• ÝzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe |
81
|
|
|
|
DÜÞNCELER, OSÝLASYONA GÖRE FARK DÜÞÜNME ÜZERÝNDE PITIRCIKLANIYORDU. DÜÞÜNME DE FÝZÝKSEL ALANLI SALINIMLARI ÜÇ BOYUTLU MOLEKÜLER KÝMYA YANSITMALI BÝR ÖZELLÝÐE ÇEVÝRMENÝN YENÝ BÝR ENERJÝ FORM DURUMUYDU. |
|
82
|
|
|
|
Köleci anlayýþta grubun tüzel mal sahiplikleri, kiþi sahipli (ilah sahipli) özel mülkiyete çevirecekti. Bu özelleþtirmeci viral enfeksiyondaki mal sahibi ilahýn yeni adý EL' di. El mülkün sahibi demekti.
|
|
83
|
|
|
|
Ýlk soyutlamalar büyük ölçüde groteski anlamlý ve bencil özne tabanlýydý. Bencil tabanlý soyutlamalar içteki bencil oluþa göre içten dýþa doðru yönelimleydi.
Ýkinci tür soyutlamalar totemi mana anlayýþýyla baþlamakla, kolektif tabanlý saðlasan ve üreten iliþkiler soyutlamasýydý. Ýkinci tür soyutlama dýþýmýzdaki sosyo-kolektif özneli tabandan içimize doðru ben merkeze yönelimlidir. |
|
84
|
|
|
|
Kuhn bilim felsefesi alanýndaki görüþleriyle son elli yýla damgasýný vuran bir felsefecidir. Kuhn akademi hayatýna bir fizikçi olarak baþlayýp; üniversitede bilim tarihi dersleri vererek bu alanda ilerlediðinde bilimin bilindiði gibi kümülatif deðil, bilinenin dýþýnda devrimsel bir ilerleme içersinde olduðunu fark etti ve bilim felsefesi alanýnda uzmanlaþarak bu alandaki görüþlerini ortaya koydu.
Kuhn kendi bilim anlayýþýnýn çýkýþ noktasýný bilim tarihine dayandýrýr. ona göre bilim tarihi ne Poper in dediði gibi (yanlýþlamacý),ne de pozitivistlerin dediði gibi (doðrulamacý) dir. |
|
85
|
|
|
|
Yüksek potansiyelin düþük enerjili (açlýk veya boþluk) alana doðru olan akýþý nedenle yüksek enerji burada açlýk gibi bir parça beliriþler (enerji zayýflýðý olmakla) eksiði tamamlayacak yeni bir olgu ve olaylarýn biçimleniþine yönelmekle hayat, (açlýðýn, olgu ve olay) doygunluðuna (þarjýna) dönüþür. |
|
86
|
|
|
|
“Yýldýzlara yürüdüm, hepsi bu…” mezar taþýndaki bu söz Heidegger hakkýnda çok þey anlatýr. O hayatý boyunca hakikati arayan bir düþünür olmuþtur. Heidegger varoluþu felsefenin konusu haline getirerek felsefenin hayatýn dýþýnda olmadýðýný; bizzat dünya-içinde olduðunu anlatmaya çalýþýr. Hayatýn içinde olan bizlerin hakikatin dýþýnda kalamayacaðýmýzý vurgulayan Heidegger; önceki filozoflarca kabul gören insan ve varlýk arasýndaki özne-nesne iliþkisini ‘varoluþ’ düþüncesi ile ortadan kaldýrýr. Varlýðýn anlamý? Sorusuna o; soruyu soran kiþiyi de dahil ederek cevap arayýþýna giriþir. O okuyucusuna hazýr cevaplar sunmak yerine sorular sorar ve bu sorularýn nasýl cevaplanacaðýnýn yöntemini belirlemeye çalýþýr. Soru ile baþladýðý eserlerini yine soru ile bitirir. |
|
87
|
|
|
|
Merhaba, Etik dersimiz yapmýþ olduðum bir çeviri metninin özetini sizlerle paylaþmak istedim... Burada hepimizin yapmak istedikleri, ama yapmamak için nelere sýðýndýðýmýzý göreceksiniz...
Saygýlarýmla |
|
88
|
|
|
|
Aslýnda dostlar bence -psikanalizciler belki kýzacak ama- insanýn doðumunda sahip olduðu eðilimlerden biri de 'gülme dürtüsü'dür. Cinsellik, saldýrganlýk ve gülme dürtüsü... |
|
89
|
|
|
|
Kýta Avrupasý modernleþmesinin öncülü özellikle burjuvazist ve merchantalist bir geliþimin ürünü olarak açýklanýrken, ada Avrupasýnýn modernleþmesindeki, aristokrasi inkar edilemez bir öneme sahipti. Hatta bütün batýnýn doðu üzerindeki modernleþme etkisi söz konusu edilirken, Türk modernleþmesinin öncüleri de, Türk Sosyo-kültürel yaþamýnýn en etkin sýnýfýnýn merkezinde ortaya çýkacaktý. Þüphesiz ki en etkin sýnýf, en eðitimli ve en kurumsal varlýða sahip bir sýnýf olarak hasta adam Osmanlý’nýn ordusu yani Türk ordusu idi. |
|
90
|
|
|
|
Hiç kuþkusuz ki canlý veya cansýzlar nötr durumuyla en az bir enerji tüketimi içinde olurlar. Evrendeki yýldýzlar, kara delikler gibi enerjisi çok çok artmýþ enerji öbekleri, nötr veya düzenli yapýlarýn enerji verici beslenim kaynaðýdýrlar.
|
|
91
|
|
|
|
« Aþk harmanýnda savruldum
Hem elendim hem yoðruldum,
Kazana girdim kavruldum,
Meydana yenmeye geldim » |
|
92
|
|
|
|
Ýttifaklar üreten mantýkla olsa da esen rüzgâr totemi mana içinde olmakla yapýlan ittifakýn gerekliliði üreten mantýkla anlaþýlmýyordu. Böyle bir düþünme anlama kalýbý yoktu. Ýttifaklarýn anlaþýlýr olmasý için ittifaklarýn sosyal anlayýþlý bir mantýðýnýn olmasý gerekiyordu. |
|
93
|
|
|
|
Gürültü, patýrtýnýn ortasýnda sükunetle dolaþ; sessizliðin içinde huzur bulunduðunu unutma. Baþka türlü davranmak açýkça gerekmedikçe herkesle dost olmaya çalýþ. |
|
94
|
|
|
|
DIÞ DÜNYA YÜKSEK ENERJÝ ALANIYDI. ÝÇ DÜNYA YANÝ HAYAT ALÇAK VE TAMAMLANACAK OLAN ENERJÝ ALANIYDI. Dýþtaki GERÝLÝMLÝ ENERJÝ FARKI olan enerji yüksek basýnçlý dýþ dünyadan, alçak basýnçlý iç dünyaya doðru akan parçalý bir yük enerjisiydi.
|
|
95
|
|
|
|
Ozan Deniz Sarýtop Sözleri, Ozan Deniz Sarýtop / Düþünce Terminali... |
|
96
|
|
|
|
Organize iþler içine taþýnan enerji, burada iþe, uðraþa, olgu ve olayýn gerçekleþmesine dönüþmekle bir sonuç ürün ortaya konur. Yükünü býrakan yük taþýyýcýlarý, gerisin geri ilk nötr duruma doðru çaðrýlýrlar.
|
|
97
|
|
|
|
Yazý tura gibi para fýrlatma örneði makro durumu deðiþtirmez. Oysa para atma yerine iki atomu sürecin içine dâhil edersek atomlar giriþir. Giriþme sonrasýnda mikro durum, yani öz deðiþir.
|
|
98
|
|
|
|
Öbekleþen eðim durum atomdu. Atom küçükler dünyasýna göre kýsýtlanmýþtý. Ama atom da kuantum dünya içinde olmayan yepyeni özellikler bileþimine açýk bir yapý taþý olmakla atomdu. Atomun kýsmen kararlý bir iç düzeni ve kararsýz bir BAÐ elektron yapý giriþmesi vardý. |
|
99
|
|
|
|
Ýttifaklar kendi içinde totem kültürler düzleminde ayrýþtýrýlacaktý. ve bu ayrýþma isimlendirilecekti. Kültürel yaradýlýþlý ayrýþmalar içinde sofra düzeninde ayrýþma vardý. Giyecek düzeninde ayrýþma vardý. Renk düzeninde ayrýþma vardý. Amulet düzeninde ayrýþma vs. olacaktý. |
|
100
|
|
|
|
Ölüm, çoðu insan için korkularýn efendisidir. En inanmýþ kalpleri bile okþar zaman zaman. Yürekleri sýkýntýyla doldurur. Varlýðýyla hayatý hem zehir eder hem de gerçekte olmadýðý kadar manidar kýlar. Peki gerçekte de öyle midir? En azýndan mantýken böyle olmasý gerektiði düþünülmelidir. Fakat bu dünyada gerçek olan tek olguyu, ölümü, o kapýmýzý çalana dek gözardý ederiz. Hayatýn içindeki küçük ayrýntýlarla sanki bu evrende sonsuza dek kalacakmýþýz gibi meþgul olur, böyle acý bir gerçek karþýsýnda pek önemsiz olan olaylarla ve düþüncelerle boðuþuruz. Mali durumumuz, baþka faniler nazarýndaki görünüþümüz, tuttuðumuz siyasi parti veya futbol takýmýnýn akýbeti gibi gelip geçici düþünceler -mantýða tamamen aykýrý olarak- zihnimizi meþgul eder de on yýllar içerisinde yokolup gideceðimiz hakikati karþýsýnda cinnete düþüp delirmez yahut da hayatýn gerçek anlamý üzerine cevaplar aramaya yeltenmeyiz. |
|