• İzEdebiyat > Deneme > Yüzleşme |
401
|
|
402
|
|
|
|
- Nereye koyduysan ordadır. |
|
403
|
|
|
|
Yüreğimi yitirdiğim şehir. Soğuk ve mavi sularında hayallerimi boğduğum, yaralı bir martıya umutlarımı çaldırdığım ve en yüksek tepesinden ümitlerimi...... |
|
404
|
|
|
|
bazen kendimize alisamayiz..Hic gerekcesiz! |
|
405
|
|
|
|
Bu yazının ne anlatmak istediğini bu defa tanıtmayacağım. Bu gerçeği her an kelimelere dökebilseydim, bu yazı belki de oluşmayacaktı. Sadece şunu anlıyorum, bazı acıları insan kendini en iyi anlayacağını, kendine yardımı dokunacağını düşünenlere bile durduk yere gidip söyleyemiyor, kelimelere dökemiyormuş. Bu yüzden sevdiklerinizin sevdikleri ile ilgili kötü bir haberi, başkasından duyduğunuzda ona beni neden aramadın demek yerine sıkıca sarılın. Bu daha iyi gelecektir. Hatta o anda olay nasıl gerçekleşti bile diye sormayın, ona o acıyı tekrardan yaşatmayın. Bir arkadaşım, çok üzüldüm ve ne diyeceğimi bilemiyorum diyerek elimi tutmuştu, ve bu gerçekten bir nebze de olsa iyi gelmişti. Okuyan herkese çok teşekkür ederim. İlerleyememek canımı sıkıyor sadece sıkmıyor aynı zaman da yakıyor da! Mazeretler üretmek, cesaretsizliğimin suçunu hep başkalarına yüklemek, kendimi içine tıktığım sürüncemenin sürüp gitmesine, tıpkı bir kara delik gibi ruhumun emilip tüketilmesine, sadece bir kabuk, bir deri-kemik, et yığını parçası olarak yaşamama, gerçeklerden kaçmama, uykuya saklanmama, en mutlu halimde bile bir hüzün öbeğinin ortasında kalakalmama sebep oluyor. Yaşam yeni mazeretler üretmeme yardımcı oluyor. Kelimelere dökemediğim hasretlere, gözyaşımda saklayamadığım acılara, asla yaşamak istemediğim korkulara kapılmama neden oluyor. Kaçış yöntemlerim çoğaldı, düşünmekten, söylemekten, yazmaktan, dile getirmekten paylaşmaktan korkuyorum. Günlerce iyi haber verebilmek için bekledim. Oysa şimdi umutlarımın tükendiği yerdeyim. İçim acıyor, kanıyor kalbim, seni şimdiden çok özledim. Ben büyümeyi hiç istemedim
Herkes acıdan kendi bildiği yöntemle kaçar ve acıdan kaçmak suç değildir!
|
|
406
|
|
|
|
Bütün insanların üstüne üstüne geldiğini görünce onlara çarpmamak için bir sağa bir sola kaçmak zorunda kalan kimsenin görmediği bir hayalet. |
|
407
|
|
|
|
" Ne zaman gözlerimi açtığımı hatırlamıyordum... Muhtemelen ameliyat biter bitmez; narkozitörün müdahalesi ile uyanmış olmalıydım..." |
|
408
|
|
|
|
Tolstoy 80 yaşında atına atlayıp bilinmeze doğru 4 nala yol alırken, ölümün kıyısında arıyordu ‘ben’i...
|
|
409
|
|
410
|
|
|
|
tükenmelerimiz, uzun bir soluktan sonra içimizde yankılanıyor.. |
|
411
|
|
|
|
Sarılınca denk gelen yaralarımız var, affet. |
|
412
|
|
|
|
Bu deneme , sevgili Esin Yardımlı’nın “Ağabiler Üzerine Bir Araştırma” başlıklı yazısına ithafen yazılmıştır. |
|
413
|
|
|
|
"farkına varacaksın kimse kimseyi sevmiyor aslında seviyor-muş gibi yapıyor" |
|
414
|
|
|
|
Her 100 kişiden 70'i yanlış adama inanıyor... |
|
415
|
|
416
|
|
|
|
Bazen yazmak istersin ve zaten yazacakların yazılmıştır. Sen sadece yazarsın.
|
|
417
|
|
|
|
Hayatımın neresinde başladı,yaptığım hataların yüzüme vuran yağmuru. Fırtınaların bedenime verdiği sancı ne zaman silinecek hayatımın, yağmur damlalarıyla ıslanmış penceresinden. |
|
418
|
|
|
|
Yaralıyım,halim içler acısı kanıyorum!..Belki de yaranın ta kendisiyim artık kabuklarımı dökmeliyim.....
|
|
419
|
|
|
|
Ruhumla hesaplaşmalarım.... |
|
420
|
|
|
|
Gidişlerimiz,dönüşlerimiz ve sonu hiç gelmeyen yollarda geçen kırgın zamanlarımız oldu bizim.Gençliğimiz bir kanadı kırık o zavallı kuşa yardım ederek geçti. Biz bir kuşa verirken tüm şefkatimizi içimizdeki tüm kuşlar uçtu gitti… |
|