• İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm |
61
|
|
|
|
Bir keresinde annem, ''bazen, insanlar birbirlerini o kadar çok sever ki, sorun onlarda olmaz. Sorun sevgilerini taşıyamamakta olur güzel kızım.'' dediğinde... Allah'ın bana benim taşıyamayacağımdan fazla aşk verdiğini düşünür, O'na da kızardım.
|
|
62
|
|
|
|
Sevgin yanan gönlüme su, gözlerin talihime pusu, özlemin severek yattığım ölüm uykusu oldu.
Şarkılar yemeğim, şiirler ekmeğim artık.
İçtim sabahlara kadar. Meyhane köşelerinde seni........ |
|
63
|
|
|
|
Kız gözlerini kapattı ve "Sense şu ana kadar gördüğüm her şeyden daha güzelsin." dedi. |
|
64
|
|
|
|
Bavullarımızı bagaja yerleştirip taksiye bindiğimizde içim içime sığmıyordu. Tarık’ın yanağına kocaman bir öpücük kondururken “öyle sevinçliyim ki!” diye kıkırdadım. “Biraz sonra evimizde olacağız.”
“Allah Allah! Hepi topu bir haftacık yoktuk.” dedi yarı şaşkın, yarı kırgın gülümseyerek. “Yoksa balayımızın bittiğine seviniyor musun? Ne de çabuk bıktın benden!”
“Ay, saçmalama!” diyerek kaykıldım üstüne. “Hem daha ay bitmedi ki! Süzme bal damlayan üç haftamız var daha yaşanacak. Mmmm! Yeme de yanında yat!”
|
|
65
|
|
|
|
Ben hayatta en çok beni seveni seveceğim...
İlk kim aşık olursa, en çok acıyı o çeker...
Aşk doğası gereği karşılık bulamaz...
|
|
66
|
|
|
|
Güldüğünde kenarlarında çizgiler oluşan ela gözlerini, hayatı basite indirgediğini gösteren yürüyüşü... Asla gözümün önünden gitmeyecek. |
|
67
|
|
|
|
Psikiyatristimin verdiği ödev
üzerine yazılmış olan kısa bir "aşk" öyküsü.. |
|
68
|
|
|
|
Yatağına yattı yatmasına da, uyumak ne mümkün! Sağa döndü olmadı, sola döndü olmadı, yüzükoyun ve sırtüstü uyumayı denedi gene olmadı. İki saat sonra kendinden geçti, uyumuştu. Ancak bu uyuma uzun sürmedi. Rahatsızlık veren, kâbus dolu bir uykudan sonra gözlerini açtığında ortalığın zifiri karanlık olduğunu anladı. Gözleri uykusuzluktan nerdeyse kapanacak gibiydi, ama Hayrettin uyumak istemiyordu, direniyordu. Gözlerini açık tutmak için dakikalarca uğraşınca, karanlığa uyum sağladığını hayal meyal de olsa odadaki eşyaları seçebildiğini fark etti. |
|
69
|
|
|
|
Yaşanan ama anlatılamayan, anlatmaya değer insan bulunamayan ve en sonunda dünyaya haykırılan sevdalar... Küçük ve yalan gibidirler, tanımayanlara sevdayı, özlemi, vazgeçilemeyeni.
Sen tanır mısın ki vaz |
|
70
|
|
|
|
Feleğe kahredip gurbete göçen,
Yurdunu sıladan saymaz güzelim.
Hasretin tasından hüzünler içen,
Mermerden mezarda aymaz güzelim.
|
|
71
|
|
|
|
Bak Aşk bir duygu yoğunluğudur, mutluluğu, huzuru arayan insan farkında olmadan yüreğinde farklı şeyler hisseder, karşı tarafta bunu hissettiğinde her iki tarafta mutlu olurlar, bunun adı aşktır. Ama bu insanlar birbirlerinden bir şeyler beklerlerse, bu g |
|
72
|
|
|
|
Unutulmuş şarkılarımın bestekarı
Okunmayan romanlarımın baş kahramanı
İzlenmeyen filmlerimin başrol oyuncusu
Sevilmeyen şiirlerimin şairi
Verilip de tutulmayan sözlerimin şahidi
Kalbimin tek sahibi olur musun?
Benimle / Benim olur musun? |
|
73
|
|
|
|
Sen iki adım önden yürürken fay hattımdan geçiyor, artçı sarsıntılar başlatıyordun kalbimde. |
|
74
|
|
|
|
http://gundem.milliyet.com.tr/ayni-kiza-asik-olan-iki-genc-birlikte-intihar-etti/gundem/gundemdetay/26.11.2011/1467811/default.htm
Evet, gazetelerde çıkan haberin daha doğrusu aşkın linki bu... Bundan daha iyi aşk öyküsü olmaz...
|
|
75
|
|
|
|
Ona verebileceğim tek şey sevgimdi. Maddi bir şeyler de vermek isterdim, ama olmadı. Birlikte bir tatile bile gidememiştik. Onu kaybettiğim sene emekli olmuştum. İkramiyeyi alıp bankaya yatırdım. Şöyle güzel bir tatil yapabilirdik artık. Ben hemen gidelim istedim, Münevver yazı beklememizin daha uygun olacağı görüşündeydi. Onun dediği oldu. Ama bir yandan da tatil planları yapmaya başlamıştık. Turlar ve tatil yerlerini araştırıyorduk. Bu araştırmaları yaparken ikimiz de çok heyecanlıydık. Sanki gerçekmiş gibiydi… Görmek istediğimiz üç yer belirledik. Karadeniz, Kapadokya ve Kıbrıs. Ben üçüne de gitmeyi teklif edince Münevver “Batakcılık yok! Böyle yaparsak paramızı kısa sürede tüketiriz. Zamanın ne getireceği belli olmaz. Daha bu işin yaşlılığı var, hastalığı var ve o günlerde de para her zamankinden daha fazla gerekli.” Diyerek beni susturmuştu. Kısacası o kötü kazayı yaşamasaydık biz Münevver’le şu anda tatildeydik… |
|
76
|
|
|
|
Ardına kadar açık olan kapının eşiğinde kalakaldılar. Ne Ayşe bir adım yanaşabiliyordu ne de Ali. İçeriden yabancı bir koku geliyordu. Ali’nin burnunu sızlatan, Ayşe’nin midesini bulandıran yabancı bir koku... |
|
77
|
|
|
|
Gözlerden uzak bir bankta oturmuştuk Elleri avuçlarımın içinde alev alev yanıyordu. Yaşadığımız aşkın dünyanın en büyük aşkı olacağını fısıldaşıyorduk kulaklarımıza. Doğa tümüyle |
|
78
|
|
|
|
ya da siz gittiğini sanırsınız.. |
|
79
|
|
|
|
“Aşkım, bu gece en sevdiğin şampanyayı aldım. Geçen akşamdan daha hoş bir fantezi yaşayacağız. Bu gece hazır mısın?” |
|
80
|
|
|
|
Rüzgarlar menekşeden, ayrık otuna doğru eserse menekşenin kokusunu getirirmiş. Bu kokuyu derin derin içine çekermiş ayrık otu , yüreğinin yangınını söndürmek için. Eğer ayrık otundan menekşeye doğru eserse bu seferde rüzgarla sevda mektupları, aşk şiirler |
|