|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
Azmi, Bir Kadın, Bir Çocuk, Bir Bebek
İsa Kantarcı
Öykü > Aşk ve Romantizm
AZM, BİR KADIN, BİR ÇOCUK, BİR BEBEK
41 yaşındaki Azmi, hayvan tüccarıydı mutlu hayatında, sığır üretip satardı, bu işlerin içinde büyümüştü, babasının işi buydu, kurbanlık için da et ve et ürünleri üreten şirketler için. Köyde bir çiftliği vardı, tarlaları vardı. Ondan sığır
satın almak için gelen bir baba ve iki oğlu vardı, kamyonla, dört sığır satın almışlardı, asmanın altında çay kahve içmişlerdi,
Azmi müşterisi şişman adamı ve iki gen
[DEVAMI]
|
|
|
• İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe |
941
|
|
942
|
|
|
|
Ön ittifaklı kolektif yapıyı, kişi sahipli sürece çevirmek isteyenler; ağızlarıyla açık açık anonim olanın övgüsünü söylüyordular. Ama bu kişiler içlerinde de sahipliği hep kendi üzerlerine olmanın niyetlerle sahipliği hep kendi kendisine sahiplik olukla anıyordular.
|
|
943
|
|
|
|
Köleci ittifak öncesindeki; ön ittifaklı ve totem dönemli insanların totem ve ilahlar üzerinde tek, çift olma; ya da birinin verdiği kararı, diğer birinin beğenmez olması gibi böylesi bir kaygıları hiç olmadı.
|
|
944
|
|
|
|
Nasıl totem gruplar kendi içlerinde güçsüz yetişkin kişilerinin bakım, gözetim türü işini de bu amaçlılık içinde kolektif olan totemi mana gücü üzerine aldıysa; totem gruplar bu yetkiyle doğanların da bakım, gözetim gibi üslenmesini de kendi üzerine almıştı.
|
|
945
|
|
|
|
Kişi mülkü olan topraklara dikitler konacaktı. Bu dikitler o mülkü o kişiye veren El mantığının dikitiydi. Yontu konan yer El takdirli iktisaba istinaden bu tür El iktisapla El toprağını koruyuculuktu. Koruyucu tılsım denen bu tarz taş dolmenler özel mülk olan yerlere dikilecekti. Bu dikitler anonim olandan, anonim olmayan sürece geçişteki hafızaları, şimdisi ile geçmişe bağlıyordu da.
|
|
946
|
|
|
|
Put o günkü mal mülk sahiplik belgeniz olmasının, im, iz, işaret, damgası olmakla sahiplik ve koruma hakkınızı tescil eden meşruiyet ilikti. Put, mülkünüzün görünür yerlerine konmakla sahipliğiniz; irade sahibi olan hükmünüz okunsun, anlaşılsın, sahiplik ve koruyuculuk olan teslimiyetiniz bilinsin diye konuyordu.
|
|
947
|
|
948
|
|
|
|
Köleci yapı içindeki kul veya yeni mücadelesi içindeki kulluğa karşı hayır diyen insan, özde neye karşı demokrasi mücadelesi verdiğinin ve neye karşı demokrasi anlayış birliği yaptığı sınıf mücadeleli bir bilinci oluşmadıkça; herkesin kendi dini, herkesin kendi demokrasisi vardı! |
|
949
|
|
|
|
Bilimsel olanı söyleyen biri bilimsel düşünce sahibi olmayabilmektedir. |
|
950
|
|
|
|
Böylece El adaleti ortaklaşma denkliği içindeki eşitliği bozmuştu. Bozulan eşitsizliğin de sürdürücüsü olmuştu. Yani adalet kolektif eşitliği bozan ve sürdüren olmakla özel mülke temel meşruiyet olmuştu.
|
|
951
|
|
|
|
Tek hücreli, ölümsüz bakteri yaşamlı düzlem içinde simbiyoz yaşam kendisine, hücre sentezine doğru giden yeni bir alan açmıştı. Bakteri yaşamlı teorik ölümsüzlük insan gibi ölümle bilgisayarlı hayatı tadıyordu. İşte kazanç buydu. Bu kazanç geleceğe ne getirir ne götürür bilenmez. |
|
952
|
|
|
|
Bu El kavgalarının kimi, El’in El’e üstünlüğü olan kavgalardı. Sentezci yapı içinde hangi El’den yana olacaklarını bilememenin; hangi El’i destekleyeceklerini bilememenin sonucu sonrasında olup biten durumlar sanıyorlardı. Böylece çoğu Tüm süreci, El kavgalarıyla açıklıyorlardı.
|
|
953
|
|
|
|
Bu nedenle Abraham'a mal mülk köle verip bu tarz El olucu yasal mal mülk sahipliğiyle Awram halkların babası kılınıyordu. Dünyevi ve uhrevi yönetici oluyorlardı. Bu geçişkenlikle Ab ra Ham, Ha mu-ra-ba'nın tersten okunmasıyla uhrevi ve dünyevi yönetirlikle İsrail metinlerine geçen bir kayıttı.
|
|
954
|
|
|
|
“Kullarım” diyen Osmanlı padişahı da bir köle sahibi olan ya “seyitti”. Ya efendi ya sahibim” demekti. Egemen güç, ne zaman bir uyuşturan ortama; kitleleri biat yönünde senkronize eden bir söylemlere gerek duyduysa lümpenler (hiçbir değişilen emek değeri üretmeyen büyücüler, medyumlar, fal bakıcıları, kader kısmet çiler, hırsızlar, mafya ve çoğu din adamları) hemen orada boy vermiştiler.
|
|
955
|
|
|
|
Devri sadet (sadet devri-mutluluk çağı) bitmiş; hırs, tamah, kin, gözyaşı, içinde hasedin, fesadın da sürece karıştığı toplumsal tedirginliklerle sarsılan yeniçağlar başlamıştı. İnsanın insana tahakkümü başlamıştı. Tahakküm, adaletli ve adil olmayı söyleyen süreçti. Saltanat ve devletlû olmak başlamıştı.
|
|
956
|
|
|
|
Tekrarlarsak bu oluşumlar var oluşun, akışın, kesikli sürekli durumları içinde olması ile olgu ve oluşlardaki süre durumların yasasıydı. Klorofil enerji bandı içinde mitokondri olamıyordunuz. Lityum atomu içinde alüminyum enerji bant seviyesiyle işlev durum olamıyordunuz. Atom ve moleküler de polimerler de enzimler de hücre de doku ve organlar da sosyo toplumlar da böyle zıt ve yansıma işlev entegrelerle oluşuyordu.
|
|
957
|
|
|
|
Kolektife ait kolektif gücün, kolektif geçmişin, kolektif mirasın da sahibi olmasındandı. Bir kere kolektif sahipliği ele geçiren kişi ya da kişiler; kolektif dolaşımlar üzerinde, çalışan kişinin kendi üretmesiyle sahipliği olması gereken kendi emek güçlerinin de dolaylı sahibiydiler. Dolaylı oluş çevrimi; kolektif olanın üzerindeki toplumsal güç ve toplumsal bağ enerjisinden ileri geliyordu. Bu çevrim yolu uzatmakla zamandan bir parça gecikme ortaya korsa da; çok çok katlanmış bir değer sağlamasını da ortaya koyar.
|
|
958
|
|
|
|
Kendinse mutlak diyen; mutlak irade diyen, iradesinin yanında yöresinde irade tanımayan El, şimdi meclisi dinlemeyi vaat ediyordu. Bu vaat argümanıyla El kendisinin mutlak olmadığını aşikar etmesiyle El, kendisinin mutlaklık alanını koruyan surda, gedik açtırmıştı. |
|
959
|
|
|
|
Bu kendi mantığı içinde çaresizce tam bir sıkışmışlıktır. Tescil transferi yaptığınız sahipliğiniz ile yoksulluklara sadakayı, köle azat etmeyi vs. El’i anarak yapmanız da yanlışı doğru kılmaz. Kolektif oluşa göre sadaka, zekât verdirme iş meşruiyetsizliği, zaten El’in ecel teri döktüğü bir meşru olma mantığıdır.
|
|
960
|
|
|
|
El kime ve neden; kendisini tanıtmanın gereğini duyuyordu? El kolektif olanlara kendisini tanıtma gereği duyuyordu. El, kolektife ait olan; üretim güçleri ve üretim hareketi sahipliği üzerinde yaptığı katakulli ile emek gücüne kâr, ticaret adı altında sahip oluyordu. Bu sahip olma arzusuyla kendisini ortama “tanınma”, ediyordu. El kolektif sahiplik olan duruma bir illüzyon yaptı.
|
|
|
|