• İzEdebiyat > Deneme > Yaşam |
401
|
|
|
|
Bir gün, küçük bir gerçek kalbine saplanıp dayanılmaz bir ağrıya dönüşür. O ağrı ki, tarifi zor, bedenin değil, ruhunda. Olan bitenin tek tanığı olursun.
Seslendiremediğin düşünceler aklının orta yerinde dönerken en nihayet kaderini kabullenirsin.
Hayatta kötü şeyler olur. Belki herkesin başına gelmez. Sadece senin başına gelmez. |
|
402
|
|
|
|
nefret ateşinin kalplerimizi patlamaya hazır bir volkan haline getirmesine neden izin veriyoruz? |
|
403
|
|
|
|
Gazeteyle kadının bu kadar benzeyebileceğini nasıl oldu da gözden kaçırdım? |
|
404
|
|
|
|
Kişilik, bizim değişken, çelişkili yönümüzü yansıtır. Dış özentinin pençesinden sıyrılamamanın çaresizliğini yaşar. Bir amaç doğrultusunda hareket etmeyen, daha çok amaç-gayeye giden yolu kesen, yolu tıkayan arzular yığınının merkezidir. Kendimizle, toplumla, doğayla barışık yaşamamanın nedenidir. Temeli, tüketici ve geçici beklentilerden oluşmuştur. Fırtınaya tutulmuş gemi misali oradan oraya savrulur, her mekan ve zamanda dimdik ayakta durması zordur. Nesnelerin etkisindedir. Nesnelerin kendisine şekil vermesine izin verir. Arzu ve isteklerinin esiridir.
|
|
405
|
|
|
|
Değişen ne yüzümüzden başka, kuşların ölümünden, eskidikçe gençleşen hüznün renginden, saçlarımıza konan bulutların sesinden ıssızlığını yitirmiş tren istasyonların kederinden, içimizde göveren çocuğun çığlığından, dudaklarımıza iliştirdiğimiz ıslıkların sahipsizliğinden, gözlerimize düşen kırılganlıklardan, yakamızda bir çiçek gibi itina ile taşıdığımız yabancılığızdan gayrı … |
|
406
|
|
|
|
Her fani bir gün bu suret âleminden hakikat âlemi olan ahrete göç edip gidecektir. “İnna lillahi ve inna ileyhi raciun (Biz Allah’a aidiz ve (yine) O’na döneceğiz)”(Bakara 156) ayeti de bu gerçeği bütün çıplaklığıyla gözler önüne seriyor, en büyük tonda kulaklarımıza haykırıyor. Fakat basiret nazarları felç olmuş, duyma yetisini kaybetmiş kişiler bunu görmekte ve duymakta acizlik gösteriyorlar. Yanımızda ve yakınımızda yaşanan her ölüm, kulaklarımıza bir şeyler fısıldıyor, fısıltı ne kelime, haykırıyor. Bazıları bu sese kulak tıkıyor. |
|
407
|
|
|
|
Kalemi nereye saplayacağımı bilemeden kontrolsüz savuruyorum. Nereyi kesip kanatacağı belli değil. Tanrıya çarpıyor kalem defalarca, tanrı bile durduramıyor kalemi. Kulağıma yaz diye fısıldıyor, yazarak var et hayallerini. İntikamını yazarak al… Durmamı isteyeceğini sanıyordum. Şimdi söyle bana Cennetimin bekçisi, bu beni çağırdığın cehennemin kapısı değil mi? |
|
408
|
|
|
|
bizler, savaşmanın neden kırıp dökmekten ibaret olduğu fikrine kapılıyoruz? |
|
409
|
|
|
|
"Bunlar da pişti nine!...Ben soymaya başlıyorum hadi sen dünkü masalın devamını düşün..."
Hayatımın en doyumsuz anlarıydı onlar. Bir tabak kızarmış, soyulmuş kestane ve ninem... |
|
410
|
|
|
|
Dalgalar kıyıların saçlarını okşuyor gecenin ayazında. Deniz, o masmavi gözleriyle ufuklara göz kırpıyor karanlığın koynunda. Düşler kapısını aralıyor gerçeğin asık suratına. Çakıl taşları söyleşiyor suların mavisiyle… Ay, doyumsuz bestesini fısıldıyor tan vaktine…
|
|
411
|
|
|
|
bireysel olarak yaşadıklarımız, kimi zaman da toplumsal olaylarda yürekten etkilendiklerimizden kaynaklanır. Aşağıdaki yazı böyle bir olayın özünü anlatmaktadır.
|
|
412
|
|
|
|
Mutluluğun resmi çizilmez bir gülümseme ile mutluluk verilir. Mutluluk çizilmez, mutluluk çizilseydi mutluluk olmazdı, herkes istediği gibi çizerdi oysa mutluluğa resimle şekil verilmez,şekli ile gülümsetir sen karşındakine gülümseyince ona mutluluk veriyorsun o sana gülünce işte o zaman mutluluğun resmini çizmek yerine fotoğrafını çekiyorsunuz. |
|
413
|
|
|
|
Hepiniz kitap okumayı çok seviyorsunuz eminim.Okumadan, uygulamadan, deneyimlemeden dolunmaz ki.Dolmadan yazılmaz.Düştüyse okuma ve yazma aşkı... durulmaz durdurulamaz...
Saygı ve sevgilerle... |
|
414
|
|
|
|
insanoğlu, üzerinde nefes almakta olduğu hayattaki beklentilerinin karşılanmadığını düşünerek neleri görmezden geliyor? |
|
415
|
|
|
|
Issız bırakılmış yurtlarda kadim zaman insanlarıyla buluşmak ister misiniz!? Bir yolculuğa çıkalım o halde bugün; yıllarca önce terk edilmiş bir diyara doğru?!..
|
|
416
|
|
|
|
Canlıların neden karşı cinsin içine girmeden veya karşı cinsi içine almadan yapamadıklarını anlamış değilim. Burada yaşam taşları oturtulurken bazı hataların oluştuğu kesindir. Zira itiraf etmek gerekirse her an düşündüğümüz, arzuladığımız ve üzerine milyonlarca sayfa yazılar, şiirler, romanlar, türküler, ağıtlar yazıp uğrunda cinayetler dahi işlediğimiz cinsel ilişki (aşk), iki varlık arasında hiç te hijyen ve sağlıklı bir temas değildir. |
|
417
|
|
|
|
Bıkmadan, usanmadan, yerinden hiç kımıldamadan sizi bekliyor mutluluk.
|
|
418
|
|
|
|
insanlar neden yaşamlarının bir köşesinde el alem ne der sorusuna yer veriyorlar? |
|
419
|
|
|
|
yol boyu yürüyorum! ruhum ve kalbimle ve biliyorumki beni incitmeyecek tek şey onlar...
ve biliyorum ki yaşadığım müddetçe beni terketmeyecek tek şey onlar....
|
|
420
|
|
|
|
Beyin planladığı intiharlardan sağ çıkmayı nasıl başarıyorsa. yüreğinde diplere çakılması olası... |
|