• İzEdebiyat > Deneme > Yüzleşme |
661
|
|
|
|
uzun uzun bakakalmak gidenin ardından... |
|
662
|
|
|
|
Yaşamlarınızı kolaylaştirabilirsiniz ama ne olur insanları basitleştirmeyin…
Gitmek hakkınızdır, ama o gidişler, gelişleriniz kadar güzel olmalı…
|
|
663
|
|
|
|
Sevgilim bana düşecek ilk uçaktan yer ayırır mısın, cehenneme gitmem gerekiyor. Ekonomi sınıfı olsun lütfen, lükse verecek cinnetim yok! |
|
664
|
|
665
|
|
|
|
Çıkarsın kentin sokaklarına, her birini ayrı ayrı dolaşır, ayrı ayrı insanların yüzlerine gözlerine bakarsın, göz göze gelebileceğin birini ararsın.
‘Aslında bu ben değilim, aslında ben sizin gibiyim’ demek için.
Anlarsın.. Kimsenin yüzünde gözü yoktur.
|
|
666
|
|
|
|
Varsın olmasın yüzleşmeler, varsın bilinmesin gerçekler... |
|
667
|
|
|
|
Bir stratejik masalmış aşk... |
|
668
|
|
|
|
Ben de engelliyim. Ama bedensel, işitme ya da görme engelli değil zihinsel engelliyim |
|
669
|
|
|
|
zamanla çiçeği almadan ona sahip olmanın yolunu öğrenmeye başlamışım bilmeden... birinin vermesindense onu fark edebilmeyi seçmişim..
|
|
670
|
|
|
|
bu diyar ben değil,bu mekan benim değil,bulunduğum yerdeki ben değilim,kim varsa yanımda benle değil,ben onlarla hiç değilim......... |
|
671
|
|
|
|
Cam bir eşyanın kırılmasından sonra bir daha bir araya gelmesi mümkün olmadığı gibi, güven de tuzla buz olur yalan karşısında. Artık o kişi doğru söylese de karşıdakinin şüpheli bakışlarından kurtulamaz.
|
|
672
|
|
|
|
İçimde sitem eden renkler, karşımda sen, yerde arda kalanlar… Unutmak ve uyumak düşüyor bana bir acıyı yaşamaktan geriye…
|
|
673
|
|
|
|
Pencereler, evlerimizden sokağımıza açılan yüreğimizdir bizim. Mahremiyetimizin dışında olanı öğrenme isteğimizdir. Cadde de yürüyen kalabalıkların telaşlı koşuşturmasını görmek, yudumlamakta olduğumuz kahvenin damakta bıraktığı lezzetle tasasız bir günün dört duvar arasında keyfini sürmektir. Mizacımıza göre önünde yerimizi aldığımız bir dayanaktır bize pencereler, bazen mahcup ve sıkılgan bazen de hoyrat ve umarsız konaklamalarımız vardır onda.
|
|
674
|
|
|
|
Gökyüzü haykıra haykıra ağlıyordu zifiri karanlığın üzerine, rüzgar aklın alabildiğince hırçın, soğuk mümkün olabildiğince keskindi.. Yakıcı bir don geçiyordu yüzleri yalayarak alenice.. Aylardan Ocak, mevsimlerden "kara" kıştı; hem gecesiyle hem de gündüzüyle.. Kendi içine ufalmış gölgeler bile pusmuştu karanlığın ardına kaçabildiğince, kaybolabildiğince.. Şehir korkmuş, şehir ürkmüş, şehir şaşkın, sus pus olmuş, bütün ışıklarını söndürmüş, bu beklenmedik öfkesinin dinmesini bekliyordu gökyüzünün.. |
|
675
|
|
|
|
Daha bir severek uzatırız bebek ağızlarına uçlarını...Daha bir anne oluruz yani!.. |
|
676
|
|
|
|
uykusuzluk zamanlarında söylenmiş bir kaç kelamdan ibaret... |
|
677
|
|
|
|
Giden çoktan gitmişse, giden gittiği yerde, yanındakiyle çok mutluysa, gidenin gelmeye niyeti yoksa, gelsede yarana çare olmayı düşünmüyorsa acı çekip, eline çayını alıp, karın yağışını seyrederken aklındaki tek ismin onun adı olmasının anlamı ne? |
|
678
|
|
|
|
"Ay inanamazsın otuzuma geldim sigaram ağzımda hala." |
|
679
|
|
|
|
Namaz kılanları, namaz kılmayan, ateist, agnostik, sosyalist, komünist, demokrat ya da başka inançlardan gençler kolladı. Onlar da diğerlerinin bira içmesine, davranışlarına karışmadı. Tesettürlülerle tesettürsüzler kaynaştı. Sığ bir laiklik anlayışı aşıldığı gibi direnişe katılan dindarlarca da Tanrı’yla ilişkinin giyim kuşamla ölçülemeyeceği anlaşıldı. İnançların ve sembollerin de gerçek değerlerine kavuşacağı günleri muştuladı gençler bize. Artık kimse, eskisi gibi kandıramayacak onları. Darısı büyüklerin başına diyelim. Aslında büyükler, gölge etmesin, gençler başka ihsan istemez diyorum ben. |
|
680
|
|
|
|
Bugün birisinin yanına hayırlı olsuna gittim. Kendisi bir bakkal işletiyordu. Dükkandan içeri girdiğimde beni soğuk bir edayla karşıladı. Zoraki konuşmaların ardından ben bir koltuğa oturdum. Onun için oraya gitmiştim ve çok yorgundum. Oturduğum yerden kalkmamı isteyip beni hıyarların olduğu bir yerde oturtmak istedi. Ayakta kalakaldım. Sonra bir hıyarla aynı yerde olamayacağımı düşünerek oradan ayrıldım. Giderken kusura bakma burası bakkal seninle ilgilenemedim dedi. Dedim ki senin gençliğini de bilirim canını sıkma. Oradan uzaklaşırken kendimi çok kötü hissettim. |
|