• İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe |
781
|
|
|
|
Efendiye taat ve itaatte bulunmayan işkenceyi, aç bırakılmayı, öldürülmeyi hak eder mi etmez mi? Tartışılıyordu. Yani efendilik ve kölelik hazmedilmiş. Bunda bir sakınca duyulmuyordu! Kölenin efendiye saygısızlığı taat, itaat, ibadet, kurbiyet üzerinde ince nakış gibi çalışılarak yasa, yol, şeriat, düzenlemesi yapılıyordu.
|
|
782
|
|
|
|
Yaratma kavramı; her bir yeni durumla söylenirdi. Öncesi ortam içinde olmayıp ta sosyo toplumsa evrimli yeni ortam içinde beliren yansıma ve bağıntılar karşısındaki mana hep yaratılma oluşla söylenecekti.
|
|
783
|
|
|
|
Örneğin, sistem içinde yaşayacak kadarla zorunlu olan sağlatmaları kıstığınız kadar kısabilirsiniz. Bunlar kolektif birim zamanlı girişmeler içinde mutlaka olması gereken kişisi hak edişlerdir.
Bir de ikincil durumla kişisi refahı veren kimi yaşamsal sağlamalar vardır. Ekmek, temel durumla yaşamsal olan birincil sağlamadır. Savunma, güvenlik ha keza yine birincil durum içinde olan bir sağlatmadırlar. Ama baklava ikinci durumla mutlak olmayan bir karşılanmadır. |
|
784
|
|
|
|
Her yol olasıydı. Her iki yol da doğru, gerçekçi ve inşacıydı. Her iki yolda biri grubun birinde süreci akıl etme ile başlatırken diğerin de yağmalanan ürün alanları nedenle, grubun kendilerine dokunmamayı gruba ders edecekti. Neden? |
|
785
|
|
|
|
Tarihi bir gerçeği anlayamamak kusurumuzdan, insan muhayyilesinin dehası olan, masal doğmuştu. Bu ilkeye kusurdan doğan yarar ilkesi denir. İnsanlık anlayamadığı ama kendisine aktarılan söylence destan türü şeylerin kurgu gibi gelen büyüsüne öykündü. Günceldeki olup bitenleri, masaldaki gibi hoş gelen bir anlatımın (kurgu) tarzıyla, insanlar hayal gücünü harekete geçirmişti. Kusurdaki güzellik buradaydı. |
|
786
|
|
|
|
İlk soyutlamalar büyük ölçüde groteski anlamlı ve bencil özne tabanlıydı. Bencil tabanlı soyutlamalar içteki bencil oluşa göre içten dışa doğru yönelimleydi.
İkinci tür soyutlamalar totemi mana anlayışıyla başlamakla, kolektif tabanlı sağlasan ve üreten ilişkiler soyutlamasıydı. İkinci tür soyutlama dışımızdaki sosyo-kolektif özneli tabandan içimize doğru ben merkeze yönelimlidir. |
|
787
|
|
|
|
Köleci sistem giderek tahammül edilmez oluyordu. Sistemin öncesi bilinmiyordu. Bu nedenle mevcut sistemin alternatifi düşünülmeden, sistemin böyle olurluğu zorunlu olurla algılanıyordu.Sistemin içinde kalıp, sistemin imanı doğrultusunda sistemin vicdanı oluşacaktı. |
|
788
|
|
|
|
Ya da sınırlanma veya sorumluluk içindeki tutumunuzla siz doyduktan sonra çevreye nötr durumla oluşunuzdur. Siz kolektifin mülk yaptığı bağıntı durumlara benim demekle kişinin kendi başına yapamaz olacağı bir şeyi sahiplenmesi ve dengenin bu sahipliğe göre eğilmesi sistemin çok fena bozulmasıydı.
|
|
789
|
|
|
|
Kısacası davranışsal biliş, kişinin hafızasıydı. Kişi bu hafızayla davranıyordu. Adres tanış anı bu hafızaydı. El ahdi bu hafıza yerine konuyordu. Hafıza El ahitli sözleşme oluyordu. Sözleşme de yol haritası hafızaydı. |
|
790
|
|
|
|
Evvel emir olan, hafıza olan; üreten, savunan, mal mülk araç gereç sahipliği olan bir ORTAKLIKTI-Paydaşlıktı. İşte El hem bu ortak hafıza yerine oturmak istiyor hemde mülkü dilediği kişiye vermek için tekil iirade sahibi olmak için ortaklar tanımıyordu. |
|
791
|
|
|
|
Bir durum değişmesi, karşı değişmeyi ortaya koyar. Ortaya konan bileşik ya da çözünen süreçlerden birisi olmakla ya çevresinden enerji alır. Ya da değişen kısmıyla bir miktar enerjisini çevreye verir.
|
|
792
|
|
|
|
Karşı grup üretim sürecine girmişti. Üreten süreç içine giren ikinci grup bir önceki zamanlardan beri tek yanlı olarak kendisine sunu yapılan gruptu. Tek yanlı durumla sunu alan grup üretim yapmakla yeni bir yansıma ve yeni bir yapabilirlik donanımı içine girmişti.
|
|
793
|
|
|
|
Vücudumuzda on trilyon hücre de olsa, kök hücreler sınırsız olanın sınırlı olanıydı. Bu birinci kısıtlanmaydı. Vücudumuz da her sayıda kök hücreyi içine alacak bir büyüklük olmamakla on trilyon kök hücreyi içine de alsa bu kök hücrenin vücudumuz içinde sınırlı olacağı anlamındaydı. Yani bu durum ikinci bir sınırlanma olmakla kök hücrelerin kanser gibi çoğalma şansı bastırılmıştı. |
|
794
|
|
|
|
İşte geçmişe dek unutturulan kolektif girişmeli, kolektif bazlı değişilebilir paydaşlı, kolektif kişi emek transferleri; mülkün sahibi El kavramı içinde şimdi “rızk” ve rızk verme ile dile getirilir olmuştu. İttifaka dek İttifakın insanı da “kul veya köle” olarak dile getirilir olmuştu. Bilgi iyiden iyiye karartılmıştı.
|
|
795
|
|
796
|
|
|
|
Ön ittifaklı yapı, katılımcıları olan grupların sayısı kadar sayıdaki mesleği bilir bir toplumsal yapıydı. Bir süre sonra bu yapı; bildiği bu birkaç işlevin bilgi ve bilincini önce sosyal kültürlü her bir grupların üzerine yansıttı. Yani ittifakı yapı içindeki bir grup ve bir grubun üyeleri; birkaç totem mesleği yapar olmanın ehliyetli bir toplumsal bilince sahip oldular.
|
|
797
|
|
798
|
|
|
|
Totemi mana içinde doğuranların değil; grubun ortak sahipliği olan zekâ ve amaçlılıktı. Yalıtım içindeki totem alan zekânın yanına amacı koymakla her şeyi grubu için yapmıştı. Amaç totem alanın görünmez imgeli, ruhu olmuştu.
|
|
799
|
|
|
|
Ahlak ve Namus her toplumda göreceli şekilde farklı kavramlar taşısa da, Deontolojik tespitlere göre her insanın maddi ve manevi açıdan çevresini rencide etmeden en makul şekilde yaşaması demektir. |
|
800
|
|
|
|
Evrensel kritik değerler bu düğüm noktası olan tek enerji yerleri olmakla pek çok alanda kritik tek değerlerdi. Altında başka bir bit yeniği aranacak noktalar değildi. Düğüm enerjisi olan nokta git olanın geri sıçrayıp geri yansıdığı ya da gel olanın kesikli olup geri yansıyan dönütü olmakla bu düğüm enerji kritik eşik değerini ortaya kor. |
|