• İzEdebiyat > Deneme > Yaşam |
581
|
|
|
|
Hiç bitmeyecek gibi gelen uzuun tren yolculukları vardı hayatımda. Bir şehirden başka bir şehire değil bir yürekten başka bir yüreğe hiç değildi...sadece istasyondan ayrılma vakitleriydi... |
|
582
|
|
|
|
Bir hayalet gördüğünüzde kaçmaz ve bulunduğunuz yerde çökmek vesilesiyle korktuğunuzu belli etmezseniz hayalet de size saldırmayacaktır. Onları sevin, sevginizin karşılığını alacaksınız. |
|
583
|
|
584
|
|
|
|
hırslarımız uğrunda neleri feda edebiliriz? |
|
585
|
|
|
|
Bir ışık görüyorum lakin ;
Bana hiçbir zaman ulaşamayacak olan.
Bir kapı görüyorum;
Anahtarı sonsuza kadar kaybolmuş olan.
Bir adam görüyorum;
Kendini bilmeden gezmekte olan.
Ve…
Bir gelecek görüyorum;
Mutlulukları , hüzünlerinden daha fazla olan…
|
|
586
|
|
|
|
Yaşam ırmağı gürül, gürül hızla kopürdeyerek akarken, bizler kısır bir döngü içerisinde kendi hapishanemize kendimizi mahkum etmişsek ; buna da yaşamak diyorsak, kendimizi kandırmıyormuyuz acaba ? |
|
587
|
|
|
|
Hayat işte, karanlıktan sonra aydınlığa varacak, bilinmezliklerdeki bilineni hep arayacak, hayallerden asla vazgeçmeyecek, yine bekleyecek ve yine bekletecek. Hayat işte… |
|
588
|
|
|
|
Siz hiç kan kırmızısı gelincikler gördünüz mü? Ben gördüm. Anadolu’nun baştan başa gelinciğe kestiği bir mevsimde gördüm üstelik. Ancak bir farkla; Anadolu’nun hiçbir yerindeki gelincikler bu kadar kan kırmızı değillerdi. Böyle can alıcı bir kırmızıya ancak Çanakkale’de rastlarsınız. Dağ, taş , ova, her yer gelinciğe kesmişken Çanakkale’de, işte o zaman …O zaman fark edersiniz gelinciklerin neden o kadar kan kırmızı olduğunu.Aylar, yıllar demeden şehit kanlarıyla sulanan bu topraklar, besledikleri gelinciklerle şimdi o şehitlerin ruhuna dua eder gibi salınır dururlar bir o yana bir bu yana…
İçiniz titrer, ürperirsiniz. Çünkü her biri selam durmuş gibidir onca kahraman yiğidin, askerin anısı önünde.Durup dokunamaz, kıyıp koklayamazsınız o gelincikleri, koparamazsınız.Her biri bir Mehmetçiğin kanındandır çünkü , olmaz…
|
|
589
|
|
|
|
Bazen yaşanılan kayıplar, insan hayatından parçalar alır götürür. Bu parçaların bıraktığı boşluk öyle acı verir ki bu boşluğun verdiği acıyla dizlerininizin üzerine yıkılırsınız. Yıkıldığınız an içinizde ki güçle yeniden ayağa kalmanız gerektiğini bildiğinizden bir müddet dizlerinizin üzerinde kalsanız bile yeniden ayağa kalkarsınız. Sebebler bulursunuz kalkmak için ya da güvendiğiniz sevdiklerinize tutunursunuz bazen de beklenmedik bir el uzanır, siz kalkmak istemediğiniz anda bile sizi ayağa kaldıran sımcıcak tutulası bir el.
|
|
590
|
|
|
|
Ramazan ayı... İnsanlar için hidayet olan ve doğru yolu ve (hak ile batılı birbirinden) ayıran apaçık belgeleri (kapsayan) Kur'an onda indirilmiştir. Öyleyse sizden kim bu aya şahid olursa artık onu tutsun. Kim hasta ya da yolculukta olursa, tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde (tutsun). Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. (Bu kolaylık) sayıyı tamamlamanız ve sizi doğru yola (hidayete) ulaştırmasına karşılık Allah'ı büyük tanımanız içindir. Umulur ki şükredersiniz. (Bakara Suresi, 185)
|
|
591
|
|
|
|
Keşke kalbimin bir dili olsaydı da benim anlatmak istediklerimi o anlatsaydı. Dilime, yüreğime o tercüman olsaydı. O anlatsaydı sende olan beni, benim halimi, ve ahvalimi…
|
|
592
|
|
|
|
Sudan çıkmış küçük kara bir balıktı. |
|
593
|
|
|
|
Sadece insanım diyordu bir yazar. |
|
594
|
|
|
|
soru(n)lara bogulmustu adam, cevabini bulamadigi soru(n)lari anlatirken bir yandan cevapsizliga kiziyor diger yandan soru(n)larina soru(n)larla yaklasan psikiyatristine ofke duyuyordu. |
|
595
|
|
|
|
Hâlâ sorunları ve anlayamadıkları vardır elbette. Olacaktır da yaşam sürdükçe. İnsan beyninin kötümser olduğu düşünülenlere göre yüzde onu, iyimserlere göre yüzde yirmi beşi etkindir. Hangi oranı ölçü alırsak alalım, geride büyük bir oran vardır ve yapabileceklerini beklemektedir. Yapabileceklerini düşünmek, düşünürken bile baş döndürücüdür. |
|
596
|
|
|
|
Uyumasam olur muydu bu gece, bir sokak lambası gibi çöksem koynuna gecenin sabah olur muydu? Yorgun argın ve bezgin âlemin düşlerine deli bir nehir gibi dökülsem olur muydu? Uykularına bir hırsız gibi sızsam ayva sarı nar kırmızı olur muydu? Gecenin koynuna bir yılan gibi sokulsam, acep mevsim bahar olur muydu? Ağaçlarda hışırtı, bir serseri rüzgâr, başımın üzerinden uçup giden gece kuşları… |
|
597
|
|
|
|
Yağmur tanesi kadar saf ve temiz doğar insanoğlu.. Daha dünyaya ilk merhabasında yaşlar akar gözlerinden tıpkı yağmur gibi. Dokuz aylık anne hasretinin sona erişinin sevincidir kimbilir. Belki de bir bilinmeze gelişin tuhaf korkusudur.
|
|
598
|
|
599
|
|
|
|
RÛM SÛRESİ(48)
"Allah rüzgarları gönderendir. Onlar da bulutları harekete geçirir. Allah onları dilediği gibi, (bazen) yayar ve (bazen) yoğunlaştırır. Nihayet yağmurun onların arasından çıktığını görürsün. Onu kullarından dilediklerine uğrattığı zaman bir de bakarsın sevinirler."
"Ben nerede yağmur yağarsa orada şemsiye kırmanın kitabıyım"
Mevlana İdris
Gözlerimize kurşunlar sıkılıyorken... |
|
600
|
|
|
|
Ne var biliyor musun? aşk kelimeleriyle değil, küfürle geliyorum. bu da beni eşsiz bir tanrıça değil arsız bir sürtük yapıyor. olsun. netice değişmiyor. aşkın ve masumiyetin yitirilişini konuşmanın manası var mı hala. rol kesmek yerine racon keserim seni düzen düzene.
çünkü ben seni ana avrat dümdüz sevdim. |
|