordu. Söylentilerin hiçbiri umurumda bile deðildi doðrusu. Çünkü Hasan Dede’nin nereden nasýl geldiði benim için o kadar önemli deðildi ben onu insanlýðý ve iyi niyetiyle tanýyordum. |
|
100
|
|
|
|
Ýlkokula baþladýðým yýl, yeni bir eve taþýmýþtýk. Oturduðumuz evin halk arasýnda ‘Yatýrlý Ev’ diye yaygýn bir ünü vardý |
|
|
|