• İzEdebiyat > Deneme > Yaşam |
1661
|
|
|
|
İyimserlik de bazen aşılması güç tehlikeli durumlar yaratabiliyor. Hayal kırıklıkları gibi...
Hayal kurarken kötümser olunur mu hiç? Kimin hayallerinde kötüler kazanır ki... Hayallerinde kötüleri kazandıranlar ya kötüler ya da hayal değil başka şeyler kuruyor olabilirler. Bazıları ise iyilerin yalnızca hayal dünyalarında kazandıklarını söyleyebilirler.
|
|
1662
|
|
|
|
yazmanın nasıl bir tutku olduğunun anlatılması... |
|
1663
|
|
|
|
kendiyle yüzleşenlerin hikayesi... |
|
1664
|
|
|
|
'ben' kelimesinin dünden bugüne değişmeden kullanılmasının yarattığı anlam karmaşası... |
|
1665
|
|
|
|
alıştım bir kere sensiz yaşayamamki |
|
1666
|
|
1667
|
|
1668
|
|
|
|
Hayatımızdaki anların önemi çok büyüktür, o anları acı ve sıkıntılarımızla harmanlayıp üzülmek yerine o anları değerlendirmek en akıllıca olanıdır |
|
1669
|
|
|
|
Aslında ömür bitmeden, hesaba varan sayılı günler tükenmeden, hesaba çekmeliyiz kendimizi...
Ve bir anda yolumuzu ve istikametimizi yüce amaçlara çevirmeliyiz.
Çünkü bekleyecek ve düşünecek olursak, vesveseler tüketebilir enerjimizi...
Niyet edip harekete geçmek gerek...Gerisi bize Allah’tan yardım olarak sebepler halinde gelecektir...
Ve daha özel ve dolu dolu yaşanmış bir geçmiş bırakacağız ardımızda...
|
|
1670
|
|
|
|
sessiz ve derin bi haykırış, ağlarken sakız çiğnemek göz yaşının dudağa teması ve sonrasında sakızda hafif tuzlanma.
sakin daha sakin daha huzurlu ama derin bir nefes öncesinde, elindeki sigarayı kül tablasına bırakıp. |
|
1671
|
|
|
|
Yalnızlığın kokusu bizi uğurlayıp sessizce kapanırdı, bir sonraki ziyarete kadar... |
|
1672
|
|
|
|
Neymiş ki bu masal, bu kargaşa... Kaybettiklerimize ne oluyor ki??? Biri değil de bahsettiğim birşey... Artık adını da siz koyun.. |
|
1673
|
|
|
|
Makinist olanca kuvveti ile sireni asılırken; istasyon şefi ise etrafı kolaçan ediyordu, hayat istasyonunda kalan yolcu var mı diye. Sonra ölüm hızıyla hareket etti tren… |
|
1674
|
|
|
|
Güzel bakan, güzel görür... |
|
1675
|
|
|
|
İsyan bayrağı çekilmeli oysa arada hayata! Nasıl bağımsızlığını ifade ediyorsa bir ülke bayrağını özgürce dalgalandırınca kendi sularında, öyle şahlandırılmalı bir bireye ait yaşam düşüncesi kendi sınırsızlığında! |
|
1676
|
|
|
|
Bir anda bir ambulansın sireni, sadece davulun sesini değil, köyün bile nefesini kesiyor. Köye aniden giren yeşil renkli arabaları kimsenin gözü görmüyor. Ambulans saniyeler sonra düğünün ortasına giriyor. Gökyüzü yavaş yavas kararmaya başlıyor. Kuşlar bir anda izini kaybettiriyor. Sonsuzluğa doğru kanat çırpan kınalı kuşlar.. Sonsuzluğun da sonunu hatırlatır gibi uçan kuşlar.. |
|
1677
|
|
|
|
"bir aşkın içindeyken biriktirilmiş çok kelime kalır insanın içinde. kullanılmamış kelimeler. o kadar çok konuşulduğu halde, gene de kullanılmamış kelimeler. bir sonrakine vermek isteriz onları. içiniz çürümedikçe, kelimeler içinizde diri kalır. dipdiri. kendi hikayesi için bizden hakkını isteyen ve boğazımızı düğümleyen bunlardır. günün birinde diliniz kabuk bağlayıp, ruhunuz çürümeye başlayana, içiniz kelimesiz kalana kadar sürer bu. kimse kelimesiz kalmaz aslında; kelimeler kıymetsiz kalır. bu noktaya geldikten sonra durumu tanımlamanın ne önemi var?" |
|
1678
|
|
|
|
Eller şiirlerdeki gibi karıncalanmıyor artık dua etmekten. Seccadeler tertemiz alınları bekliyor bir gülün yaprak döken hasreti gibi.
Vuslat ayrılık kadar yakın, bir o kadar da uzak.
|
|
1679
|
|
|
|
Bir pamuk şeker gibi hayat benim için; yemesi zevkli. Ama ağzıma attığım en büyük parçalar bile hemen çözülüyor dilimde. Ve sonuna geldiğimde ne olacağını biliyorum: Çubukta kalan ve asla yetişemeyeceğim küçük ama en lezzetli parçalar. |
|
1680
|
|
|
|
susar denizler ağlar dalgalar. |
|