• İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm |
621
|
|
|
|
Kişinin şehre katkısı diye bir şey var, yaşayınca anlıyor insan. |
|
622
|
|
|
|
Sıradan bir gündü, hani yazmaya böyle başlanmaz biliyorum lakin hakikaten sıradan, hiç bir özelliği olmayan bir gündü. Hani ne kuşların cıvıldaştığı bir İlkbahar günü, ne ağustos böceklerinin karınca ile didiştiği, güneşin tam tepede olduğu sıcak yaz günü, ne de soğuğun iliklere kadar işlediği bir kış günü idi. |
|
623
|
|
|
|
ölümü beklemek yanınızda az bir erzakla |
|
624
|
|
|
|
Haftanın sekizinci gününe sığar ayrılıklar,şubatın otuzuna ve hislerim ücyüz altmış beş gün altı saatin o altı saatinde can verir senden uzak geçen her senede...
|
|
625
|
|
|
|
Gece dalları kırık gönlümün içinden süzülerek akıyordu yaşantıma ...
tanıma gelmez bir ruh halindeydi bedenim ,
zamanın küs anlarıydı ...
küskünlüğün içindeki zamanda ben susmuştum,
|
|
626
|
|
|
|
Ne zaman göç etsem
Önce içim boşaldı .
Bindiğim her otobüste
Yanım dolarken
|
|
627
|
|
|
|
Aşkın tarifi herkes için farklı olabilir. Acaba doğru olan hangisi? |
|
628
|
|
|
|
Beni şiirlerimle sevmiştin.
En güzel şiirin sen olduğunu bilmeden.
Kalın bir defter verdin bana. Sana yazdığım şiirleri o deftere geçmemi istedin. Sonrada sımsıkı tembihledin.
|
|
629
|
|
|
|
Bir müddet yalnız kalmak istiyordu belki; bunun için açmamıştı telefonunu, internete de girememiştir ve attığı maili görmemiştir, haliyle cevap veremedi tabi. Mutlaka ortaya çıkacak ve açıklamasını yapacaktı. Sebepsiz yere nereye gidebilirdi ki... Hem de Burak’a hiçbir şey söylemeden...
|
|
630
|
|
|
|
Fakülte çıkış saatleri,ders bitimleri, birikmiş yorgunluğumun ulaştığı son dayanılmazlık ve güçsüzlük safhası olur hep.Bitkin ve kendinden geçmiş bir halde beklerim otobüsleri durakta.Çoğu zaman ayakta duracak kadar bile mecalim olmadığından ,banklara çuvallanarak bekler,sayarım otobüsleri...
|
|
631
|
|
|
|
Bir külhanbeyi ile aşık bir beyefendinin öyküsü. Aşka farklı bakış, diğerini dönüştürürken kendini değiştirmenin şaşkınlığının kelimelere dökülme hikayesi. |
|
632
|
|
|
|
Siyah kadife kumaşın üzerinde irili ufaklı pırlantalar.Işığında yansımasıyla nasılda göz alıyorlar. |
|
633
|
|
|
|
Yüreklerimizin gerçek fatihlerine, şairlere, bir küçük saygı duruşu bu öykü. Yalnızca onlar, renklerle oynamayı ressamlardan daha iyi becerirler. |
|
634
|
|
|
|
Karanlık bir şehirde eski bir ağacın altında can çekişen umutları ölüyordu kucağında. Menzili yoktu sevdalı gözlerin, bir damla yaş olur akardı mevsimlerin sonbaharı. Saatler hüznü vururken sevdaya hazırlanan bir kadındı hazan. |
|
635
|
|
|
|
Afet Fatma cumbalı hole açılan odalardan ikisinin kapısını tıklattı ve Osman’ın karşısındaki divanın üzerine kuruldu. Birkaç dakika sonra ellerinde çalgılarıyla 4 kız çıktı odadan. Konuklarını başları ile selamlayıp yerlerine oturdular. ‘Zannetme ki terk eyledi bu gönül seni’ isimli şarkıya başladılar hep bir ağızdan.
Selim’in en sevdiği makamlardan biriydi bu. Acıyla kıvranan gönlün kendini ifşa etme çabaları tıpkı kendinin düştüğü durumu anlatıyordu... |
|
636
|
|
|
|
tarihten yaprak................. |
|
637
|
|
|
|
Her gün, her saat, her dakika, her saniye onu yaşıyorum bütün bedenimde. |
|
638
|
|
|
|
Eserken Gönlümde Sessizliğin |
|
639
|
|
|
|
Neden böyle ayrı duruyorsun? Biz bir çift değil miyiz? |
|
640
|
|
|
|
“Kırk altı yıl, ” diyor arkasından uzatılan mikrofona, biraz utanarak, "Kırk altı yıl dile kolay bir zaman…" |
|