• İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk |
561
|
|
562
|
|
|
|
gerçek değer geldiğinde boşluk dolduran değil gittiğinde boşluk yaratandır. Özdemir ASAF |
|
563
|
|
|
|
İç titreten soğuk ve yine can dostum uzun bir gece
yağmur azgın dalgalar gibi penceremi döverken her damla kirlenmiş şehri ve bedenleri kırklıyor..
|
|
564
|
|
565
|
|
|
|
Belki bir bakışın bir tokat gibi yüzüme çarpıyor kuşatılmış gençliğinden, geçmişte bıraktığım gençliğime. Yalan olmaz aşkta. Karanlık fısıldadı aslında yaralı ardında bıraktığı kadını. Sırt çantasına yükledi tüm cümlelerini, koyuldu gitmeye kaldırım taşlı yoldan, kuralsız yaşamın sınır tanımaz geleceğine. Teşekkür ederim geleceğim. Bir gün hüküm giyen bir adaletle, kayıp sokaklarındaki şehrine elbet bir gün döneceğim. |
|
566
|
|
|
|
Beni bende öldür. Öldür ki; sende doğayım yeniden. Köklerim sende kalsın. Saçlarından ötesini bilmesin ellerim. Gözlerim ise gözlerinden başka yurt edinmesin.Hadi sevgili. ..Sev beni ..Sev ki bende sonlasın amel defterim.Sev diyorum. Kendinden daha çok sev beni..Eğer ki; ıslak kirpiklerini yüreğimle kurulayamasam dudaklarıma ilmeklediğim fatiha’lar sonum olsun..Seccademe sirayet eden gözlerini gülüşlerimle bahara kavuşturamasam nefesime “ La İlahe.. “ lâfzı vurulsun.. Kat beni kendine..Sebebim sensin…Gayri ben yokum sende yaşarken. Ben “ seninim “ gayri.. Öldüm..Öldüm..Sonra sende vücut buldum sırf senin hayatında bir dua miktarı yer tutabilmek için…
|
|
567
|
|
|
|
Tenimdeki yalnızlığı, ruhumdaki Aşk ile yendim ben. Tenimin hükmü yalnızlıktı, ruhumun tek kaderi SEN.
Ruhum teneffüs etti seni; teneffüs ettiği o Aşk ile yaşattı bedenini.
Bedenim teneffüs etti nefesini; şimdi ruhum da, bedenim de özlüyor seni.
|
|
568
|
|
|
|
Aşkın hallerinin en hakikisi, en değerlisi, en özeli, herkesin bulup yaşamak, yaşatmak, bırakmak istemediği. Bazen de hiç beklemediğin, hak etmediğin bir anda uçup gideni. |
|
569
|
|
|
|
ve sen sadece düz yazıyla anlatılamazdın, tamlamalamalar kifayetsizdi güzelliğin karşında, olmayan sevigli; satırlar sanaydı ve sen yoksun... |
|
570
|
|
|
|
Ölüyorum desem anlamaz. Kanıyorum desem anlamaz. Bıçak yaradan anlamaz. Dilim dilim eder beni sevgili. En güzel güller de güneşe muhtaçtır desem anlamaz. |
|
571
|
|
|
|
Adını “nefes” koyacağım. Ensemde , yüreğimde onu hissedeceğim. Hayallerimi gerçekleştirene kadar yenileceğim , yenile yenile yenmeyi öğreneceğim ! Yorulacağım… Dinlenerek geri geleceğim. Rüyalarımdaki şeytani sorular kafamda ki trilyon düşünce ve şerefsizlerin küstah gülüşü kadar, hırs kusacağım şimdilik beyaz sayfalara… |
|
572
|
|
|
|
Nefretin yıktığı yürekleri ancak sevgi onarabilir. |
|
573
|
|
574
|
|
|
|
Gizli bir bahçe gibi varlığın. Yaratılmış ve hemen ardından kilitlenmişsin hayata. Süleyman''ın Belkıs için yaptırdığı o cennet senin güzelliğinin zekâtı değil Ebruli. Karun görseydi seni, unutur yalancı cennetini, gayretlerinden boşanır, utanırdı Ebruli. |
|
575
|
|
|
|
Hadi unuttum ezberimdeki tüm replikleri. Acele et..Güneş doğuyor kirpiklerinin bir adım ötesinden..
Eğildim yüreğinin baş ucuna..Hayatın en gerçek suflesini ver dudaklarıma…Fısılda misk-i amber kokulu mutlulukları kulağıma.Gayri ben SEN’İM…
Gayri ben sana AİT’İM…Düştüm bendeki “benden” …
Şimdilerde bende varolamayan “ beni “. Bundan böyle sende yaşat gayri..Nasıl, hangi şekilde diye sorma
Adım kadar yalın..Ve bir o kadar alıntısız..Hiçliğimin paragraf başında Hüviyetim SENİNLEDİR…Yüreğindeki sevda ağırlığınca susuyorum..Kapatıyorum tüm sol anahtarlarını..Verdiğim zayilere aldanma sen…
Bendeki “ ben “ bundan sona “ bensiz…
Gayri bendeki “ ben “ SENSİN..
Bundan sonraki mevcudiyetim;
Adının kapladığı yer kadar..
Yüzümü “ yüzüne “ kapattım..
Dilsizim..
Ve bir o kadar SEN..
|
|
576
|
|
|
|
“Sakin göllerin kuğusuyduk” diyor ya hani bir şarkıda, gecenin bu vaktinde bu şarkı da, nerden aklıma geldiyse dilime dolanıveriyor, mırıldanmaya başlıyorum. |
|
577
|
|
|
|
Tenini ezbere biliyorum, her ayrıntın hatırımda, ama ruhundan bir haberim. |
|
578
|
|
|
|
Terleyen alnının sınırlarında sabaha ümitle uyanan mavi gözlü kırlangıçlarla iğde kokulu rüyalar taşıdım her sabah güneşin serildiği üstüne. Sen biçilmemiş gök ekin tarlası kadar asil, zengin ve bereketli bir çağ gibi uzanırken yatağında, ben gelincik çiçekleriyle seni renk kıyametine tutmuş serin ve ak bulutlarla buharlanmış bedeninin terini kirpiklerimle silmiştim. |
|
579
|
|
|
|
Peki aşk bu mudur? Sözcükleri hapsetmek yüreğimize, sonsuza kadar. Öyle bir hapislik ki her iki yüreğe de acı veriyor.
|
|
580
|
|
|
|
Kimisi inanır kimisi inanmaz ilk görüşte aşka...Her iki görüşe de saygı duymak lazım. Gözlerde başlıyorsa herşey, bakışlar hemen kendini belli eder. Gözbebekleri büyür, bazen ter basar, cümle kurmada zorlanabilir insan, dili damağı birbirine yapışır, belki karşınızdaki insanda aynı durumdadır. Kimi zaman hissedersiniz, kimi zaman hissedemezsiniz bunu...
|
|