• İzEdebiyat > Deneme > Yüzleşme |
841
|
|
|
|
Ama kafamı götürüp içini bıraksam.Olabilrmi bu?Yoksa mucizemi bekliyorum |
|
842
|
|
|
|
Kendi içimde bir yaşam denklemi kuruyorum. Fakat denklemdeki belirsiz öğe X, her çözümde farklı bir değer olarak ortaya çıkıyor... |
|
843
|
|
|
|
çocuklara inanın.onlar gerçeği saklayamaz.belki size sözlerle anlatacak bilgiye sahip değiller ama davranışlarını gözleyin ve oyunlarını anlarsınız herşeyi. onlar gerçeği oyunlarda yaşar. oyunlarıda gerçek sanırlar. |
|
844
|
|
|
|
Yarın olmadan…
Gök yüzünde uçan kuşları sayabilir,ne kadar az
kalmışlar diye üzülebiliriz.
Yarın olmadan…
Aç açık kalmış bir komşumuza iki somun ekmek
alabiliriz.
|
|
845
|
|
|
|
Umutsuzlukla bilenmiş bir çakıl taşı eski halını almayacağı gıbı onarılmaz bır gurur incitmiş vefasız bir dost olmuş vefalı bir dost kaybetmiştim..çakıl taşı misali.. |
|
846
|
|
|
|
Uykusuzluk dokunur, hep dalga dalga yayılır bütün metabolizmama. Alt üst eder geçer gider. Ne sevgiden yoksunluğumu bırakır, ne de yalnızlık türkülerini eksik eder dilimden. |
|
847
|
|
|
|
Belki de anılarımıza sahip çıkmamız gerektiğini hissettiğimiz için bilinçsiz bir sorumluluk duygusuyla onların elinden tutup, ve hatta onları çekiştirip hüzün topraklarına koşturuyoruz. |
|
848
|
|
849
|
|
|
|
KISacIk ama hiSSediLmeyecek kadaR "az" degiL... |
|
850
|
|
|
|
Birinin üzüldüğünü gördüğünüzde, yardım etmeye çalıştınız mı? Sorularınıza cevap vermediğinde sinirlenip, bir daha bir şey sormayacağım diye hayıflandı mı yüreğiniz? |
|
851
|
|
|
|
gideniniz gittiğiyle kaldı, kalanınız gidenle..
Ahh bir kadından öbür kadına taşıdığım yalnızlığım..
bak bana döndün yine.. |
|
852
|
|
|
|
Bir rüya gördük... Karanlık bir günde, karanlık bir odada, karanlık bir kafayla uyudugumuz uykuda. |
|
853
|
|
|
|
Kapıdaki çizgi kadın bendim ve o , başka daha bir sürü kadın gibi oda bizden biriydi sade basit ve bir kalemin kalınlıgından çıkan kadın.Duyguyu kendimden yok edip çizgi gibi banada bir kalemin anlam vermesini diliyorum şimdi. |
|
854
|
|
|
|
Neden aşklar hep sonbahar tadında yaşanır bilinmez. İlk yağmurun sevinciyle sokağa çıkılıp doyasıya ıslanmaktır ya işte öyle başlar aşklar… |
|
855
|
|
|
|
adı yetiyor sanırım açıklamaya. |
|
856
|
|
|
|
'Cinnet Türküleri' ruhla bedenin sürtüşmesinden meydana gelen kıvılcımlar tufanıdır. Yakında kitaplaştırmaya çalıştığım eserden bir şiiri sizlerle paylaşmak istedim. Eğer yorum alabilirsem memnun olacağım. Ancak unutulmasın ki bu şiir kitaptaki diğer şiirve düzyazılarla birlikte bir anlam bütünlüğüne sahiptir. Teşekkür ederim. |
|
857
|
|
|
|
Hiç kendimi bu gece olduğum kadar cesur hissetmemiştim... |
|
858
|
|
|
|
Martı rüzgarları yeterken iki tutam saçını uçurmaya…
Sen zamanından önce başardın bunu, öpmelisin aynadaki aksini sarı çocuk…
Öpmelisin ve öpüşürken kendinle,
Bir surete kaç sırtlan gizleyebildiğini incelemelisin, küstah bakışlarla, süzerek, süzülerek…
Mutsuzlukla sevişen kemik erimelerin, günün hangi halindeyken, seni ziyaret ediyormuş banane ?
Ne kolunda, ne gamzelerinde ne de yüreğindeydi izmarit, halelerine dokundurmuştun sen onları, yırtmak için masumiyetini, |
|
859
|
|
|
|
Kapattım içine yarımı koyduğum mezarı.Gidiyordum..... |
|
860
|
|
|
|
Anne, şimdi sokaklar benimle oynuyor anne. Onları da yamalar mısın? Hepsinin üstünde yırtık hayallerim var anne. |
|