|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
Sevdalanalım
Orhan Bani
Şiir > Garip
Hadi, yine öyle bak seviyor gibi, yeniden yak yüreğimi
Kızarsın yüzüm, tutulsun dilim, bir garip olalım, sevdalanalım
Vakit çok mu geç, sevemezmiyiz, ağarmış saçlarımın suçu benimmi?
Varsın geçsin yıllar, ağarsın saçlarım, yine öyle bak, beraber yanalım
Pek bir şey söyleme, seviyorum deme, yıllar çok şey aldı, sözüm yok kendime
Ben yine suskunum, ben yine sensiz, bir nedeni yok, seviyorum nedensiz
Gönül had bilmiyor, yak ki yanalım, dö
[DEVAMI]
|
|
|
• İzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) |
481
|
|
|
|
Tam rahatsızlığımı anlatmaya başlayacağım, doktor varlığımı hissetti. Benden önce o başladı yakınmaya:
- Ben hastayım ! |
|
482
|
|
|
|
O gün de eve irice bir karpuz alıp gelmiştim. Sevmeye severim de karpuzu, sadece yemesini, kesmesine karışmam, elimi bile sürmem, böyle olunca da hanım beni tembellikle suçlarken lafını da yapıştırır ''Armut piş ağzıma düş, biz keselim sen ye.'' der. |
|
483
|
|
484
|
|
|
|
Tekrar gelelim Çitak denen örgüte. Kısaca Çitak denen bu adın uzunca açılımı da şöyle, Çikolata Takip ve Arama Kurtarma, Örgütü de denilebilir... Kurucularının kim olduğu bilinmiyor. Arefe gününden başlayıp, bayramın son gününe kadar operasyon, eylem yapıyorlar bilumum tatlılara, başta çikolata ve şekerler olmak üzere... Çikolataları arıyorlar, buluyorlar ve özgürlüklerine kavuşturuyorlar. |
|
485
|
|
|
|
Herşey anneannemin ani ölümüyle başladı. Sapasağlam kadındı, laf aramızda dedeme rağmen, sonra bir gün aniden, ölüverdi. Hep dedem önce gider derken, gidiverdi anneannem. Bu olay yaklaşık sekiz sene öncesine denk düşer, yani dedemin hastalığının başlangıcına. |
|
486
|
|
|
|
Anneannem beni tartaklayarak "İstanbul'a git" diye haykırıyordu ve o sırada ben bir "Garfield" kostümü giymiştim ve Bursa'da Uludağ yolundaki "Ulu Çınar"a çişimi yapıyordum. |
|
487
|
|
|
|
İşte düdüklü tenceremde kaynayan satırlarım ...
Simdi ve Yarın ' ın kulakları çınlasın . |
|
488
|
|
|
|
Anlaşıldı ki bu çocuk, beyin küçültülerek tasarlanmış bir varlık. Genetiğiyle oynanmış bir tür gibi. Özellikle, ellerin bilekten aşağısı, hanımlara karşı denetim dışı tutulmuş. |
|
489
|
|
|
|
Babam yine geç vakit geldi pazardan; ertesi gün bayram. Yeni giysileri, ayakkabıları görmek için sabırsızlanıyoruz.
Özellikle ben, artık ayakkabısız bir bayram geçirmek istemediğimden bir an önce görüp rahatlamak istiyorum.
|
|
490
|
|
|
|
Yahu anlamıyorum ki, kel, göbekli ve kıllı bi herifin şuh pozları mı devlet borçlarını azaltacak, olur mu böyle şey be? |
|
491
|
|
|
|
Üff, ne kadar da geciktik. Bu yol , bu hızla anca bu kadar saat çekilirdi zaten. Bu bilmemnehanımın oğlu da az uyuz çıkmadı. Anasına şikayet edeceğimi falan mı düşünüyor nedir, bassana oğlum şu gaza...Yok, oğlanın uyuzluğunu bilmeselerdi zaten beni Ankaraya onunla göndermezlerdi. Ne cindir benim annem. Adamın gözünden anlar en zararsızını, sonra da bana o manalı bakışını atıp, peki kızım, gidebilirsin akşam adıherkimseyle der. Bilir ki, adıherkimse, dünyada dışarı çıkalacak son adamdır benim için ve onunla sıkıntıdan ölmek yerine odamda yalnız sabahlamayı tercih edeceğim aşikardır. |
|
492
|
|
|
|
Diğer bir adı da fast food olan bu hazır gıda lokantaları zaman zaman ev yemeklerinin pabucunu dama atar gibi olsa da, ev yemekleri yine de az da olsa rağbet görüyordu... Kongre ev yemeklerine azalan rağbeti eski seviyesine getirmek, ilgiyi arttırmak için düzenlenmiş olup, hazır gıdadan insanları tekrar ev yemeklerine çekmek ve onlara cazip hale getirmek için bir araya gelinen bir kongre olacaktır... |
|
493
|
|
|
|
Başbakan kimleri arıyor telefonla? |
|
494
|
|
|
|
“zır, zır, zır”
-Patlama geldim.
-Uyandırma servisi, saat 6:30
-Yok. Bu dünyada bize uyumak yok. Ancak mezarda…
|
|
495
|
|
|
|
- Apandisit ameliyatı olduğumu söylemiş miydim? Bir sarışın hemşire vardı. Yaşı, boyu, güler yüzlülüğü |
|
496
|
|
|
|
Bu pazar sabahı da saat on sularında hep beraber kalktık ev arkadaşları ile. Bir güzel kahvaltı yaptık az buçuk kalan nevalelerimiz ile. Öğleden sonrada dersimiz yoksa çalışacak, çıkar gezeriz büyük marketleri ve alışveriş merkezlerini. Sokaklarda aylak aylak sürtmekten bin kat iyidir hemde. Güzel kızları, kelli felli adamları görür insan hem de bu soğuklarda üşümez, zaten içeri girdin mi kovanda yok, güzel vakit geçer sizin anlayacağınız... |
|
497
|
|
|
|
Bu, onu son görüşümdü. Ya da en azından, ben öyle olmasını umuyordum. Aynı gece, apar-topar evi terk etmiş; birkaç gün otellerde idare ettikten sonra, küçük bir daire kiralamıştım. Sessiz, sakin, olaysız ve en önemlisi Ege’siz, yirmi iki mutlu yıl geçirdim. Bir sabah kapı zilinin çalmasıyla, her güzel şey gibi, dingin ve mutlu yaşantım da bitti. O, gelmişti!
|
|
498
|
|
|
|
Restoranın giriş kapısında bir kıpırdanma başlayıp alkış tufanı da koptuğunda, soğuk mezelerin eser halindeki görüntüleri hiç de estetik durmuyordu. Ancak, açlıktan "Ulan" lı, "Herif"li sözcükler barındıran tümceler, yerlerini "Sayın"lı, "Kendileri"li olanlara bırakmıştı. |
|
499
|
|
|
|
Bu açık açık “Bedava aşı var ama, kudurursan karışmam!” demek oluyor. |
|
500
|
|
|
|
Hiç kuşkum yok, daha bakan belediyeden dışarı adımını atmadan bizim sokak kaymak gibi olur.
|
|
|
|