• İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm |
281
|
|
282
|
|
|
|
Elmalı; kırk beş kilometre… Çok uzun ve yorucu geliyor şimdi, bu yol. Yabancı ve meraklı bir konuk gibi burnunu sağa sola sokarak tırmanan minibüs ürkek ürkek hırıldıyor. Ya da ben, üzerime geçirdiğim ruh elbisemi, ona da örtüyorum. Ortak bir yanımız olmalı; yoksa taşıyamayız birbirimizi |
|
283
|
|
|
|
Ne zaman canı sıkkın olsa rıhtımdaki koca çınarın altına giderdi. Sonbahar gelmişti. Dalgın dalgın otururken, esen rüzgârla savrulan bir yaprak ayağının dibine düştü. Sararmıştı. Hiçbir varlık, zamana karşı koyamıyordu. Aşklar bile… |
|
284
|
|
|
|
Bir babayiğit ki, ama ne babayiğit: Bir sekseni geçen boyu, oldukça kaslı vücudu, güçlü kolları, anadan sürmeli gözleri.. tam bir Anadolu delikanlısı.
Köylü çocuğuydu ama kendi köyünde pek eğlenmez, gezerdi. Bazen yürüyerek giderdi, bazen atla giderdi. Başka köylere giderdi, kasabalara giderdi, şehirlere giderdi. Gittiği yerlerde, yolun orta yerinden, sol eli cebinde, biçimlice yürürdü: Başı dik, alnı açık, göğüs ilerde. |
|
285
|
|
|
|
"Seni seviyorum." dedi sultan.
"Ben seni öyle çok seviyorum ki.." dedi fakir genç.
"Biliyorum." dedi sultan. "Zaten bunca zaman bilmek için, senin beni gerçekten sevip sevmediğini bilmek için bekledim, öyle zordu ki seni beklemek, ama senin beni sevdiğinden emin olmalıydım."
|
|
286
|
|
|
|
Sonrası yok.Sen bekle.Ama burda bekleme bu sahne kapandı.Çık dışarı.Hayatını yaşa.Gelince okursun ilan ilan mesajlarda |
|
287
|
|
|
|
Yüksel Caddesi,bu gece de her zamanki gibi…
Bugün de tanıdık misafirlerinden başka kimseler yok etrafta:Okulun bahçe duvarını kendilerine mesken tutmuş birkaç okul kıyafetli kalabalık,gitardan çıkan melodilere eşlik etmekte…Bayındır Sokak’ın köşesindeki bankı içki masasına çevirmiş ,önlerine doğradıkları birkaç meyveyle üçüncü sınıf şaraplarını yudumlayan ayyaşlar ve onlara eşlik eden kızlı erkekli üniversite öğrencileri. Geceyle birlikte biten şaraplarını yenilemek için kaldırımdan gelip geçenden para isteyen kızlar..
|
|
288
|
|
|
|
Kam'ın Yaşamı İle İçiçe Geçmiş Bir Sevda Öyküsü |
|
289
|
|
|
|
Hani bazen anlatırdınya içinden geçen duyguların sen anlatmaya başladığında nasıl arka kapıdan çıkıp, kaçıp, kaybolup gittiklerini. Arkalarında ne bir iz nede bir işaret bırakmadan yok olduklarını |
|
290
|
|
|
|
Bazen diyorum ki;bir gün çıkıp gelsen bütün gemilerinle kuşatsan denizlerimi,işgal etsen her yanımı,savunmaya geçmeden sallasam beyaz bayrağı,görsen nasıl esir düştüğümü gözlerine,bir daha bakmasan yüzüme öylece sussan.Bense kimseye hissettirmeden verdiğin nefesi çeksem ciğerlerime.Beynimin en ücra köşelerindeki şarteller atsa kararsa gözlerim ve çıkıp gelsem kapına |
|
291
|
|
|
|
Hasretinle, yandı tükendi gönlüm. Bir gün geleceksin umuduyla geçti her günüm. |
|
292
|
|
|
|
Karar verirken ne kadar özgürüz? Ya sonrası? Peki ya sonrasının sonrası? Kaçmak, yakalanmak, kargaşa... Ah Üstad! Her şey unutuldu, oralarla bağım bir sen kaldın. Yanında olmak orada senle beraber ağaca durmak isterdim köküm sen olan meyvelerimse ben. Yani bir yanım hep sen... |
|
293
|
|
|
|
Ali içerideki kanepeye uzanmıştı... Kalbinde değişik bir sızı vardı. İçin için yanıyordu. Kim bilir, Elif şimdi nasıldır ve ne yapıyordur? Tam o sırada kapı yavaşça açıldı. İçeriye usulca birisi girdi. Bu Elif’ten başkası değildi… Ali'nin kalbi hızla çarpmaya başladı. “Nasıl oldu da geldin Elif?” diyecek oldu, soramadı. Kelimeler boğazına düğümleniyor, konuşmak istiyor ama konuşamıyordu.
Elif ile gönülden gönle akarcasına konuşmaya başladılar.
—Elif sen... Buradasın, gelmişsin...
— Geldim evet.
— Aslında biliyordum geleceğini. İçime doğmuş gibiydi...
— Sen çağırmadın mı beni?
— Evet, gelmeni çok istedim.
Bu sırada Ali uzandığı yerden doğrulmuştu... Genç kıza doğru adım atmak istiyor ama bir türlü ayakları olduğu yerden kımıldamıyordu. Elif bir iki adım yaklaştı ve Ali’nin gözlerinin içine bakarak, kalpten kalbe akan kelimelerle dudakları kıpırtısız vaziyette,
— Geldim işte, buradayım… Yanındayım, dedi.
O sırada genç kız, elini Ali'nin kalbinin üzerine koydu. Ali bir an, sinesinden hızlı bir tren geçtiğini hissetti. Tüm ılıklığıyla Elif'in eli tam kalbinin üzerindeydi. Elif, "Biliyor musun insanın yaratılış sebebi aşk olmalı" dedi ve gülümsedi. Ali kalbine söz geçiremiyordu. "Elif..." diyebildi sadece. Ne bir adım ileri, ne de geri atabiliyordu adımlarını. Kalbinde gezinen duygu şerbeti öyle bir aromaya dönüşmüştü ki, sanki tek bir kelime bu büyülü atmosferi bozacak gibi hissediyordu. Sustu Ali... Elif ile kalpten kalbe konuşmaya devam edeceği sırada bir sesle irkildi. |
|
294
|
|
|
|
Pişmansın, beni kabullenemeyişin başka bir izahı yok. Seviyordum, yaptığım en iyi şeyde buydu sanırım. Oysa sen sevilmekten dahi korup, sana karşı beslediğim duyguları piç gibi ortada bırakıp ilk fırsatta kaçmayı yeğledin |
|
295
|
|
|
|
yakın dostum Naz ailesi bunlara bir örnekti. Kadın, kocası ve kızları estetik harikası, çok güzel üç kişiydiler. Naz’da konakta büyümüştü. Bu konakları anlatmazsam hikayem anlaşılmazdı. Şaşalı görünen ama içlerinde ruhları çöküntülere uğramış insanlar barındıran mekanlar olarak görüyorum onları. Zaten başlangıçta olan taş temelleri kimse yıkamazdı ama binalar hep ahşap olan üst bölümlerinden yıkılır veya yanardı. Taş temellerden sonra tamamen kesme taştan olan birinci kat üzerine ahşap çatkılarla kurularak, çatkı aralarının ise moloz taşlarla veya kerpiç doldurulduktan sonra, duvar yüzeylerinin tatlı ve acı kireçle sıvanmış olmasıdır. |
|
296
|
|
|
|
Uzat dudaklarını dedi gökyüzünü
Uzat ki sana sivastan öpücükler gelsin
Damla damla |
|
297
|
|
|
|
Mühür gözlerimi açtım senin renginle. Ellerin yüreğim kadar sıcaktı ilk ellerimdeyken. Ben o zamanın sularında kaynayıp dökülen bir ırmak kadar masumdum. Adı AŞK oldu, Sevgimi korkusuzca yüreğine saldığımda… Ve deli bir tay gibi sana koştuğumda… |
|
298
|
|
|
|
'Veda edilmeden Gitmek' yaşanılanları siler mi yüreklerden? |
|
299
|
|
|
|
duygularımı rafa kaldırdım. ölmek için çok nedenim var ama hiçbiri mantıklı değil. yaşamak için çok nedenim var hiçbiri mantıklı değil. mütemadiyen araftayım. |
|
300
|
|
|
|
Aşk, nesnesi olmadan doğmaz hiçbir zaman, ama bir kez doğduktan sonra nesnesi kayıplara karışsa da var olmaya devam eder çoğu zaman... |
|