• İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk |
121
|
|
|
|
Yollardayım... Yollar ki sana doğru olunca güzel, senden uzağa olunca elem... Yollardayım, Sen'den uzakta aşkınla hasta ama aşk sayesinde sıhhatteyim. Yollardayım, yine yollarda... |
|
122
|
|
|
|
SEN BENİM GÖNLÜME SIĞAN ÖMRÜME SIĞMAYANSIN |
|
123
|
|
|
|
Şimdi yabancılığın yüreğimi kanatan bir öyküdür. Ve bu öykünün içinde senden sonra yaşanan her güne yazılmış pişmanlıklar, gözyaşları, hatalar, aşk sanılan duygular, en çok da yalanlar gizlidir. |
|
124
|
|
|
|
Yine sana sesleniyorum yar! İznin olursa yüreğine ihtiyacım var. Bırak gözlerin gözlerimde kalsın; Yüreğimin yüreğine söyleyecekleri var. Sana seni anlatacağım için midir bilmem; ama ilk defa cümlelerimde bir telaş var. Nefes nefese hecelerim... Sevdan uğruna bir araya gelmek için savaşıyor harflerim. Belki de bundan sonra hep kifayetsiz kalacak şiirlerim; seni hak ettiğin gibi anlatamayacakları için. Biliyorum boynu bükük olacak bundan sonra cümlelerimin. İznin olursa yüreğine ihtiyacım var. |
|
125
|
|
|
|
Bir çok zil de klasik zil sesinden başka sesler vardır; kuş sesi gibi, kahkaha gibi... Zile basıp da öyle güzel sesler gelince içeriden, insanın zile bastıkça basası geliyor... Tabi durmadan basarsanız o güzel zil sesini duymak için, içeridekiler de bunalabilir... Şimdi çoğu evlerde güvenlik açısından görüntülü diyafon denen aletler var, o da kolaylık tabi, kapınıza geleni görüyorsunuz... |
|
126
|
|
|
|
“Vakit Tamam” dedi, terk etti ve gitti. O incecik veda havasından ardıma bıraktı, “soykırım acımasızlığında” her yanımı…
Kahpe kadın Mona Lisa…
Gülüyor musun söyle, Ağlıyor musun yoksa! |
|
127
|
|
|
|
Sevmek bir merhamet değil, bir sanattır ve bunun bir karşılığı yoktur. Herkes hissettiği kadarını görür, hissettiği kadarını yaşar. Kimine göre bir erdem olur, kimine göre salaklık... |
|
128
|
|
|
|
Ne çabuk unuttun gözlerinden izlediğim denizi ? Ne çabuk bitirdin sana olan sevgimin büyüklüğünü..Ben sana dua genişliğindeki kadınım demişim…Bırakır mıyım seni, ölmedim daha..Öl(e)medim. Daha da ölmeyeceğim..Gözlerine bulutların özgürlüğünü bırakmadan koşmak yok babama..Daha da bitmeyeceğim..Ellerine Cennet çiceklerinin kokusunu hediye eylemeden varmak yok Elif/imize….
Ey gökyüzünü gözlerinden kanatlandığım,
Daha kaç nehir kuruyacak yüreğimin sensizliğinde..Her sustuğumda daha kaç kez kıyameti yaşayacaksın yüreğinin debisinde..Şimdi kelimelerin ucunda üşümekteyim..Dokun bana / gözlerinde ölsün ölüm…Sar beni / yüreğinde büyüsün gülüm… |
|
129
|
|
|
|
Çocuktum, annem beni deli gibi severdi. Rüzgârdan saçımın dağılmasına, dudaklarımda yediklerimden izler kalmasına bile izin vermezdi. Hemen kucağına alıp siliverirdi. Babamın cüzdanı demet demek para doluydu. Ben istesem dünyadaki bütün balonları, bütün oyuncakları, bütün bisikletleri hatta koca köyü bile satın alabilirdi. Çocuktum, yağmur benim için yağar, çimenler benim için büyür, kırlangıçlar ve leylekler benim için her bahar buraya dönerdi. Eriklerin en kocamanı, şeftalilerin en sulusu, kavunun en tatlısı da benim içindi. Sabahları güneş ben uyanayım diye açardı. Ve Akşam en güzel rüyaları bana getirmek için çökerdi. |
|
130
|
|
|
|
“ Üzgünüm, seni büyütecek bir denizim yok yürek toprağında..
Sıksan tenimdeki ter bulutlarını,
Tek bir umut bulamazsın sana dair..
Unutma, ayaklarını bastığın yer kara iklimi..
………………
Beni yaşayıp acıyı yaşamaktansa,
Gözlerimin yabancılığından olsun kefenin…
Sancağın düşse de saçlarıma,
Kalkmayı bil küçük çocuk..
Çünkü ben unutulmuş bir mezar bekçisiyim..
…………..
Keşke sana kucak dolusu denizim olsa da yürek coğrafyamda..
Ama ben çoktan kırdım dallarımı..
Git hadi küçük çocuk…
Yüzüne vurulan onca kapı olsa da..
Büyü be cocuk…
Büyü..
Ölme bende…
Bak göreceksin..
Bensiz de yaşamayı öğreneceksin..
Çünki sen ………….. |
|
131
|
|
|
|
Düştük / Kırıldık / Dağıldık / Oysa biz hep bir’dik..
Şimdilerde evden işe giderken tertemiz bir yalnızlığını giyiniyorum üzerime. İki oda bir salona sığdırdığım bir umut gökyüzünün altında nüfussuzluğuma isyan ediyorum. Kirpiklerimden birikmiş bulutlara sırlarımı verdikçe eriyor içimdekiler. Yavaş yavaş bükülüyorum cocukluğuma. Yeni bir umut yolculuğuna hazır olmayan bu yüreğe yine kefen örmekte ellerim. Oysa ben sadece susmayı bilirim. Yapabildiğim en iyi şeyin gitmek olduğunun farkında olsam da kendi içimden kovulmak öyle ağır ki..Kanatlarım kırık / düşlerim ise düştü kollarımdan. |
|
132
|
|
|
|
Sabaha karşı yazmaya alışmışım, ilk kez bu akşam erken dökülüyor satırlar… |
|
133
|
|
|
|
İstanbul’un tepelerini, cüce dağlarını, ormanlarını gezerken gördüm ki bütün bir varlık yakın zamanda değişerek, renkten renge girecek. Kimi fısıltıyla, kimi sesini karşı tepelerde çınlatarak o ezeli değişim şarkısını söyleyecek…
|
|
134
|
|
|
|
Aynadaki buharda esrik izler bırakan bedenim kadar silikti düne kadar yaşam gözümde. Bir banyo küvetinde aşk girdi içime, aktı dudaklarımın kenarından yedi tepe kıvamında… Öpen dudakların mıydı Ege’yi? Ah kirpiklerinde alev saklayan adam, tülünü yırttın soluksuzluğumun. Kabuğumda en derinlerde sakladığım istiridyem inci beyazı oldu artık sana. Üst perdeden bir ses sesleniyor. Duyuyor musun? “Beni yoldan çıkarsana”!
|
|
135
|
|
|
|
Suyun tadı su gibi değilse, şeker erimiyorsa artık dilinde, acı bir tat yapışıp kalmışsa düşlerinin en sınırsız çizgisine, kendini zincirliyorsan yalan öğretilerle; ihanet etmek bu apaçık hem aşka hem kendine. Denklemler yok aşkın matematiğinde. Hatta aşk ve matematik kavgalı kavramlar. |
|
136
|
|
|
|
Söz vermiştim artık yazsam da yaşamadan yazmayacağımı. Çünkü o öğretmişti yaşamadan yazılanların bir tesiri olmayacağını. Yasemin kokulu odaların gecesinde onun iri gözlerine bakmaktan alamıyordum kendimi. Gah, gözlerimizin ıslak ışıklarını buğusuna kaptırdığımız sıcak çayı ben, bir avuç kuru üzümü o yerken düşünüyorduk.
|
|
137
|
|
|
|
Seni özlüyorum, özlüyorum. Sana göre çocukluk bunlar. Ben bu duyguları yaşamak istiyorum. Sen bana bakma. Ne de olsa ben delinin en delisiyim. Ve senin delin olmak beni daha da delirtiyor. |
|
138
|
|
|
|
Bugün bir arkadaşımla dertleştik de, içindeki kanı kustu bir nebze. Ben de çok etkilendim. Paylaşıp paylaşmamakta bir an kararsız kaldım, ama sanırım mutluluklar kadar, mutsuzluklar da paylaşılmalı. |
|
139
|
|
|
|
Yokluğun ne acikii kalbimi yıpratıyor ve adeta benliğim itiraz ediyor...."ben bende değilim seni yaşıyor bedenim".... |
|
140
|
|
|
|
Topla cümlelerini dudaklarımdan..Bana vaat edilmemiş yarınlarımı da yanına al…Bir de benimle yaşadığın mutlulukları. Bir de sana yazdıklarımı.Kötü bir gününde gözyaşlarını kurulamak için kuru bir peçete niyetine kullanırsın senli satırlarımı…Unutmadan bir teşekkür borçluyum sana; kısa bir süreliğine de olsa yarımlığımı, yalnızlığımı unutturduğun için…Ve de yaşattığın tüm mutlulukların için….Teşekkürler sevgilim….Giderken sakın ardına bakma…Gözlerin pişmanlıklarında, günahlarında kalmasın…Sana paylaştırılmış her acına ben yüreğimi kefil gösterdim..Sen yüzünü aydınlığa çevir sadece..İnan bana bensiz hayatta seni hep mutluluklar bekliyor olacak...Çünkü sensiz bir yerde yaşarken bile her nefesimde bin dua saklı olacak sana…
Artık mutluluğa kanatlanma zamanın geldi sevgili…
Bensiz olsan da;
Her güneş, gözlerine doğmaya,
Her rüzgar, saçlarında dolaşmaya gelecek…
Hadi git….
Varlığımda acı çekmektense,
Yokluğumda mutlu ol….
Çünkü; mutluluklar en çok sana yakışıyor sevgili…
“Topla cümlelerini dudaklarımdan…
Her şey bitti artık…
Maviler kadar özgürsün artık…
Dilediğince uçabilirsin….
Yolların hep Cennete çıksın sevgili….”
Bensiz hayatında mutluluklar dilerim…
Hoşcakal hüznüm/ hoşcakal yüreğimi adadığım ömrüm…..
|
|