• İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk |
1001
|
|
|
|
Sahiden...
İnsanın hangi pişmanlığı geçmez, hatta gün geçtikçe artar?
Yaşadıklarınınki mi, yoksa yaşayamadıklarınınki mi?
|
|
1002
|
|
|
|
Seven, deli gibi aşık bir ruh var sana yaşayan bu bedenimde benim.
Yoksan hiçim varsan her şeyim, her şeyinim... |
|
1003
|
|
|
|
O karanlık gece, mübarek bir geceydi. MUM'un şevk badesiyle sarhoş olmuş pervane, mecnun gibi yollardaydı. Aşktan yüreğine düşen dertle sevgilisini anmaktaydı hep. Kaç saat geçmişti kim bilir? Gamla yüreği solmuş bir halde, hicran yastığına dayanarak yığıldı yere pervane. Hali çok kötüydü. Ölü desen ölü değil, diri desen diri değil. Yarı canlı bir haldeydi. Yokluk aleminden bir belirtiydi sanki. Sabah olup da gün ağarınca gözlerini açtı... |
|
1004
|
|
|
|
Gözlerinle ilk karsilastigimda sevdim seni. Ciplaktin,saskindin,actin. Kollarimla sardim ciplakligini..sicaciktin ama titriyordun. |
|
1005
|
|
|
|
Cılız bir kalbi yaşıyorsam ve onu dünyaya emanet ediyorsam bana borçlu olan çok hayat var. |
|
1006
|
|
|
|
Söyle bana, usulca eğilerek zamandan..daha sessiz../bu aşk kimin.. |
|
1007
|
|
|
|
Gün doğmadan döneceğim... |
|
1008
|
|
|
|
Bir su misali akıyor ömrüm saf ve temiz.Su çatlak bardakta durmayı sevmez.Nerde bir çatlak görse oradan sızıp gitmek ister .Biz su gibi olamıyoruz işte.Farkımız bu .. Bulduğumuz çatlağı onarıyoruz.Kaçmıyoruz..Su gibi gelip koskoca bir duvarı yıkmıyoruz.Sel olup canlar almıyoruz,yağmur olup yağmıyoruz,musluk olup akmıyoruz.Biz su gibi saf,temiz ve acımasız olamıyoruz.. |
|
1009
|
|
|
|
Hiç düşünmemiştim, yorgun nefesimde seni hissedemeyeceğimi. Oysa ki kayıp bir şehri keşfetmek gibiydin sen. Her basamağın yepyeniydi benim için. Sormuştum seni dağlara, sonra nehirler söylemişti selamını bana. Çiçeklerde arıyordum seni |
|
1010
|
|
|
|
Özlem nağmeleri çalıyor zihnimde. Seni özlemenin bestesi ruhumda nefes nefes... |
|
1011
|
|
|
|
Sensizliğin adı yok bu diyarda,her sokakta başka renk gözlerin,her karanlık hayatının buğusunu taşır gecelerine… |
|
1012
|
|
|
|
O sesin sana ulaşmadığını gördükçe ben, sen daha çok gitmiş oluyordun. Sen uzaklaştıkça ben, daha çok bağırıyordum… |
|
1013
|
|
|
|
AŞK, bazen çok güçlü bazen zayıf, bazen güneş gibi bazen mum ışığı gibi aydınlatan ama hiçbir zaman sönmeyen bir ışık hayatımızda...
|
|
1014
|
|
|
|
Dün sarıldım sana...İlk kez sarıldığım gibi, sanırım son kez sarıldım...Yazdım ve bunu da tükettim... |
|
1015
|
|
|
|
Hep, yorumlar üzerine yapıcı çalışmalar. Tekrar üzerine tekrar. Yok olmaya yüz tutmuş bir çiçeği, dik dursun diye boynunu iple bağlamak. İşte bunların hepsi, unutulmuş, alışkın sevgiler. Oysa çoktan ölmüş, beni gömün diye haykıran bedenlerin sevgileri. |
|
1016
|
|
|
|
Başlayıp biten herşey adına teşekkürler. Sen ellerimden tutup birçok düşün yüzüme aydınlandığı günlerin ardından, hiçbirşeyin eskisi gibi olmayacağını bile bile hayal kurabilidi |
|
1017
|
|
|
|
Bunun için vardık hepimiz,
yaşamak için vardık bu hayatta, yaşatmak için. |
|
1018
|
|
|
|
Beyazlarımı giyinmek istiyorum, maviler bağlayıp. Sana gelmek istiyorum, kendimi rüzgara bırakıp.
|
|
1019
|
|
|
|
Dilim öyle bir of çeker ki. Kurur düşlerim, gözlerimdeki yanardağlar söner, gözbebeğindeki fırtınalara tutulurum... Mızrap amansız değer yüreğimin tellerine... Alınların aşındırdığı seccade duyar da sen duymazsın...
|
|
1020
|
|
|
|
Rengi yok sevdanın, kalemsiz yapılır resmi. Bilmez konuşmayı, her sözünde yalan vardır. İnanmaya gelmez, inanmayın. Ne susturabilirsiniz beni, ne de duyarsınız... Bir gün gelir bir elinizde kalem, bir elinizde kağıt resmini çizmeye çalışırsınız sevdanın... |
|