 • İzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) |
361
|
|
|
|
haftaiçi uyanamayıp her pazar olduğu gibi, bu pazarda sabahın köründe uyanınca yazmak şart oldu gari... |
|
362
|
|
|
|
Memduh önemli bir şahsiyettir. Maceraları da önemlidir. Devam edecektir netekim. Ben daha iyisini yazarım netekim. |
|
363
|
|
|
|
Kıymet Hanımın üzerinde keten bir elbise vardır, ancak arka dikişler, son kilo alımlardan sonra fazlaca esnemiş durumdadır . Sıkça oturup kalkmanın da verdiği baskıya dayanamayan dikişler, toplantının ilerleyen dakikalarında teker teker atmaya başlar. |
|
364
|
|
|
|
-İyi akşamlar sayın seyirciler, Türkiyenin en çok kazandıran yarışması "Kim 500 Milyar ister ?"....
- BEEEEN, Ben isterim
|
|
365
|
|
|
|
"Neyse Niyazi benim de aklıma gelmezdi Kıbrıstan sonra İstanbul’a da çıkartma yapacağımız ama hayatta herşey olurmuş derler neyse Niyazi sen şimdi ne yapıyorsun?" |
|
366
|
|
|
|
Alacağım elime kalem kağıt, kapı kapı dolaşacağım. Günde beş bin kişiye imza attırsam on günde elli bin, yirmi günde yüz bin imzayı toplarım billahi... Hayır bir de şu var, imzaları atacak adamları bulduk da illa tükenmez kalem ile mi atılacak imzalar, kurşun kalem ya da dolma kalem ile olmaz mı? Bunu da yetkililer bana iletirse, benim için imza toplayacak adamlarıma ben de ileteyim bu durumu da yanlış bir şey yapmasınlar... |
|
367
|
|
|
|
Gomserim, bu dört kafiri satanik eylem yaparken yakaladık... |
|
368
|
|
|
|
Güzel bir öğleden sonrası... İş yerimde ki kitaplıktan şöyle de insanı yormayan biraz mizah ağırlıklı bir kitabı hemen de bulurum ki zaten bir dolu mizah kitaplarım... Adaşımın bir kitabı Ahmet Şerif İzgörenin ''Şu Hortumlu Dünya da Fil Yalnız Bir Hayvandır.'' aldım elime gözlerimle aşkı başladı kitabın...
|
|
369
|
|
|
|
Nerde? Aynı lakırdılara devam. Bari değerini bilmeliymişim. Günlük elbiselerle idare etmeliymişim. Sakın ha yabana götürmemeliymişim. |
|
370
|
|
|
|
Koltuğu devirmek o kadar da kolay değildir... Hele de o koltuğa daha önceden oturan başkan, (her neyin başkanı ise) kendini koltuğa bağlamış ya da Japon Yapıştırıcı ile yapıştırmış olabilir... Koltuğu devirmek isteyenler gece gece makama gelip de koltuğu devirmek isterlerse bile koltuk sahipleri koltuğu, makamdan kalktıktan sonra büyükçe bir kasaya kilitlemiş olabilirler... O kasayı da başka bir kasanın içine, başka kasanın içindekini de daha başka bir kasanın içine, onu da.... Üüüüf bu ne yahu kutu kutu pense mi oynuyoruz? |
|
371
|
|
|
|
Onu, o esmer teniyle ilk gördüğümde vurulmuştum. Altıncı, yedinci, on ikinci, yirmi beşinci hislerim onun iyi bir şey olduğunu fısıldıyordu kulağıma. Daha üç dört yaşlarında ya var ya yoktum. Üzerinde parlak bir kağıt vardı ki sanırım ilk önce beni o parlak kağıdın çekiciliğinin etkilemiş olması lazım. Şifoniyerin üstünde görünce kalbim öyle heyecanlı atmaya başlamıştı ki mutlaka iyi bir mama olmalıydı. |
|
372
|
|
|
|
Topluma malolmuş bir yazar olan Recep Sezgili bir gün odasında daktilosunun şeridiyle boğulmak suretiyle öldürülmüş olarak bulunur. Komşusu, Recep Sezgili’nin evinden gelen ölü insan kokusunu hayra yormamış, Recep Sezgili’nin kapısını kırarak içeriye girmiş ve Recep Sezgili’yi ölmüş bir vaziyette ve/fakat yüzünde bir tebessümle yerde yatar bir vaziyette bulmuştur. |
|
373
|
|
|
|
Paralı askerlik çıkınca biz de hemen müracaat ettik tabi ki... Kırküç yaşına kadar niye gitmediğime gelince, inanın o da vatan sevgisinden, aşırı milliyetçiliğim dendir... Biliyordum az çok paralı askerliğin çıkacağını, benim de maddi olarak katkım olur devletime diye kaçt... pardon, ne kaçması gitmedim işte. Paraları toparlayıp hemen bankaya vardım. Öyle yürüyerek filan da değil koşarak koşarak. Vatanıma hizmet var ucunda bunun maddi olarak. Sonra yatırdım otuzbirbinikiyüzdoksan lirayı... Yatırdım derken otuz bir bin üç yüz lira verdim, on lirayı da billahi geri almadım, ne demek, feda olsun vatanıma on lira...
|
|
374
|
|
|
|
Avukatın sermayesi çene; ama sende biraz sermaye sıkıntısı var. Çoluk çocuk biz yardımcı olmasak, duruşmalarda gıkın çıkmayacak. |
|
375
|
|
|
|
özgüven eksikliğine dair komik bir öykü :) |
|
376
|
|
|
|
aramızda acayip birşeyler var. Ne olduğunu bilmiyorum ama farkındayım. Bir de kafayı takmışlığım hat safhada: Ulan bizim aramızda ne var? |
|
377
|
|
|
|
Cilalı Taş Devrinde en geçerli nesne tahmin edeceğiniz gibi cilalı bir taş. Daha Atilla Taş'ın doğmasına yüz binlerce, milyonlarca sene var. Haliyle daha yeni geçildiği zaman Yontma Taş Devrinden Cilalı Taş Devrine insanlar arasında bir bocalama olmuş. Yontma taşlar ile işlerini görenler bir türlü alışamamış bu cilalı taşlara... Zırt pırt ellerinden kayıp kayıp yere düşer dururmuş cilalı taşlar... Üfle dur ki cilalı taşa üzerinde ki tozlar gitsin... |
|
378
|
|
|
|
- Anne, bu böyle mi oluyordu? dedim.
O temkinli:
- Sesini çıkarma. Bunlar yeni makina, herhalde güllü çekip gülsüz çıkarıyordur. Sorup irezil olmayalım. |
|
379
|
|
|
|
Bir Baba Hindi lafa girer. ’’Ey Hindi Milleti, bu yılbaşı zamanlarında insanoğlundan çektiğimiz nedir bizim? Bu duruma kimseler dur demeyecek mi? Niye hep biz kesiliyoruz yahu! Biraz da bu tavuk, piliç milletine doğru bıçaklarınızı bileyleyin arkadaşım.’’ |
|
380
|
|
|
|
Bir daha on yıl sonra karşılaştık. Bizim Murat, tembellikten emekli olmayı bekliyordu. Mahmut Amca'nın sağlık durumunu sordum:
"Turp turp" dedi. |
|