• İzEdebiyat > Deneme > Yaşam |
181
|
|
|
|
...Kafası kopmuş bir hamamböceği 1 hafta daha yaşayabilir. Sonuçta ağzı olmadığından su içemediği için susuzluktan ölür...
|
|
182
|
|
|
|
Ne zaman ıslansa deniz bizi ağlardık, ne zaman feryat figan haykırsa rüzgar biz vurulurduk.Zamana direnç iki gölge.Geceye inat iki ak alın.Eylüle isyan iki dik baş.
Ne zaman üşüse bir çocuk biz titriyorduk.Yaşanacak bir ulu sevda kuşanmıştık.Yar yüzüne yüz seremeden toprağa sürülü yüzler belirdi aynada / ızdıraplara garkolduk... |
|
183
|
|
|
|
“Meğer dostluklar da anayollara atılan bir çiçek gibi hüzünle ezilirmiş “
|
|
184
|
|
|
|
Ekonomik bağımsızlık yine eli cebinde dolanıyor mahallede, sahipsiz. Evinde yatağından çıkmadı hala İstanbul Borsası.
Öğleye doğru imece ile düzelttiler TL imajını. Bizim oğlan Yeşil Dev’e karşı. |
|
185
|
|
|
|
Hayatta bir şeyleri elde etmenin hiç bir anlamı yoktu, çünkü korkunç bir sıfırı barındırıyordu yaşam içinde. |
|
186
|
|
|
|
Ben senin için sonsuzluğa açılan kapıyım; sen de benim için öylesin, benim sonsuzluğa açılan kapımsın, diyecek bir aşk, maşuk istiyorsan ona doğru da gidersin belli mi olur? Ama eğer ateşi avuçlayabilecek bir yürek elin varsa… |
|
187
|
|
188
|
|
189
|
|
|
|
Yirmi birinci yüzyılda hepimizin sorunlarından biri olan "beğenilme sorunu" hayatımızda ne kadar yer ediniyor? Anlaşılmak istiyor muyuz? Yoksa kendimizi sadece beğenilmeye mi programlıyoruz? |
|
190
|
|
|
|
Bandırma'dan Gagauz özerk bölgesine bir seyahat, Gagauz Türklerini tanıma gezisi. |
|
191
|
|
|
|
Sen giderken, çığlık çığlık susmalıyım... |
|
192
|
|
|
|
Ege’de yaz başkadır. Gecesiyle gündüzüyle…Siz hiç Ege’den yıldız savaşlarını izlediniz mi mesela?
İncecik kesilmiş köy ekmeğinin üzerine salça sürüp bahçeye dalarak yeşil soğan, maydanoz, taze bakla yediniz mi mesela?
Sapanınızla keskin nişancılık yapar mıydız peki? |
|
193
|
|
|
|
Bu ülkede, ne zaman bir erkek ile bir hanım, biraz ileri düzeyde arkadaşlık etmeye başlasa, ikinci dereceden ne kadar akraba, eş, dost ve arkadaş varsa, hemen hepsi büyük bir yaygara koparır. Hatta olayla ilgili, ilgisiz, herkes işin içine karışır ve sanki kıyamet kopmuşçasına bir telaş ve panik içerisinde, konu ile aslen hiç ilgisi olmayan insanlar fikir beyan edip, tarafları yalan, yanlış, kâh kötüler, kâh över, bu durum daha yeni birbirini tanımaya ve sevmeye çalışan bu insanların başına bir kâbus gibi çöker ve insan yeni bir ilişkiye mi başladığını, yoksa mahkemeye mi çıktığını anlayamaz.
|
|
194
|
|
195
|
|
|
|
İnsanı yıkayan en temiz suyun kendi teri olduğuna inanmış olacak ki, uzun zamandan beri vücuduna başka su değdirmemeye özen gösterdiği ilk bakışta anlaşılıyordu. Kırçıl saçları öyle yapağılaşmış ki görseniz içiniz acır… İri yapılı, badem gözlü, yüzü çopurlaşmış, buğday rengi yüzünü kapatan 5 aylık sakalı, ağzına doğru sarkan intizamsız bıyığı ile bir insan başından ziyade görüntü olarak adeta yosun tutmuş bir volkanik kaya kütlelerinden bazalt taşını andırıyordu... |
|
196
|
|
|
|
bayılıyorum bu başkanlık sistemine!..vay beh!..:))) |
|
197
|
|
|
|
öfke insan yaşamının tam ortasına çakılan paslı bir çividen ibarettir. |
|
198
|
|
|
|
Varoluşun yarattığı sıkıntıları, problemleri, acıları, soruları çözümlemenin tek bir yolu var: Varoluşçuluk. Özgür düşünceye dayanan, her türlü otoriteyi reddeden, insana varoluşunun farkında olmasını sağlayan bir varoluşçu anlayış. |
|
199
|
|
|
|
Kalbim acıyor vesselâm. Çok..mutfağımda kokan tarçınlı kekten hatta ve hatta yediğim ekmekten utanıyorum. Dünya için ağlıyorum bugün. Içindeki kötüler için...Içindeki masumlar için.. Sahip olduklarımdan utanarak. Gizlice... Bu güzel balkonda. Bu guzel kuş civiltilarina ağlıyorum... |
|
200
|
|
|
|
bakmak ve görmek, bu iki kavramı şu şekilde ayırt etmemiz mümkündür. |
|