• İzEdebiyat > Deneme > Yaşam |
1421
|
|
|
|
.......ama tüy öyle hafiftir ki, insana zor gelmeyecek kadar kolay tutulur elde, ama yakalanmayacak kadar da çabuk yükselir gökyüzünde… |
|
1422
|
|
|
|
Us ayrı bir kimliksizliği büyütmeye başladığında kayboluyor tüm anılar.... ve kesintisiz bir acıyla yamyassı olmuş ruhuna yaptığın işkenceler giderek anlamsızlaşıyor orada... |
|
1423
|
|
|
|
günahlarımızdan arınmanın, onları tamamen yok etmenin bir yolu var mı acaba?... |
|
1424
|
|
|
|
Herşey taze iken hiç unutulmıyacakmış gibi gelen her olayın, zaman geçtikçe, artık eskisi kadar acı vermediğini hissetmeye başlarız. Zaman ilacı etkisini göstermeye başlamıştır artık. |
|
1425
|
|
|
|
Hep çeker sizi sanki bir koku, aşktan, sevgiden belki de mutluluktan gelen ılık bir rüzgar taşır onu, diğer yandan kaynağını acıdan, kederden belki de hüzünden gelen soğuk bir fırtına doğurmuştur... |
|
1426
|
|
|
|
son yıllarında, hastalıklarla uğraşarak geçti günleri. hasta haliyle yine de yazmadan vazgeçmedi. burhan günel, 21 aralık 2012 günü, 64 yaşının eşiğinde aramızdan ayrıldı. kırkbir yıldır aralıksız yazan, burhan günel'e kırkbir kere maşallah demeden geçemiyoruz. ışıklar içinde yatsın. |
|
1427
|
|
|
|
Düşlerimize yağdı peri tozları, kimimiz biriktirip sarıldı ruhuna, kimimiz buz tuttu ıssızlığında... |
|
1428
|
|
|
|
Bu düşüncemi sizlere yunan mitolojisinden alıntı bir efsanesiyle açıklamak istiyorum wikipediadan edindiğim bilgiler doğrultusunda hikayenin kafamdaki eksik kısımlarını tamamladım. |
|
1429
|
|
|
|
"Yolculuk esnasında camdan bakmak, candan bakmak gibidir. O an içinden geçenler gözlerinden dışarı doğru akar gider." Yani yolculuk candır, kıymetini bilene... |
|
1430
|
|
|
|
İllaki dövüşülecekse barış için dövülsün,öldürülecekse illaki bir şey savaşlar öldürülsün. Sıkılacaksa bir kurşun, karanlığa cahilliğe sıkılsın. Memleket diyorum ,istiyorum ki Cahit Sıtkı'nın şiirindeki gibi olsun. Böyle memleketler kuruyorum kafam da. Böyle memleketler de neşeli türküler söylüyorum. Sonra sızılanıyorum.
|
|
1431
|
|
|
|
my first name is angelene, i'm the prettiest mess u've ever seen.. |
|
1432
|
|
|
|
geçmişi bırakmış fakat yarına umut taşımayan bir gecede tutuklu kalmışsan ... |
|
1433
|
|
|
|
eskişehirde bir bakadır karın yağması |
|
1434
|
|
1435
|
|
|
|
Aynı Türkiye’deki gibi bir yere indik. Burası İtalya dediler... |
|
1436
|
|
|
|
Rivayete göre Afrika bölgelerinde Derisi pahalı ve bir o kadar kalın olan bu ayıları topla-tüfekle avlamak, derisini zedelemeye sebebiyet verdiği için zalim avcılar bir miktar kan sürdükleri baltayı keskin tarafı yukarı gelecek şekilde kara gömerlermiş.
Dili kesilip kan kaybeden ayılar farkına varmaksızın kendi kanını emmeye başlarmış. Kendi kanını yalayan ayılar bir süre sonra kansız kalarak düşüp bayılırmış…
sigara içiciler bu ayılardan daha zavallıdır…
Çünkü kendi kanını emen ayı, bu tuzağa düştüğünün farkından değildir ama içici ne yaptığının farkındandır…
|
|
1437
|
|
|
|
..O bataklığa bir kez girdin mi değerlerin ve anlamların ne kadar anlamsız kalabildiğini… |
|
1438
|
|
|
|
- Yine gece… uykumda konuşuyorum seninle…
|
|
1439
|
|
|
|
Sıcak... Çok sıcak ! Haziran ki; alışkın değilim bu ay da, böylesi sıcağa. Çünkü Haziran, tatlı bir geçiş ayı. Baharın, bir meltem yumuşaklığında yaza geçişi... Öyle olmasına öyle de fakat bu yıl; bir meltem yumuşaklığında geçmedik de bahardan yaza, yazın ortasında bulduk birdenbire kendimizi. Hem öyle ki; sersemletici bir sıcaklığın içinde... Ve zamansız bu kadar ısıttığına göre; anlaşılan, şu meşhur "Küresel Isınma" dan Haziranda almış payını. Hakikaten mevsimler ve aylar; bedensel ve ruhsal olarak ne kadar da çok etkiliyor insanı.
|
|
1440
|
|
|
|
Bilmem nereden esti? Bu akşam, vakit geç olmadan demledim çayı. Belki de yalnızlığıma çeşni olur diye mi... Elimde içinde mis gibi demli çay, sımsıcak ince belli. Şu an yalnız yudumladığıma bakmayın, yâranla içerim eskiden beri.
|
|