• İzEdebiyat > Deneme > Yaşam |
541
|
|
|
|
RUHUNU DENGEYE ÇAĞIRANLARA... |
|
542
|
|
|
|
Gerçeğin peşinden koşmaya başladığımız bu zaman diliminden itibaren, yaşam bizim kendi hissettiğimiz, düşündüğümüz ve hayaller kurduğumuz bir mevkie dönüşmüştür. Daha fazla olmasını istediğimiz gibi davranmışızdır. Hayatın gerek ve gereçleri toplumsal bir yaşam biçiminde geliştikçe ve hatta ilerledikçe teknoloji kendi yaşam alanımıza girerek düşündüğümüz, istediğimiz, hayal ettiğimiz ve peşinden koştuğumuz yaşam biçimimizi ele geçirmiştir. |
|
543
|
|
|
|
Yavaş yavaş acele ediniz. azmi ne güzel anlatan bir cümledir bu. Azmin elinden hiçbir şey kurtulamaz. Çünkü azmin elleri hem duadadır hem sabırdadır ve bu ikisiyle olan her daim kazançtadır. Azim yiğit bir delikanlıdır. Ne pusu kurar ne hile yapar. Kahramanca, savaşır hayatla. Yüreğini koyar, bileğini koyar, bedenini koyar ortaya azim. Hırs ise bir cadıdır. Sürekli cadı kazanında hile kaynatır, tuzak kaynatır ve bu cadı kaynattığı kazanda kendini pişirir. Hırs kendini yiyip bitirir. Bu yüzden hırs denen cadı tat alamaz hayattan. Azim yiğidiyle hırs cadısı birbirine asla sevdalanmaz. Çünkü azimde sevgi, hırsta nefret vardır. Bu nedenle barışık değillerdir. |
|
544
|
|
|
|
Zeytincilik yaygınlaşmadan önce buralar bağcıydı. Şimdi zeytin ormanı misali, boş bir kara parçası kalmamacasına zeytin ağaçlarıyla kaplı. Adını taşıyan asmalardan bir zamanlar altın sarısı üzümler sallanırdı. Bağ bozumu küfelerle tozlu arazi yollarında taşınırdı. E kolay mı? Az mı beklendi? Bağlarda çardaklar kuruldu, tilkiler çakallar kovuldu. Eskiler anlatır, o zamanlarda herkes arazide çardaklarda yatarmış. Hele bir de yağmurlu havalarda tıp tıp sesleri ninni gibi gelirmiş insana.
|
|
545
|
|
|
|
50 yaşında bir adam arıyorum Her borca girmiş, her borcu ödemiş Sonra yeterince para edinmiş Ama paradan gözleri kamaşmamış…
*** |
|
546
|
|
|
|
Bir yerden sonra yeter artık! Diye bağırmak geliyor içimden. Uzun süredir de günlük politik gelişmeleri sadece yüzeysel takip ediyorum, hatta etmiyorum. Köşe yazıları, yorumlar hep politikacılar üzerine, manşetler ona keza. |
|
547
|
|
|
|
bir dost sons evgilisine dair bir şeyler anlatmıştı günün birinde. onu dinlerken garip düşünceler şimşek hızıyla üşüştü beynime birer birer. nasıl oynuyorduk hayatın karşısında? rollerimizi seçerken nelere dikkat ediyorduk? aşk dediğimiz neydi gerçekten? sanal bir yanılgı mıoydı tümüyle? yoksa çarpıtılmış gerçeklerden örülü fantastik kurgu bir öykümüydü? sevgi yüce miydi gerçekten? yoksa insan kendi yüceliğini mi paylaşmıştı sevgiyle? |
|
548
|
|
|
|
Neden sonsuzluğa ulaşmak için yaşamın çıkmazını göz ardı ediyoruz. Evet, yaşamın çıkmazı diyorum. Çünkü ölümün sonsuzluğundan önce yaşamın girdabı var. Düştükçe uzayan dibi olmayan derin kuyu. |
|
549
|
|
|
|
aynı yol kaç kez geçilirse geçilsin
tazelenen sadece bizizdir..
yendien bakabilmeyi becermek zordur |
|
550
|
|
|
|
"Güz güneşi nazlıdır, öyle her daim göstermez kendini. Kül rengi bulutların ardına saklanıyor şimdilik. Keyfi yerindeyse öğlene doğru bir selam eder belki..." |
|
551
|
|
|
|
İmtihan gereklidir; insan bir şeyleri aşmalıdır ki Allah’ın huzuruna arınmış olarak çıkabilsin. Belalar yağmur gibidir; yağan her yağmurla mümin daha arınır. Yaşanan hiçbir bela kalıcı ve sonsuz değildir. Samimi mümin, Rabb’i için sabreder; teslimiyetle, tevekkülle, yine O’nun yardımını bekler. |
|
552
|
|
|
|
Çok küçükken 'İnsan Ne İle Yaşar' adlı kitabı okuduğumda, yazar Leo Tolstoy'un bu soruya cevabının "insan sevgi ile yaşar" olmasına anlam verememiştim. İnsan neden sevgi ile yaşardı ki? |
|
553
|
|
|
|
Bir anda, kelimeleri hiç yormadan, harflere yük bindirmeden, olanı biteni bir çırpıda anlatmak istiyorum sana.
Sadece sana... |
|
554
|
|
|
|
canım sıkkın dedim o kadar işte... |
|
555
|
|
|
|
Yaşadığımız bu dünya üzerinde hayat bize sürprizleri sunmak için hazır iken, bizler bunun farkına varmadan, hayatın sunacağını beklemeden, başka yollardan kişilerden hemen bulmak için hayatın yönünü kendimize göre değil, ters yöne çevirerek hayatı kendimizden uzaklaştırarak sürprizleri kaçırarak, başkalarından beklediğimizde gerçekleşmeyerek hayal kırıklığı içinde yolumuza devam ediyoruz. |
|
556
|
|
|
|
İstanbul’u gezmenin bir âdâbı olduğu gibi, okumanın da bir âdâbı vardır. Çünkü ömür kısa, okunacak eser çoktur. Seçici olmak, zaman israfının önüne geçmede en etkili yöntemdir. Bunun için de kişinin (okurun) ilgilerini, hobilerini, zevklerini, dünyayı algılayışını bilmek gerekir ki, en etkili yöntemi için işin uzmanları tavsiyelerinde isabet oranını yükseklere taşıyabilsinler. |
|
557
|
|
|
|
Oysa bir kentin gelinlik kızlar gibi alımlı,çekici ve kışkırtıcı olması gerekmez mi? |
|
558
|
|
|
|
Bir bitis ya da bir baslangic, neresinden bakarsaniz; |
|
559
|
|
|
|
“Kanser” kelimesi, her duyanın irkilerek dinlediği, lanetli bir kelime gibidir. Hastalığa yakalanmamış olanların burun kıvırarak uzaklaşmaya çalıştığı, ancak hastalığa yakalanmış olanların da kafalarında ölüm tamtamlarının çaldığı korkunç bir travma gibidir. Her iki yaklaşım da bana göre yanlıştır. |
|
560
|
|
|
|
Nerde yanlış yaptı dünya? Ne zaman saptın sen bir ezberin yaşandığı sokağa? Yoksa aslında doğduğun sokak mıydı orası?
|
|