• İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm |
301
|
|
|
|
Görünürde vicdanımızla ilgili olmayan birçok neden yüzünden kendimizi endişeli hatta hasta hissedebiliriz. Vicdanımızın onu ihmal etmiş olmamıza karşı gösterdiği tepkisi beklide nereden çıktığı, ne olduğu belli olmayan bir suçluluk ve tedirginlik duygusudur. |
|
302
|
|
|
|
Camlardan yağmur damlaları süzülüyordu, O’ysa ağır ağır süzülen damlaların gel-gitinde uyuşmuş beyninin eşlik etmediği ve uzun süredir kırpmadığı için acıdığını fark etmediği gözleriyle sadece uzaklara bakıyordu. Gözleri uzaklara öyle saplanmış, düşüncesi öyle uzaklara saklanmıştı ki... |
|
303
|
|
|
|
İnsan küpesiyle ortak kader paylaşır mı?İster batıl inanç değin ister rastlandı, paylaşılyor bazen işte size hikayesi. |
|
304
|
|
|
|
Ayrık Otu sevdiğini düşünmüş. Bu soğuk havada yalnız bıraktığı sevdiğini… Sevgisi ile ısıtamadığı sevgilisini… Yersiz kıskançlıklarla üzdüğü sevgilisini… Şimdi ne çok istermiş sevdiğinin yanında olmayı, bedeninin sıcaklığı ile ısıtabilme |
|
305
|
|
|
|
Öyle büyük bir sevda da değil aslında. Cahilliğimdi seni sevişim, emanet kelimelerdi sevdamı anlatan. Uyduruk bir romanın ucuz bir repliğinden oluşuyordu her şey... |
|
306
|
|
|
|
Aşka ulaşırsın bazen ama karşındakine söyliyemezsin çünkü o aşk hep imkansız olmuştur... Ve olmaya devam edicektir... |
|
307
|
|
|
|
Ankara’daki ilk akşamım… Ü. karşımda. Güneşin nadir olarak rengârenk battığı, buz gibi bir havada, kahverengi paltosuna sarılmış, gülümsüyor..
Kızıl saçları alnına düşmüş, elleri paltosunun cebinde. Bir şeyler anlatmak istiyor gözleri. Ben varamıyorum farkına, güzelliği aklımı almış durumda..
|
|
308
|
|
|
|
Reşit YAMAN'ın bir öyküsü |
|
309
|
|
|
|
Beklemek çaresiz bir duruşu resmetmiyor, gözyaşı tadında bir yutkunuşu konuşmuyor düğüm düğüm boğazda. //Beklemeye devam ediyorum sanki senin çatının altındaymış gibi, beklemeye devam ediyorum sanki senin adını taşıyormuş gibi ve beklemeye devam ediyorum sanki beklediğimi unutmuş gibi… |
|
310
|
|
|
|
Ne düşündüm biliyor musunuz? Kendimiz için ‘’doğru olduğuna inandığınız’’ şeyi yaparken bir başkasının yaşamını alt üst ediyorduk… Benim yapmaya çalıştığım şey gibi. Biliyorum o da günün birinde bir başkasını terk ettiğinde anlayacak bunu. Biliyorum.
|
|
311
|
|
|
|
M.Ö. 250 yıllarında eski Çin'de Thing-Zda bölgesinin prensi imparator olarak tahta çıkmak üzereydi. Ama yasalara göre tahta çıkmadan önce evlenmesi gerekiyordu.
|
|
312
|
|
|
|
seni seviyorum...hani umudum tükendiğinde çıkagelmiştin ya.
elimi tutmuştun en umulmadık anda... |
|
313
|
|
|
|
Gücüm azalıyordu. Daha fazla kafa tutamıyordum ölüme. Öyle güçlüydü ki karşısında savaşamıyordum artık. Yavaş yavaş yürüyordum bilinmezliğe. Beni neyin beklediğini bilmiyordum. Ve işte o an. Kalbimin durduğu, nefesimi tamamen kaybettiğim o an... |
|
314
|
|
|
|
ben mi… adım ismail…( beni bugün vurdu, kimliği belirsiz faşist bir kurşun… )
dün ilk kez bir kızı öptüm… dudaklarım hâlâ yanıyor… dudaklarımdan kuşlar uçtu… dudaklardan kuşların uçacağını siz bilmezsiniz, görmediniz ki… ben gördüm… sokakların hepsi yeni dökülmüş asfalt gibi dümdüz oldu… ayaklarım yere değmedi dünden beri… insan da uçabilirmiş, bunu öğrendim… siz görmediniz… mavinin içinde esmer bir kartaldım… ben yaşadım bunu… bütün dağları, ovaları, denizleri gördüm… dün ilk kez bir kızı öptüm… |
|
315
|
|
|
|
Nedense artık konuşamıyor, anlatamıyor, yazamıyor, paylaşamıyordu. Belki de artık hayal kuramıyordu... |
|
316
|
|
|
|
Gerçek aşk kolay kolay bulunmuyor ve Mevlana'nın dediği gibi "Aşk bir davaya benzer, cefa çekmek de şahide; Eğer şahidin yoksa davayı kazanamazsın." O yüzden gerçek aşkın değerini bilmek gerekir... |
|
317
|
|
|
|
Bir yaz aşkı yası yazısı... |
|
318
|
|
|
|
gökkuşağının yitik rengi gözlerindeydi... |
|
319
|
|
|
|
Bir yarım hep sendin.Mutluydum seninle...
Hayallerimiz vardı, hiç el değmemiş umutlarımız.Saf ve temizdik...Ta ki sen benim bir yarımı şüphenle öldürene dek... |
|
320
|
|
|
|
Canımin içi yazamıyorum işte bak yine kilitlendim kaldım.Gel ki ilham denen o peri seni kollarında bana getirsin. |
|