• İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm |
241
|
|
|
|
Sıcak bir Eylül akarken gözlerinden, gün sevdadır, gün vedadır... Tek suçludur Eylül, o çağırmıştır sevda sancılarını ve bitmeyecektir. Aralık kapıları kapanırken günlerin yüzüne, yeni merhabalar kucaklanır acımadan... Bunu sezer yürek ve kırılır aynalardaki gülümseyişe. Yalnız dillerde kraliçedir ceylan bakışlı sultan... Bir kez daha anlar ki aşk yoktur. Bir suret asılıdır yürekte, acıtan. Her nefeste yaşananın aslı yoktur. |
|
242
|
|
|
|
Adam yemeğini bitiren biri gibi geçmişini dudağına götürüp son kez sildi. Ve masanın üzerine bırakıp yeni bir ilke doğru ilerledi. Kadın, geleceğini serdi önüne. Hayatının en güzel yemeğini tatmak üzere önündeki ordövrü kenara itti. Adam, bir insanın kaderine yaklaşması gibi yaklaştı. |
|
243
|
|
|
|
Parçalanmış Hayaller Toplamı 1 " Mektuplar"
|
|
244
|
|
|
|
Durma sefer et diyar-ı kalbe,
Can baş ko rehgüzar-ı kalbe.... |
|
245
|
|
|
|
Bu sabah gitmeliydin yüreğimden,bu sabah yanaşmalıydı kamyonlar yüreğimin önüne ve hatıralarla dolu eşyalar araçlara yüklendiğinde son kez sarılmalıydım boynuna elveda demeden.Başka yüreklere taşırken seni,baharlar anlamını yitirmeden,başka yürekler adın dilimden firar ettiğinde tir tir titremeden.O beyaz önlüklü doktor bu sabah ne kadar ömrüm kaldığını söylemeden gittin.Ben senden önce kendimi terk ederken gitmeliydin ama dedim ya çok erken gittin yüreğimden... |
|
246
|
|
247
|
|
|
|
…Bu dansı bana lütfeder misiniz sesiyle irkildi kız. Şaşırmıştı, bunu beklemiyordu. Gözlerini oğlanın göz bebeklerinde görüyordu. Heyecanlı bakışlardı bunlar, titrek dokunuşlardı. Elbette dedi kız tereddüt etmenden. Orkestra çalmaya başladı Notre Dame de Paris’in büyülü şarkısı “Belle” kulaklarda çınlıyordu. |
|
248
|
|
|
|
İlk aşklar küllenir, sonra alevlenir mi? Yıllara meydan okur mu? Aşkınızın üzerine örttüğünüz kar hep orada kalacak sanırken bahar aniden gelip karları eritir mi? |
|
249
|
|
|
|
Gelecek Olan ''AŞKA'' Dair.. |
|
250
|
|
|
|
O ana-baba günü kumsaldaki utangaç, sıkılgan ve beyaz tenli genç kız içeriki odada uyuyan kadın şimdi. |
|
251
|
|
|
|
ölümün yüzü soğuk derler ayrılığımızın yüzü de aynı ölüm gibi artık… |
|
252
|
|
|
|
Seri inat ve ısrarla devam ediyor. |
|
253
|
|
|
|
Hava kararıyor. Işıklar daha yanmadı...Yandaki yazlık konağın pencereleri bomboş, perdesiz, çiçeksiz...... Su sesleri kesilir gibi oluyor. Yakacık tepelerinde gecikmiş yolcular iç geçiriyorlar. Umutla bekliyorlar. Kuşlar yorgun argın yuvalarına dönüyor. Sayfalar çevriliyor. Manastırın ürperti veren hazin çan sesleri, belli belirsiz, Süreyya Plajının yalı kalıntılarına doğru yankılanıyor... Su kulesi öylecene duruyor. Yeryüzü sanki su kulesinin ayakları dibinde bitiyor... Daha ötesi, sonrasız ve saydam bir boşluk... |
|
254
|
|
|
|
cinsellik sonrası evlilik nasıldır. işte bunu anlatan bir öykü. bu konuyu hiç düşünmüşmüydünüz? |
|
255
|
|
|
|
- Ne tür kadınlardan hoşlanırsın?
- Benden hoşlanan kadınlardan...
|
|
256
|
|
|
|
Büyük serinin III bölümü, heyecanla sürüyor... |
|
257
|
|
|
|
...
...
Trenin hareket etmekte olduğunu işte o zaman gördü adam. Nasıl da duymamıştı lokomotifin havayı yırtan düdük sesini!
“Bu trenin bir dönüşü olmalı, mutlak olmalı!” diye haykırdı. Artık koşuyordu da.
“Nerede? Ne zaman?”
Kız bir şey söyledi.
Tren hızlandı.
Kız duyuramadı sesini.
Tren uzaklaştı.
...
... |
|
258
|
|
|
|
/Çayımın buğusu nefesine karışırken/
|
|
259
|
|
|
|
'' bulutsuz bir dipte susuyorum denizin köşe başlarını'' |
|
260
|
|
|
|
Birlikte mutlu geçirebilecekleri sayılı durakları sessiz bekleyişle tüketmek ne acı. Kaç durak birlikte gidebilirlerdi ki bir arada. Elbet biri inecekti birazdan. Ve devam eden yeni birisini bulacaktı. Eskisini hemen unutarak. Sessiz, uzun bekleyiş. |
|