• İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe |
861
|
|
|
|
Ön ittifaklara kadar olan süre içindeki tarih boyunca “kesim alanı, gruplar arası ortak algının oluştuğu imleç alandır”. Bu algıyı gruplar arası yer ve besin kıtlığından ötürü oluşan düşmanlık ve yamyamlık tehdidi oluşturmuştu. Bu tehdidi olan “imleç alanın”, “ortak algıyı” oluşan bir iki konusu şunlardır.
|
|
862
|
|
|
|
Yağan yağmur; bastıran karanlık türünden olan çevrenin her bir alan etkilerini kişi ya da kişiler; doğrudan kendilerine yönelik kasti ya da amaçlı bir yöneltme gibi de düşünürler |
|
863
|
|
|
|
İlk kez sosyo toplumu birbirinden akedemik bir kategorize edişin ayırışıyla, yeniden bağıntılayan ve kesikli süreklilerin özel bağıtısı olması mantığıyla bakan çalışmalarımdan bir yenisini de aynı duyarlılıkla heyecan verici bulunacağından eminim. |
|
864
|
|
|
|
Yaşamın en engebeli kıyısında
Kök salmışlığımız, kendimize
Olan inanancımızdandı.
O köklerde dulduk dostça sevişmeyi,
O köklerde var oldu, bedenimizin insan tarafı.
Kimi zaman bize can veren
Toprakla savaşmamız, aslında kendi iç savaşımızdı.
Ve b |
|
865
|
|
|
|
Ön ittifaklar içinde gruplar arası bağıntı nedenle patent ve meslek temsilciliği olan boğa simgeli Bel ya da Baal köleci dönem başlarında boğayı seçilmiş kişiye vermekle takdir eden efendi demektir. Değilse boğayı ilah saymak değildir. |
|
866
|
|
|
|
Parça ve dalga; temadan yüklü, dolaşık oluşuyla enerji bu yükle +- durumlarıyla veya var yok olan durumlarla veya yoğun olma derişme ile olma vs. durumlarladırlar. Söz gelimi ısı hareketi olarak çok olan ısıdan, az olan ısıya doğru eğimle vs. olma yanında çekme itme difüzyonları ile seleksiyonlarını ortaya koyacaktı.
|
|
867
|
|
|
|
Yani parçalı oluş, bütün dediğimiz tekilliğin temasından kopan durumun eksiğini zıddıyla tamamlayan imgenin yapısalcı anlamla okunuşuydu. Bu parça ve her bir parça kendisini eksikli yapı ile çağırıyordu. Geri bağlanım tekillikteki temaya ait bilgi ile doluluk kadar patlamasıyla birlikte temaya ait eksikliğin kendisini çağrışmasını taşıyan boşluk yük yapısını da taşıyordu. Evrenimiz içindeki parçalar hem tekilliğe ait tema eksikliğini taşıyordu. Hem kendi evrenimiz içinde evrenimizde parçalanan saf enerjideki bütünlükten yoksun oluşun eksiliğini taşıyordu.
|
|
868
|
|
|
|
Kolektif zamanlı tutum ve kolektif birim zamanlı süreçlerden önce ne sahiplik vardı. Ne de mal-mülk vardı. Kolektif mülk sahipliğine karşı EL ne diyordu? ” Mülk benim. Ben mülkü dilediğime dilediğim kadar rızk diye verdim. Kiminin de rızkını kıstım” diyordu.
|
|
869
|
|
870
|
|
|
|
Ya da "bak ben saati buldum. Gidip bununla buğdayı değişeyim" diye de üretim hareketi süreci de başlamamıştı. Yahut ta kivi çok daha iyi "getiri" yapıyor; elma yetiştirme ekiciliğini bırakayım da, kivi kazancı yapayım diyen bir ön envanterli süreç başlatıcıları (!) başlangıç koşulları içinde hiç yoktu.
|
|
871
|
|
|
|
Kısaca, ilk bir iki ön ittifaklar sırasında "Minerva'nın baykuşu gece uçar" söylemli bir kapsam içinde geçerli olacaktı. Yani bu gibi ilklerde; "önce olaylar yaşanacak, sonra da bunun bilgisi (öngörüleri-deneyimleri) edinilecekti". İlk deneyimlerden sonra daha ittifaka başlamadan anlak alırlarımız içinde öngörülerimiz, tasarımlarımız tomurcuklanıp çiçeklenecekti. Bunlar hep müruru zaman birikimiydi.
|
|
872
|
|
|
|
Ancak bu zorunluluk sosyal anlayışa takılıyordu. Grubun sosyal anlayışlı nedenleriyle kendi grubu dışındakilerle temas etmemesinin tabusu vardı. Grubu dışındakinin dokunduğunu yememek gibi bir yığın sosyal manalı totemdik tabucu yasaları vardı. |
|
873
|
|
|
|
Böylece kült merkezinde ittifak eden El sayısı kadar sayı le yontu sayısı çoğaldı. Yontular diğer Nemrut (EL) aitlerini temsilendi. Panteondaydılar. Köleci ittifakın katılımcı sayısına göre panteonda 10-20-100 200 -1500 tane irade ve sahiplik temsilcisi El’in yontu heykel konuyordu. Bu nedenle de tapınaklar büyük ve ihtişamlıydı.
|
|
874
|
|
|
|
Taş da aynı birkaç zamanla birlikte sizden kat kat daha fazla sürelerle var olup parçalar halinde kaya olmanın iç enerji düzenini, entropiye karşı korurlar. Üstelik te taş dıştan hemen hemen hiçbir takviye enerji almadan bu işi yapar. |
|
875
|
|
|
|
Sosyalizm olgusu kurtuluşa dek yeni başlangıç koşullarından biriydi. Sosyalizm olgusunu veren dayanışma, seyir halindeki bizim bağımsızlık savaşı denen tarihi oluşun reostası olmasıyla yeni başlangıcın yeni koşulları içine girmesi gereken yeni bir durumdu. |
|
876
|
|
|
|
Totem, bu gizemiyle sosyal alanın çekim merkezindedir. Totemin merkez ağırlığı fetişi bir dokunulmazlıktır. Totemin fetişti bir yansıma ve yansıtma yapması demek; totemden sosyo özneli mananın etkili kaynağını; oluşturmak demekti.
|
|
877
|
|
|
|
Ve süreç siz beş birim de, on birim de üretseniz; üreten sektöre göre olmakla on birim içinde tüketeceğiniz yine bir birimdir. Dokuz birim mütekabiliyet payı değil; El payı olukla asalak efendilerindir. Üreten sektörler on birim üretmekle; üreten sektörün kullanımı on birime çıkmıyordu. Üreten sektör yine bir birimle doygunluğa erişiyordu.
|
|
878
|
|
|
|
Sistem totem meslekli üreten ilişkiler üzerine kuruluydu. Farklı totem meslekli ürünler karşılıklı takas ediliyordu. Ve sistem bir grubun; karşı grup için de kendi totem mesleği ürününden olan nesneleri de üretmeleri üzerine ant içen bir imanla inşa olmuştu.
Sistem dışı anlayışla inşa olan Mamon, üreten ilişkiler üzerine katılmakla, imar eden bir anlama da değildi. Pekiyi de sistem dışı olan Mamon, sisteme nasıl dahil olacaktı?
Hiç kuşkusuz mülkün sahibi olmakla güce kudrete sahibi olup mülkün hakkı olur müdahalelerde bulunacaktı. Çünkü üreten ilişki bağıntılı mülk, güçtü. Güç baştan beri insanoğlunun boyun eğdiği bir baskı ve basınçtı.
|
|
879
|
|
|
|
İttifak içinde totemi çatışma, etnik çatışmaydı. Etnik çatışmaya karşın, üreten yapıların birleşme çekimi vardı. Farklı kullanım ve farklı tüketim olanağı veren totem mesleki ürünler, grupların kendi aralarında birleşmenin paydası oluyordu. Paydaşlık nedenle farklı etnik gruplar aiti olan hemcinsler ittifak içinde sosyo toplumsa irade ile İNSAN olmuştular. |
|
880
|
|
|
|
Üreten hareketli yasanın temeli şudur. bir grubun emek gücü karşı grubun farklı kullanımlı emek gücüdür. Bu süreçhem zorunlu hem ittifakı zorunludur. Her bir kişi ya da grup emek gücü her bir kişi ya da grup ihtiyacının karşılanmasıyla tüketime denk olup; yarın yine üretim hareketi içinde olunacağından birikmiş olması bir anlam ifade etmez. Siz, elli somuna bir kundura üretiyorsanız.
|
|