• İzEdebiyat > Deneme > Yaşam |
1721
|
|
|
|
Ruhum gene bir iç çekişte, aklım anlama yarışında, bedenim kalbimi yaşatma savaşında... |
|
1722
|
|
|
|
Cesaretle yüzer misiniz sonsuza dek? |
|
1723
|
|
|
|
Kritik ederken anlamları, kelimeleri, cümleleri, kendini bilgiç bir rüzgara teslim edersin. Anlamını bilmeden anlam yükleyip, gülümsemeleri dudağına yerleştiriverirsin.
Görünen, gerçek aşkın yansımasıdır o' nda. Sende olmayan her şey kişileşmiş ruhunda. Başka adım atmak yakışmaz, eğreti durur üzerinde. Esip geçen mutlu bir andır, sıcaklığın odağında..
|
|
1724
|
|
|
|
Akşam saatleri; grupla birlikte öyle güzelleşiyor ki kordon, insanın bu güzel manzarayı ve sakinliği bırakıp eve gidesi bile gelmiyor, özellikle yaz akşamlarında...
Şimdilerde düşünüyorum da en son ne zaman akşam saatlerinde kordonda yürüyüş yaptım diye. Gerçekten bunu düşünmem bir hayli zamanımı alıyor ve uzun süre hatırlayamıyorum...
|
|
1725
|
|
|
|
yok olmalı
haykırmalı.
artık bende yok olup kaybolayım.. |
|
1726
|
|
|
|
''Karşılığını veremeyecek birine bir iyilik yapmadıkça, mükemmel bir gün geçirmiş sayılmazsın''
(JOHN WOODEN)
|
|
1727
|
|
|
|
Hiç çiçek açmayan bir dal gibiyim.Bahar gelmiş gelmemiş neyime.Kupkuru bir ağaca dönüşmüşüm. Acı vermekte bana gül dalları. Toprakta yeşeren çimenler yüreğimi ezmekte.Hayat beni çiğnemekte, hayata dair her şey üzerimden geçmekte.Çünkü ben ölmekteyim.Çünkü ne kadar yaşamak istesem de bir umut yeşermemekte bende. |
|
1728
|
|
|
|
Bir şekilde delirmekte olduğumu anladım aylar önce.. |
|
1729
|
|
|
|
Ruh mu yaşlanır sizce beden mi? |
|
1730
|
|
|
|
hayatın güzelliğini anlamak için illa ölüm mü olmalı veya çevremizdeki insanların değerini kavramak için illa onları kaybetmek mi lazım.. |
|
1731
|
|
|
|
Açık kırmızı bir kan sızdı bacaklarından. Acıdı canı. Can acısından çok, damlayan kanı için acıdı. Açık ve sıcak kanına inat, bulanık ve soğuk yüreğine düştü acı. Acıdı acınmadan hiç, ardında acımtrak bir hayalet bırakarak. (Çığ)lık(sız) a(kar)ken (kan)ı, yok(oldu)! Ay, tam tutuldu o zaman. |
|
1732
|
|
|
|
Yağmur hızlanmaya başlayınca damlalar koşturdu izler karıştı her damla kendi başının çaresine bakmaya başladı.
Bu durumda ne iz kaldı ne yol ne çaba ne başka bir şey…
Telaş böyle bir şey.
Telaşlanıp ne yapacağını bilememek böyle bir şey.
Ne idealin kalıyor ne hedefin…
|
|
1733
|
|
|
|
Geçenlerde siyasetin nabzının attığı yerde, Türkiye’nin ikinci büyük şehrinde, bozkırın ortasındaki cennette, yani Ankara’daydım. Ankara; yetişme çağındaki genç bir kız misali ne kadar da büyümüş, gelişmiş, serpilmiş... 13 Ekim 1923’te başkent olan Ankara’nın o zamanki nüfusu yirmi bin civarındaydı. Bugün bir metropol haline gelen Ankara, o zamanlar adeta bir Orta Anadolu kasabası görünümündeydi. Günümüz Ankara’sının nüfusu dört milyon sınırını zorlamaktadır. Dünden bugünü büyük bir hızla gelişen Türkiye’nin başşehri Ankara, bozkırın ortasında bir güneş misali karanlıkları aydınlatmaktadır. Artık Ankara bir hüzün kenti değil, bir sürur ve gurur kentidir. Bu güzel başkent, geleneksel ve modern çizgileri taşıyan birbirinden güzel yapılarıyla başkent olmanın onurunu iliklerine kadar hissettirmektedir.
|
|
1734
|
|
|
|
istediğim sadece bir bardak şekersiz çay ve sessizlik idi o sabah.. |
|
1735
|
|
|
|
hayatta kendimi kaybettiğim anlardan birinde yazılmış bir yazı..Boğaza karşı sabah saat beşte kendimle konuşurken... |
|
1736
|
|
|
|
Sen neymişsin be Ahmet Altan?...
İktisat Fakültesi koridorlarındaki koşuşun bir harikaydı.
Bayağı çalışmıssın .
Az gayret ,100 metrede rekor kırman bile mümkün be Ahmet Altan.
Demek sadece yazı yazmıyordun ha...
|
|
1737
|
|
|
|
Bazen kendimi severken buluyorum. Aferin diyorum benliğime, ben oluşuma... |
|
1738
|
|
|
|
Mutluluk dehadan daha fazla sahip olunmak istenecek bir şeydir. Ve mutluluk bazen cehalettedir. |
|
1739
|
|
|
|
Hayatımda hissettiğim en güzel kum taneleri üzerindeyken, bunu biliyorken, kabul etmişken, olmadıklarını söyleyebiliyorum. Dört kişilik birkaç yaz günü. Masum mutluluk, farkında olmadan yaşananı... İsmen Alinko ve kalben “aile”dir buna sebep |
|
1740
|
|
|
|
Garip dünya,ince ve naif kalabilmek ne zor oysa,nasılda çabucak bozuluyor insan anlamıyorsun,şairlerin dizelerindeki gibi şiir olamıyorsun mesela...Apansızca çıkıveren bir ezgi yada.... |
|