• İzEdebiyat > Deneme > Yaşam |
1361
|
|
|
|
houston, sanırım bir problemimiz var. |
|
1362
|
|
|
|
Parçası olduğum veya olacağım puzzle'lar, affedin yerleşemediysem veya yerleşemezsem eğer, puzzle'ımın geçmiş gelecek parçaları affedin bulamadıysam veya bulamazsam eğer, sizde gelmezseniz bir nedenden ötürü bakarım başımın çaresine, dert etmeyin kendinize… |
|
1363
|
|
|
|
Günümüzde banliyö yaşamından esintiler... |
|
1364
|
|
|
|
Kara bir tren, upuzun bir yol savurur uzaklara. Vagonlarda kömür kokusu, vagonlarda yalnızlık dizboyu.... |
|
1365
|
|
|
|
Hayat yavşaktır. Her zaman güler sana. |
|
1366
|
|
|
|
Şimdi hayat sağır, sesini yitirecek diye korkuyorum sokakların, bağır bağır bağır! Uykusuzluk, kaybolmuşluk, huzursuzluk…. |
|
1367
|
|
|
|
şimdi konuşmak, dile gelmek ve çoğalmak zamanı |
|
1368
|
|
|
|
Öyle ise takın saçlarınıza tokalarınızı, geçin karşısına eşinizin..Hatta ona inat bir sevgili bile bulun kendinize; genç kalın genç!..... |
|
1369
|
|
|
|
Züğürt Ağa filmi üzerine bir denemedir |
|
1370
|
|
|
|
Teraziyim diye mi dengeye takığım bilmem ama oldum olası dengede tutmaya çalışmışımdır hep kendimi. Nasıl takmayayım ki, herşeyin görevine uyarak çalışabilmesi, yaşaması, varolabilmesi için hayatın her anında denge önemli. Gece ve gündüz ile mevsimler bile dengede olmasa en basiti hayatın ritmi nasıl şaşardı düşünebiliyor musunuz? Hatta kıyamet beklentisi bile bu dengelerin şaşmaları üzerine kurulu değil mi? Demek ki denge şaşması kıyameti getiriyor insanın hayatına da. |
|
1371
|
|
|
|
son yıllarında, hastalıklarla uğraşarak geçti günleri. hasta haliyle yine de yazmadan vazgeçmedi. burhan günel, 21 aralık 2012 günü, 64 yaşının eşiğinde aramızdan ayrıldı. kırkbir yıldır aralıksız yazan, burhan günel'e kırkbir kere maşallah demeden geçemiyoruz. ışıklar içinde yatsın. |
|
1372
|
|
|
|
Ne istediğini biliyor musun sahiden? Ne istemelisin demiyorum, gereklilikten söz etmiyorum yani. İçerde, çok derinlerde bir yerde tüm kibrinden, beklentilerinden, kendinden sıyrılmış çıplak kalan sana soruyorum. Ne istiyorsun? |
|
1373
|
|
|
|
İsterseniz bir ziyarete gidelim. Napolyon'dan, Sezar'a, Büyük İskender'den Sokrates'e kadar tarihin akışını değiştiren her çeşit insan ile akıl hastanelerinde tanışabiliriz. |
|
1374
|
|
|
|
Aradan 3 yıla yakın bir zaman geçti, o satırlar kalemimden döküleli... O günlerde çıkmadığım yoldayım şimdi... Yürüyorum ağır ağır... |
|
1375
|
|
|
|
Yârini en iyi anlatan, yâri için en kolay ölebilecek kişidir. |
|
1376
|
|
|
|
Bizler de öyle değil miyiz? Tül görevi gören, sis tabakası oluşturan, davranış ve sözlerimiz bazen yetersiz kalır. Bazende bilgi birikimimiz dışarıya karşı yetersiz durumdadır. Bu anlarda yetersizliğimizin anlaşılması asla kabul edilemez. Hemen zihnimizin kalın keten perdelerini çekeriz: Yani, inatla dogmalarımıza sarılırız. |
|
1377
|
|
|
|
Bu acı haberi vermek hiç kolay değil maalesef ama arkadaşlık öldü. |
|
1378
|
|
1379
|
|
|
|
sıkıcı bir hayat
hep aynı yollarda yürüyoruz
dönme dolabın gönüllü mahkumlarıyız
|
|
1380
|
|
|
|
Eminim; `aşk` bile gelecekte, bugünkünden başka sorunları taşıyacak içinde çağı gereği. |
|