• İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm |
221
|
|
|
|
Duygularımızı örmüş veya dokumuş olduğumuz kilim ve halılara, çoraplara işlerdik. Çorap motifleri yaşadığımız hayatların dili idi. Çeşme ve su kenarlarında konuşma fırsatımız olmadığından giydiğimiz çoraplar yaşamımızı ele verirdi. |
|
222
|
|
|
|
Kadın da biliyordu adının (gar)dolap değil de gardrob olduğunu ama her yolculuktan önce oraya başvurup eşyalarını toplayarak ilk mecazi otobüse burada atladığı için ona bu adı takmıştı. |
|
223
|
|
|
|
siyah kuyruklu tavşancığına sorabilecek gücü kendinde bulamadı.
Bize anlattı.
Sizce siyah kuyruklu tavşan alaca tavşanı canı kadar seviyor mu,
Ona aşık mı
Eskisi gibi mi
|
|
224
|
|
|
|
Parasal başarının en üstün değer olarak görüldüğü, pazarlamanın hakim olduğu bir kültürde insanlar arasındaki ilişkilerinde ticari ve iş piyasalarında geçerli olan alış-veriş yöntemleriyle gerçekleştirilmesine şaşmamak gerekti! |
|
225
|
|
|
|
Sen nasıl birisin biliyor musun? Sen sevilmediğin yerde asla durmayan birisin. Hatta insanların seni sevmesinin senin için bir önemi yok. Seni çok sevmeleri gerekiyor. |
|
226
|
|
|
|
Hadi hiç vakit geçirmeyin. Söyleyin sevdiğinizi. Zamanın aranıza neleri ve kimleri sokacağını asla bilemezsiniz. Beklemek ve acı çekmekten daha kolay olacaktır böylesi. |
|
227
|
|
|
|
YANLIŞ SEVDALAR KARŞISINDA ACIMADIMI YÜREĞİMİZ DERİNDEN? |
|
228
|
|
|
|
Anılarımızla gidecek yer bulamadım, bende anılarımızı alıp mezara girmeyi seçtim. |
|
229
|
|
|
|
O öyküdeki kadın da benim kadar mutlu mudur? Ben şimdi cennetin ışıltılı yollarında, senin kollarındayım. Başlangıcım, yeni hayatım, biricik aşkım söyle, o da aynı yollarda koşmuş mudur? |
|
230
|
|
|
|
Ayrık Otu İle Menekşe'nin Aşkı; çok sevildi, çok beğenildi, tebrikler aldı...
Bunun üzerine bu öyküyü kaleme aldım. İnşallah bu bölümü de beğenirsiniz. |
|
231
|
|
|
|
“Ruh ikizim" dedi adam içinden, “Ruhumun yarısını aldın gidiyorsun işte.” “Ruh ikizim” dedi içinden kadın, “Ruhumun yarısını sende bırakıp gidiyorum.” İkisi de kendi hayatlarında yol alırken, farkındaydılar hiçbir şey eskisi gibi olamayacak hayatlarında. |
|
232
|
|
|
|
İş dönüşü canı eve gitmek istemiyordu. Nedense bu gün olabildiğince yalnız akalmak istiyordu |
|
233
|
|
|
|
Yazmak; kendini anlatmaktır, demiş yazarın biri, kim olduğunu biliyorum elbet ama bunun ne önemi vardı. Benim tek derdim vardı o da kendimi anlatmaktı. Ve bu yüzden sana yazmaya başladım. |
|
234
|
|
|
|
Sıcak bir bakış yeni bir isteği hissettiriyordu. Aşkın karşılığı gururun sertliğinde eriyordu. Kaçarak kendini korumaya çalışan bir tavır ortaya serildi.
Hayır, bu kabul edilemez! dedi. Dudaklarında beliren kırmızılık, ateşindeki ani yükselme, sesindeki kararsızlık seni ele veriyor. Kalbin hızlı çarpıyorsa, kendini kandırmamalısın. Bu şehir hep istediklerini gerçekleştirmez. Büyük hayaller peşinde bulursun kendini, yapabilirsin ama beklemelisin, dedi. Beni ekarte etmemelisin.
|
|
235
|
|
|
|
yol uzun zahiride kısalmaz sen varken
saat gece yarısı semam kalkma sen daha çok erken |
|
236
|
|
|
|
‘Aşk güneşin kızıllığına soyunan deniz gibi
Usul usul sokulur gamzeleri gönlümün en güzel yerine
Kalp atışlarımın kıyısına sarılır güzelliğinle dolu dalgalar
Köprü olur zarafetin sıcacık gülümsemelerime oturtulmuş derinliklerinde’
|
|
237
|
|
|
|
kafası o kadar karışıktı ki.. yarın sabah işe o kafayla gitti..hep düşündü; yalnızlığı ve çevrenin bu duruma bakışını..herkesin bir eşi vardı o da bunu hep yaşamak istiyordu ama istediği farklıydı..sonunda kendini bu evlilik oyununda bulmuştu. Bir kız ç |
|
238
|
|
|
|
Yağmurlu gecelerde başladım; olmayan sevgiliyi hayal etmeye. Dört duvar arasında, sonsuz ufukları taradım geceler boyu. İşte o vakitler anlamaya ve hissetmeye başladım o marazi duyguyu. Küçük odamın, basma desenli perdeleri en yakın şahidim oldular |
|
239
|
|
|
|
Erguvanlar, rengiyle devrana seni anlatacak. Güvercin gerdanlığı demlerde çaylar ayrı bir hazla yudumlanacak. Semaverim, demliğim ve tespihim benimle birlik yollarına bakacak. Hüthütler, güvercinler kumrular gelişini muştulayacak. İklimimde gelişin bayram olacak…
|
|
240
|
|
|
|
İkisi de ne diyeceklerini, söze nasıl başlayacaklarını bilemiyorlardı. Neden sonra Münevver söze ilk başladı. Bir şeyler konuştular, ancak ne konuştuklarını daha sonra ikisi de unutacaklardı. Bu heyecan dolu konuşma en fazla on dakika sürmüştü. Eve gitmek için arkasını dönen Münevver’e şaşkın şaşkın bakakalmıştı Hayrettin. Eve yaklaştığında Münevver, arkasına dönüp baktı ve Hayrettin’in yüzündeki şaşkınlığa gülmeden edemedi. Bu gülüş alay değil; sevgi doluydu. |
|