• ÝzEdebiyat > Öykü > Aný |
141
|
|
|
|
Sadece birkaç saat geçirdim orada. Ama aklýma kazýndý iþte... Aklýma kazýndýn... |
|
142
|
|
|
|
Bu öyküdeki olaylar yaþanmýþ gerçeklerdir.Þahýslarýn isimleri ise tabii ki deðiþtirilmiþtir...
|
|
143
|
|
|
|
Dedeme "Gara Meme" derlerdi. Biraz kýsa boylu, esmer, yaðýz bir adamdý. Güçlü kollara sahipti. Pazýlarý o yaþta bile kaslýydý. Ayaðýnda hep Adana Þalvarý vardý. Ayaklarýnda, o döneme has, kara lastik ayakkabý bulunurdu. Üzerinde kareli bir gömlek, baþýnda da yünden yapýlmýþ bir takke olurdu. Pek konuþmayý sevmezdi. Ama çok çalýþkan biriydi. Evin arkasýndaki 1-2 dönüm yeri eker biçerdi. |
|
144
|
|
|
|
Babam, her sabah pýrýl pýrýl týraþýný olur, öyle çýkardý evden; bir kere bile kirli sakalla golaþtýðýný görmedim onun. |
|
145
|
|
|
|
Görünen o ki, çocuk sorusuna sýký sýký asýlmýþ durumdadýr; çocuðun ninesi onun baþýný okþayýp, yüzüne yalansýz bir buruk gülüþ kondurdu:
“Çocuðu kaçýranlar, kötü insanlar. Onun organlarýný çýkartýp baþka ülkelere satýyorlar. Aman oðlum, sakýn yalnýz baþýna dolaþma. Ortalýk çok kötü. Bir yere gideceðin zaman anne ve babandan izin al. Seni yalnýz görürler, kaçýrýrlar çocuðum.” |
|
146
|
|
|
|
O gece içki içmiþ,sarhoþ olmuþ.Kerem baðýrýyor:
'-Ulan siz birisini iki kiþi beceriyorsunuz!!Gün gelecek ben ikisini kendim becereceðim!'
|
|
147
|
|
|
|
Sevgi ve teknoloji iki farklý sözcük gibi görünse de ayný misyonu üstlenebilirler mi ?
Zamana, yýllara ve tüm uzaklýklara raðmen bizleri yakýnlaþtýrabilirler mi ?
Gelin bunu birlikte keþfedelim...
|
|
148
|
|
|
|
Biz küçük bir sahil þehrinde oturuyoruz. Ben henüz bebekken babam öðretmen olarak bu þehre gelmiþ, sonra da buraya yerleþmiþler. Denize yakýn bir mahallede bahçe içinde bir evimiz var. Annem babam ve iki kardeþimle birlikte yaþýyoruz. |
|
149
|
|
|
|
Þimdi baþka ellerdesin. Baþka gözler bakýyor sana. Baþka dudaklar öpüyor o gelinciðe dokunur gibi ürkek ve çekinik dokunduðum, kendimden bile sakýndýðým tenini. Baþka eller dokunuyor sana, baþka tenler. |
|
150
|
|
|
|
Ýlkokul iki veya üçüncü sýnýftaydým. Okumayý öðrenmiþtim. Ýlk heveslerimden biri, her çocuk gibi resimli kovboy kitaplarý okumaktý. |
|
151
|
|
|
|
Sokaðý bulmam zor olmadý. Çok sevimli bir yer gibi geldi bana. Araç trafiðine kapalý olmasý hoþuma gitti. Sol tarafta standlar kurulmuþ.O nedenle yol daralmýþ. Taký malzemelerini; cam, tahta, gümüþ ve bakýrdan yapýlmýþ eþyalarý, resim tablolarýný, meyve þekli verilmiþ güzel kokulu sabunlarý seyrederek yürüdüm. Fal ve nargile kafeleri gözüme çarpan diðer görüntülerdi. Ellerinde dershanenin verdiði kitap ve testler bulunan öðrenciler bir anda sokaktaki kalabalýðý artýrdýlar. Ýnsanlara temas etmeden yürümek imkansýz hale gelmiþti. Ancak, randevu yerine de gelmiþtim. |
|
152
|
|
|
|
Seyfi bir gün istanbuldaki bir arkadaþýnýn düðününe gitmek için yola çýkar ve 4-5 saat sonra hapse girmenin eþiðinden kurtulduðu ve bir daha asla geri dönmek istemedi o büyük þehre varmýþtý. Aklýna yaptýðý hatalarýn yanýnda nasýl eðlendiðide geldi çünkü Seyfi eðlenceyi çok severdi ve eðlenirken para harcamasýnýda. Her türlü pis iþi yapmýþtý hemen hemen ve sonra aklý baþýna gelip köyüne dönmüþtü ve köyündede pek doðru durmuyordu ama yinede bu þehirde yaptýklarýnýn onda birini bile yapmýyordu.
|
|
153
|
|
|
|
Ýzmir 1 Nolu Sýkýyönetim Komutanlýðý'nda süren davamýz nihayet bir karara baðlandý. Hakkýmda istenilen 5 yýllýk ceza da onaylanmýþ oldu. Ama avukatlarýmýz temyize baþvurdular. “Sonuçlanmasý birkaç yýl sürer…” dediler. |
|
154
|
|
|
|
Artýk kapýlar açýldýðý için Rum tarafýna rahatça geçebiliyorlardý. Aslýnda gitmeyi çok sevmiyordu; ama nedense içinden de hep gitmek isteði geliyordu. Sanki oralarda yýllar önce kaybettiði bir þeyleri bulacak gibi hisse kapýlýyordu. Bir umut taþýyordu içinde. Ne olduðunu bilmediði, görmediði bir þey tasarlýyordu hayalinde. Bazen gözlerinin önüne birini getiriyor ama kim olduðunu kendisi de kestiremiyordu. Puslu, sisli bir görüntü içinde iri yarý, dev gibi birini görüyordu sanki…
|
|
155
|
|
|
|
Yýl 1970 Mevsim ilkbaharýn en güzel günleri havada güneþ, topraðý ýsýtmakta topraktan yükselen buharlar havaya mis gibi toprak kokusu salmakta, nevruz ve çiðdemlerin kardan sonra uyanýþý ve çiçekleri ile dünyaya tekrar merhaba dedikleri güzel bir bahar günü idi.
|
|
156
|
|
|
|
Vicdan sadece kendimizi yargýlamak olmamalý.Vicdan içimizi yýrtan,paralayan kara bir çalý olmalý,unutmamalýyýz.Vicdanýmýz her yaptýðýmýzý sorgulayan bir hakim,temelleri saðlam olmasý gereken bir anýt.. |
|
157
|
|
|
|
“Tanrý veriyor.”
“Bize niçin vermiyor da, sana veriyor? Bizi baþýmýz kel mi?”
Gülerek karþýladý bu sorumu. Sonra, “sizin Tanrý baþka, bizim Tanrý baþka… Sizi Tanrý, Allah… Sizin Allah babanýz cimri, bizim Tanrý cömert…”
Kafam öyle bir karýþmýþtý ki, þapþal þapsal baka kalmýþtým |
|
158
|
|
|
|
Onu ilk gördüðüm aný hatýrlýyorum; kýpýrtýsýz yatýyordu saðýmdaki karyolada. Yatan bedeniydi, kendisi ise dolanýp duruyordu üzerinde... |
|
159
|
|
|
|
Kurnadan aldýðý bir maþrapa kaynar suyu göbek taþýna boca edip deriden yapýlmýþ göbek taþý yastýklarýný atýyor ortaya ve bize “Yatýn!” diyor. Hayatýmda ilk defa bu kadar buyurgan bir ses ve tavýr ile karþýlaþýyorum ve kuzu kuzu bu aldýðým emre itaat ediyorum. |
|
160
|
|
|
|
Israrlar bir ara o kadar çok arttý ki ölmesine üç gün kala gitmek zorunda kaldým. Bitmiþti. Bedenen ufacýk kalmýþtý. Yüzü kirli sarý bir renkteydi. Beni görünce yüzü aðlama-gülme karýþýmý bir hal aldý. Benden defalarca özür diledi. Onu affetmem için yalvardý. Yakýnda öleceðini bildiðini ama bu vicdan azabý ile öteki dünyaya gitmek istemediðini söyledi. Benim çok katý bir insan olduðumu düþünebilirsiniz. Ancak ben Kenan’ý affedemedim. Yaþadýklarým gözümün önünde canlanýnca, bunu yapamayacaðýmý anladým. Keþke, affedebilseydim, keþke öylesine yüce bir gönüle sahip olsaydým… |
|