• İzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) |
301
|
|
|
|
Ne yazık ki Cavit de tanımıyor. Aradan uzun yıllar geçmesine karşın o saygın konuğun kim olduğunu hala öğrenemedik. |
|
302
|
|
|
|
“Bu öykü mahkemelerin çalışmasını düzenleyen Uyap sisteminin sık sık bağlanma sorunu yaşaması nedeniyle ortaya çıkan aksaklıkların bir eleştirisidir.”:
|
|
303
|
|
|
|
-Ne olur yutuver!
-İstemem tokum.
-Ne olur, ölümü öp! |
|
304
|
|
|
|
Bu tanımadığım arkadaşlardan birilerinin doğum gününe denk geliyor o gün. Ne diyeyim şimdi ben bu arkadaşa? Bir kere görüşmemişiz yüz yüze, onu bırak telefonda bile, hatta face de bile, sadece birbirimizi eklemişiz birilerinin gazı ile ya da durup dururken. ''Hey dostum doğum günün kutlu olsun, pastanın üstünde ki mumları bir üfleyişte söndür, inşallah gelecek yirmi yirmi beş sene içinde belki bir ortamda karşılaşırız da ha ne dersin, öptüm o al yanaklarından.'' Bu mudur yazacaklarımız? |
|
305
|
|
|
|
Uyarı: Eğer bu sabah uyandıktan sonra, yatağınızın üzerinde yarı baygın bir vaziyette oturup, hafifçe göz kapaklarınız araladıktan sonra “yaf bugün canım çok sıkkın, en iyisi ben şu doğuştan içimde yanan askerlik ateşinden az biraz soğuyayım” |
|
306
|
|
|
|
"Ne yapayım komiserim mesleğim yok, bu surata kim iş verir? Sanki alnımda hırsız yazıyor. Hangi işe başvurduysam kimse almadı. İki gündür bir lokma ekmek yemedim. Son olarak dün Eyüp camii’sindeki yaşlı simitçiden bir simit çalıp yemeseydim açlıktan ölecektim." |
|
307
|
|
|
|
Hedeflerim, ideallerim vardı. Amatör olarak yapmış olduğum internet yazarlığında çıtayı yükseltmek, profesyonel yazar olmak, kitap bastırmak, sonra kitaplarımı senaryolaştırmak, Orhan Kemal Ödülünü almak, ün, unvan sahibi olmak istiyordum. |
|
308
|
|
|
|
Kanopus yıldızından gelen uzaylı Ruso Kob Ağustos başlarında ülkemize gizlice gelerek gözlemlerde bulunmuş ve 21 Ağustos’ta güvenlik gerekçesiyle geri dönmüştür. Elime geçen bazı notlarını paylaşmak istedim. |
|
309
|
|
|
|
-Birader Orhan Babanın kasetini aldım gel beraber dinleyelim mi?
-Dinleyelim birader biraz acı takılalım Neslihan'da zaten yüz vermediydi, iyi gider şu sıralar acılı arabesk hem de damardan. Ah Neslihan ah! Pazara kadar değil mezara kadar sürer bu aşk bu sevgi diyordun, elimden kirazla, can erik yiyordun... |
|
310
|
|
|
|
Gerçektan Alman kızı Helga'nın Halim'e "Sen Furunlu'da kimlerden olmak var ?" diye sorması şaşırtıcıydı. Doğrusu işkillenmiştim. |
|
311
|
|
|
|
Geçen gün arabasının muayene zamanı gelmiş, bakmış lastikler kötü, bu lastikler ile araba ömrübillah muayeneden geçmez, dört tane çıkma lastik almış, hesapta ucuza getirecek. Muayeneye bir girmiş yine geçememiş muayeneden, al başına dert, iki türlü zarar. Aldım karşıma birgün''Tahsin dedim bedava mezar bulsan ona da gireceksin cumburlop '' |
|
312
|
|
|
|
18 Yaşında
Nihayet 18 yaşına girip reşit olmuştu. Artık, arkadaşlarının oynarken kendinin baka kaldığı şans oyunlarını o da oynayabilecekti... Öyle ya bu ülke de hemen hemen her gün şans oyunu oynanıyordu, o da nasiplenirdi bundan az ya da çok... Önce beş tane sayısal loto kuponu doldurdu... O arada hayaller kurmayı da ihmal etmiyordu... Bir yakalasa üç beş milyonu, bütün akrabalarına önce ev sonra da birer araba alacaktı... Sonra yakın arkadaşlarını da unutmayacak, onlara da adam başı onar bin lira veririm diye düşünüyordu... Loto tutmayınca seri bir onluk milli piyango bileti aldı, belki de ona çıkacaktı... Sonrası iki tane amorti ve giden paralar... At Yarışı denemeli dedi ve oraya da el attı... Beşinci ayakta yatıp yine kaderine razı oldu ister istemez...
|
|
313
|
|
|
|
Bakalım bu gün bu sert devletler nasıl sert açıklamalar yapmış. Siz de önlemlerinizi alın da bu sertlikten fazla zarar görmeyin... Devletlerin ismini vermeyelim de birine A Devleti diyelim birine de B Devleti, siz nasıl olsa anlarsanız... |
|
314
|
|
|
|
Ünlü bir yoga merkezinden yakın dövüş eğitimi vermem için davet aldım . |
|
315
|
|
|
|
Ah ki ah! Kavuşamadan birbirlerine terki dünya ettiler... Bir de böyle düşünelim bakalım. Farz edin Ferhat dağları delmiş, gelmiş Şirin hanımı babasından Allah'ım emri Peygamberin kavli ile istemiş, Şirin'in Babası da ''Senden iyisini mi bulacağım oğlum, verdim gitti, Şirini sana.'' demiş, demiş de bakalım sonra neler olmuş... |
|
316
|
|
|
|
Son yılbaşından bahsediyorum. Bu kez yeni yıla girmek hiç kolay olmadı benim için. Eski yılda tutsak kalacağım diye ödüm koptu.
|
|
317
|
|
|
|
Üçüncü kişi arka koltukta. Beş altı yaşlarında bir oğlan çocuğu. Öylece sessiz sessiz yolculuk yapıyor. Uslu bir çocuk anlaşılan. |
|
318
|
|
|
|
Evladım, canım ciğerim Hamsi sana sesleniyorum sana ''Artık yuvana dön'' Biz sana gereken ilgiyi gösteremiyor muyuz da bizden uzaklaşıyorsun kaçıp gidiyorsun. Ne kötülüğümüzü gördün de bu suları terk edip gittin ta Gürcistan'lara...
|
|
319
|
|
|
|
Tren yolculuğu samimidir, mütevazidir. Bir kere alışınca rayların o ritmik sesi bile güzel gelir insana, bir yerde bir tren yolu görünce bile insanın ilk trene binip çok uzaklara gidesi gelir. Ama artık öyle midir? |
|
320
|
|
|
|
Son dakikada benden üç beş yıl önce doğmuş görünümlü biri, soluk soluğa geldi, yanıma oturdu:
- Selamünaleyküm. |
|