..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
En tatlı sevinçler, en hiddetli kederler sevgidedir. -Pearl Bailey
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
İzEdebiyat - Gülmece (Mizah)
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri

Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  

Belki de Bir Kuşluk Vakti Allah'a Yalvarmaktır Hayat
Rukiye Çelik
Şiir > Bireysel

Hayat dediğin ne ki, be dostum Kendini büyüttükçe senden gün çalan Uzayıp kısalan zamanların toplamındaki gün sayısı Değişen mevsimlerin, yağan karın, yağmurun Dalında çiçek açan ağacın gizemli sesi Dikenine küsüp solan gülün ta kendisi Değil midir ki hayat, gecenin yıldızlarının terbiyecisi Ufuktan sabahı selamlayan güneşin asil duruşu... Hayat dediğin ne ki, be dostum Babamın çatık kaşlarındaki evlat sevgisi Annemin şişlerinde u

[DEVAMI]

 

 


 

 




Arama Motoru


• İzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah)
161 
 Uzaktan Kumandan  (Ahmet Zeytinci)

Arabamız gıcır gıcır, yeni gelin gibi. Hani derler ya ''Gelin ata binmiş ya nasip.'' demiş. Bizim araba da beyaz renkte olduğundan ben geline benzettim, hemen biz de koltuklarına oturup kısmet, ya nasip desek, zararı mı olur ki? İnanın insan el sürmeye de kıyamıyor, koltuklarına oturmaya da. Hani yabancı biri elini filan değse alıp ayağımın altına yer misin yemez misin deyip ezeceğim o hayta her kimse...
162 
 Ay Fena Oluyorum  (Ahmet Zeytinci)

Her ne kadar evlenmemiş olsalar da en büyük zevkleri olan şehir içinde ve şehir dışında seyahat etmekten geri durmazlardı. Şimdilerde yaşları epey ilerlediği için eskisi gibi gezemeseler de, kış günü havalardan fırsatını buldukça başkentin birçok semtini üşenmeden dolaşırlardı. Birçok semti sokak sokak bilirlerdi. Bu değişik zamanlarda şehirde yaptıkları geziler ruh sağlıklarına ve beden sağlıklarına da çok iyi geliyordu. Zaten yaz olduğu zamanda ucuz yollu turları takip ediyorlar ve ara ara onlara katılıyorlardı. Kapadokya'dan Asos'a, Didim'den, Kuş Adası'na, Göreme'den Kafkasör'e kadar yurt içinde gitmedikleri köşe bucak kalmamıştı. Az daha gezecek olsalar neredeyse Evliya Çelebi'nin ve İbn-i Batuta'nın geçmişte yol aldıkları kadar yol yapacaklar, rekor kıracaklardı.
163 
 Ağır Roman(tik) – 2001  (Mehmet Ulaş ORAL)

“Denizden gelen uğultular sallarken üç kuruşluk jiletleri karanlık delikanlıların aç gözlü göğüslerine/ Rüzgâra yamanmış dolunaylarla şahlanır itler, çığlığın çığlığa kanka düştüğü tehlikelerde./ Raconun kırmızı pelerinini savururken o zarif zamana
164 
 Balkondan Balkona  (Ahmet Zeytinci)

Çok zaman önce değil, merak etmeyin. Bundan on beş yirmi sene önce, nohut oda bakla sofa evlerimiz varken, biz komşularımızla balkondan balkona sohbet ederdik... Hem de ne sohbetler... Milleti, komşuları çekiştirip dururduk...
165 
 Hacivat ve Karagöz Mübarek Ramazan  (Mehmet Aluç)

Dünyamızda ki her şeyin bir gayesinin mutlak var olduğu bir aşikârdır. Mübarek Ramazan da Âlemlerin Rabbi Allah c.c. kudret dâhilinde belirlenen bir şekilde, belirli bir vakte kadar nefsine hâkim olarak aç kalınarak, açların halinde anlayarak onlara yardım etmenin gerekliliğini anlamak için bize farz kılınan bir ibadet şeklidir.
166 
 Yonca Primi Ne Oldu  (Mehmet Önder)

-İbrahim, az önce bacağına bir el dokundu mu?
167 
 Az Evvel Otobüsten İndim  (Ahmet Zeytinci)

Kalabalık bir cumartesi günü şehrin en işlek caddelerinden birisinde öğle saatlerinde, bir semt pazarının yakınında, vatandaşlar işlerinde güçlerinde geziniyorlardı... Aniden kalabalık arasında bir adam elinde ufak tefek şişeler ile beliriverdi...
168 
 Ben Bir 444 Uzmanıyım Bundan Sonra  (Ahmet Zeytinci)

İnanır mısınız ben bunların yüzünden yirmi senedir kullandığım cep telefonu hattımı ciddi ciddi iade etmeyi bile düşünüyorum, o derece yani. Bunalımlardayım, bir insan bir ay da kırk elli kere bu 444 numaralı hatlardan aranır mı arkadaş? Bir mola verin, bir rahatlık verin Allah aşkına. Sabah bir telefon operatörü arıyor, öğleden sonra başka bir 444 lü numara, ikindi vakti başka bir 444 lü numara, akşama daha başka, eve geliyorum ev de de rahat yok, Ya arkadaşım, yorgun argın eve gelmişim, bari evimde rahat bırakın. Hayır, sonra tepem atıyor, ağzımı mağzımı bozuyorum, bu seferde sizin yüzünüzden günaha giriyorum.
169 
 Vinç Operatörü  (Ahmet Zeytinci)

İşte böyle eve yorgun argın geldiğim günlerden biriydi. Hemen ellerimi yıkayıp sofraya oturuverdim. Hanımda bir güzel yemekler yapmış ki tam ağzıma layık. Erkeğin kalbine giden yolun midesinden geçtiğini ta başından beri tam tekmil bilir bizim hatun. Bir güzel biber dolması, öncesinde tabi ki çorbamız mutlaka vardır. Biraz salata yanında yoğurdu da çok severim, yemedim mi duramam, bizim sofranın olmazsa olmazlarındandır, biz Türklerin yegâne icatlarından yoğurt. Bir de kötü huyum var çabuk yiyorum ve de hemen kalkıyorum sofradan, kurumaya da kurusun o huyum. Adım Hıdır elimden gelen budur işte ne yapalım...
170 
 Kararlıyım Yarın Diyete Başlıyorum  (Ahmet Zeytinci)

En kısa zamanda bu diyet olayına kıyısından köşesinden dalmalıyım. En önce şu haftada dört kere yediğim tatlıları, önce ikiye, sonra da bire indirip, daha sonra da tamamen kurtulmam lazım bu tatlı olayından. Her ne kadar baklavacılar derneğinden her sene en iyi baklava tüketicisi ödülü alsam da, zayıflayana kadar, bir kaç sene de almayız o ödülü... Dur hele dur, evvela, şu baklavayı bir götüreyim de kısmetse yarın başlarım diyete, son baklava olsun bu mideme inen... Üzülür ağlar sonra baklava... Sitem eder bana ''Beni de yiyeydin de sonra başlasaydın diyete Ahmet Ağabey.'' diye...
171 
 Çok Kötü Bir İcat  (Ahmet Zeytinci)

Himmeti sevdiği kız terk edince biraz kendini içkiye verdi o zamanlar. Hala da içer para bulunca... Hoş parası olmasa da içer ya içmeye... Ama şimdilerde çok dertli... Biraz deşelim bakalım şunun yaralarını. Eskiden ne hurmalar yemiş de şimdi nerelerini tırmalıyor öğrenelim...
172 
 Zeytin Çekirdekleri  (Ahmet Zeytinci)

O simsiyah zeytinler benim hanımın kömür gözleri gibi, sofrada ''Beni ye beni ye'' diye bas bas bağırırlar hepimize, biz de kayıtsız kalamayız ''Hay hay'' diyerek girişiriz zeytinlere... Bir tabak biter de sonra hanım yine takviye kuvvet getirir buzdolabından. Ben biraz hızlı yerim, çekirdeklerini de rastgele her yere koyarım. Tabi bu seferde hanımda şalterler atar, ne dese haklı kadın. ''A Kocam şu zeytinlerin çekirdeklerini tabağının kenarına koysan da bana eziyet etmesen nasıl olur?'' Olmaya olur da huyum kurusun işte... ''Tamam bir daha ki sefere söz tabağın içine atacağım canımın içi.'' Hanım bu hiç inanası gelmez. ''Hiç zannetmiyorum ama çalışırsan başarırsın gibi Ahmet.'' Tembellik mi, umursamazlık mı yoksa, ne sayarsanız sayın... ''Ya hayatım ben koyuyorum tabağa zibidi çekirdekler oradan firar ediyor, özgürlüğüne düşkün çekirdekler bunlar herhalde. Sıçrayıp dışarıya gidiyorlar.'' Kakara ve kikiri gülüşmeleri sonrasında...
173 
 Ben Namuslu Bir Erkek Değilim!  (Demirhan Ocak)

Sizce ülkemiz sorunlarının temelindeki yatan sorun nedir?” konulu her hangi bir televizyonda bir tartışma programında yada herhangi bir yerde yapılan seminer, konferans vs,vb... gibi ortamlarda futbol fanatiği beyinsizleri ve magazin programlarının
174 
 İmamın Şey Ettiği Gün  (Şevket Başıbüyük)

Anadolu insanı, misafirperverliği ve cana yakınlığı ile tanınır. Anadolu insanının bu güzel hasletini suiistimal eden asalakça biri, bir gün kendini “imam” olarak tanıtıp bir köye gider. Hayatta ilk kez, bir imamın geldiğini haber alan köylüler, imamı ağırlamada adeta birbirleri ile yarışırlar.
175 
 Antibiyotiğin Faydaları  (Ahmet Zeytinci)

Ben yıllardır doğru düzgün ağzıma içki koymam. Geçmişte içmişimdir mutlaka belli ortamlarda. Geçmiş dediğim de on beş yirmi sene öncesi, otuzlu yaşlar diyelim. Bira belki, az miktar rakı, az buçuk şarap, ha bir de likörlü çikolatalar var onları da atlamayalım, darılırlar sonra. Bir ortama girdiğiniz zaman, ortamda içki varsa ve arkadaşlarınız çok ısrar ediyorsa, haliyle çok zor durumda kalıyorsunuz. ''Ben içki içmiyorum uzun zamandır.'' dediğiniz zaman arkadaşlarınız ''Aaaa olur mu bir kadeh hatırım için, hatır için insan çiğ tavuk bile yer.'' cümlesini hemen önünüze salıyorlar. İşte bu durumda hemen o meşhuuuur kurtarıcı antibiyotik kardeş devreye giriyor. Allah ondan razı olsun ki onu, yani antibiyotiği kim icat etti ise. Nasıl bir faydalı buluş ki anlatamam.
176 
 Sosyal Medya Kimlere Faydalı  (Ahmet Zeytinci)

Hanımefendi, çok sosyal, cemiyet hayatında da bir sürü ahbabı ve sevdiği olan cıvıl cıvıl bir kişiliğe sahipti. Birçok yardım derneğinde asil üyeliği, kimisinde yönetim kurulu başkanlığı onun için vazgeçilmez bir durumdu. Çok sıklık ile yazılı görsel basında eşi ile birlikte yer alırlar ve bunun ile de hem kocası hem de kendisi, çevreye pek çaktırmasalar da, gizliden gizliye gurur duyarlardı. Çok önemli bir işti onun için böyle yardım derneklerinde sosyal faaliyetlerde bulunmak.
177 
 Et Suyuna Bulgur Pilavı - II  (Anıl Gökpek)

Bu basit bir Suç ve Ceza öyküsü değil; ne olduğunu tam olarak tarif edemiyorsam da ironinin korkunç izlerini gördüğümü söylemeliyim.
178 
 Anamdan İnciler/ Bilezik  (Necmettin Yalcinkaya)

Sustu. Birden gömleğinin kolunu sıyırarak: "Onun bileğine taktığım bilezik, şimdi benim koluma takılı olacaktı."
179 
 Yaşlı Amcalara Metroda Kıyak  (Ahmet Zeytinci)

Üç dört durak sonra oturacak yer kalmadı, açık artırma bile yapsalar, kimsenin, gençlerde dahil yerinden kalkası yok. Duraklardan binen bir iki yaşlı bey ile bir yaşlı teyzemizde gençlerin gözünün içine bakıyor ki yer versinler, hiç tınmıyor gençler. Şimdi kalkıp bir şey söylesen zibidilere, bu sefer hır çıkacak. Ama bir şeylerde yapmak lazım. O an da şimşekler çakmasın mı kafamda... Yaşlı amcalardan birine, bir de Hidayet beye göz kırptım, anladılar hemen...
180 
 Malofisspor'un Umut Vadeden Yeteneği  (Murat Çağlar Kavaklı)

O günde erken çıkıp, karanlık mal deposunun arasından geçerken, iki gün sonra oynayacağımız maçı düşündüm. "Mental ve kondisyon açısından maça hazır hissediyorum, hocamız görev verirse elimden geleni sahaya koyacağımından kimsenin şüphesi olmasın" diyordum basına verdiğim hayali demeçte. Karanlık mal deposunu geride bırakıp, Seka Camii'nin uzakta yanan ışıklarına doğru yürürken, yakınlardan havaya sıkılan iki el "hav sesi" duydum. Ananı avradını iki köpek bana doğru geliyordu, önce hızlı adımlarla yürüdüm, köpekler koşmaya başlayınca deparı basıtım.

Önceki Sayfa  1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 
31 32 33 34 35  Sonraki Sayfa




son eklenenler
Sonra Bir Gün
Ahmet Zeytinci
Öykü > Gülmece (Mizah)
Görmek ve Bakmak
Aysel AKSÜMER
Öykü > Gülmece (Mizah)
Buradan Sesleniyorum
Ahmet Zeytinci
Öykü > Gülmece (Mizah)
Muz Kabuğu ve Merdiven
Ahmet Zeytinci
Öykü > Gülmece (Mizah)
Kitaplarımı Ararken
Ahmet Zeytinci
Öykü > Gülmece (Mizah)
Böyle İdam Görülmedi
Ahmet Zeytinci
Öykü > Gülmece (Mizah)
Gece Kuşu
Ahmet Zeytinci
Öykü > Gülmece (Mizah)
Geel Geel Geel
Ahmet Zeytinci
Öykü > Gülmece (Mizah)
Kadrolu Ev Erkeği
Ahmet Zeytinci
Öykü > Gülmece (Mizah)
Patlıcan Oturtma
Ahmet Zeytinci
Öykü > Gülmece (Mizah)
Tavla Tavla Beni Tavla
Ahmet Zeytinci
Öykü > Gülmece (Mizah)
Çisil Hanım ve Topçular
Ahmet Zeytinci
Öykü > Gülmece (Mizah)

 


 


Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.