• İzEdebiyat > Deneme > Yaşam |
1541
|
|
|
|
Egosu ya da nefsi kendini dünyanın merkezinde gördürtürken insana kendini, kendine benzemeyenlere, haksızlıklara, zıtlıklara hoşgörü gösterebilmek ya da kabul edebilmek bu dünyayı olduğu gibi kolay değildir herkes için...
|
|
1542
|
|
|
|
sonbahar günleri birbirini kovalar fakat bana gelince bir orduya dönüşüp savaş açıyorlar |
|
1543
|
|
|
|
Cinnet vaktidir. Hayırlı cinnetler... |
|
1544
|
|
|
|
oysa bilmeyiz ki bunlar silinmez sadece kağıdı eskir... |
|
1545
|
|
|
|
İnsanın sevdiği bir kişiyi kaybetmesi muhakkak üzüntü vericidir. Kim ne derse desin, acı duymamak olanaksızdır. Ateş, düştüğü yeri yakar. Diğer bir deyişle, ateşin düşmediği yerler ise yanmaz. Daha açık ifade ile, ölüm olayında, herkesin üzüntü duyması sözkonusu değildir. Ancak, üzülüyor maskesini takmak yolu ile, üzülenin yanında olmak istenir. |
|
1546
|
|
|
|
Uzun bir yolcululuğa çıkma zamanı gelmişti artık. Yitirdiğim zamanı kovalama ve büyük sorgulamadan geçme zamanı. Kimsesiz kalanın ben mi yoksa kelimeler mi olduğunu bilmeden, yazar eskilerinin kaç para ettiğini bilmeden öylece yalın ve kendi başına. Çünkü |
|
1547
|
|
|
|
Değerlerimiz mi değişmiş, yoksa biz mi sapıttık acaba? |
|
1548
|
|
|
|
Göğsümde taşlaşıyor sözler,sağarsam dilimi dökülür mü
özüm? |
|
1549
|
|
1550
|
|
|
|
tatamadığım bir duyguyu kaleme aldım |
|
1551
|
|
|
|
Onun bahçesinden içeri girdiğimde, içimde binlerce yeni çiçek birden açardı. Ortancalar, sardunyalar, güller, aslanağızları ve zambakların dikili olduğu, irili ufaklı bir sürü saksı çiçeğine eklenirdi içimde açan çiçekler. İlkbahar boyunca üzerlerine tırmanmaktan bedenimde türlü çiziklere, kesiklere yol açan dikenli ve güzel kokulu akasya ağaçları, mis kokulu leylaklar, hanımelleri ile karnım ağrıyacak kadar çok üzümünü yediğim, şırasını içtiğim, ağlatmak için dallarına türlü şeylerle vurduğum asma onun bahçesindeydi. |
|
1552
|
|
|
|
Şimdi 22 yaşında deneyim kazanmış bir kaptanım, ... |
|
1553
|
|
|
|
Bazen seneler mi bizi kovalıyor? Yoksa biz mi onun peşinden koşuyoruz bir türlü anlayamıyorum… |
|
1554
|
|
|
|
Seçeneklerin, arzuların, hayallerin ve gerçeğinle, herşeyinle ona aitsin. |
|
1555
|
|
|
|
... bu beni rahatlatmıyor, iyi bir kılıf uydurmaya çalışırken yine altından iğrençlik çıkıyor ve kötülük te yok diyorum aslında , sınıfsal ayrımın yarattığı açlık ve modernizmin tetiklediği ... |
|
1556
|
|
|
|
İnsanlık insanlığın düştüğü vicdani durumdan kar etme çabasına girdi.Birinin düşkünlüğü,zor durumu başkaları için bur durumdan ne kadar kazanırım sorusuna cevap bulmak için kullanıyor.Bunun en büyük örneği müze sanılan Afrika Kıta'sı... |
|
1557
|
|
|
|
Kıvılcımla doğup koca bir alev olup yanıyoruz kaderimizde yazılı yaşam
süremiz boyunca..Bazı olaylar alevi harlandırıp büyütürken, bazıları
sönükleştiriyor ama yanmaya devam ediyoruz..Sonunda küle dönüp evrene
karışıyoruz.. Yanabildiğimiz kadar yanıp küçük zerrelere ayrılıyoruz ve
uçuşuyoruz yolun sonunda.. İyi olan belki de bu.. En küçük zerrene kadar
yanmak..
|
|
1558
|
|
|
|
"Benden önce söylenmiş sözlerin hakılılığına kızdığım oldu zamanında ama; inandığımda... |
|
1559
|
|
|
|
Gerçekler acıdır. Hayat gerçek mi acaba.
Biraz arabesk bir yazı ama dinlemeyen var mı ki... |
|
1560
|
|
|
|
Bir yolu tanımlamak, o yolun adını bilmekle başlar.
Kaç şeritli olduğunu bilmek ise nasıl gidileceğine delil olur. |
|