• İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk |
461
|
|
|
|
Aylak Adam-Yusuf Atılgan- 'ı bir solukta okuduktan sonra,yine bir solukta yazdığım deneme. |
|
462
|
|
|
|
Aşkı kimse çözememiş şimdiye kadar, hiçbir akıl onu kavrayamamış, sen mi anlayacaksın aciz aklım, sen mi onu yola getireceksin yaralı kalbim? |
|
463
|
|
|
|
Sen, dünyaya baktığım pencere, ruhumu anlatan tek kelimem ve ruhumun rengiydin. O yüzden ya, ben kendime uzaklaştığımda sen de silinir, ve geri geldiğimde pırıl pırıl parlardın. Senle gözlerimin ışığı da parlardı. Çünkü sen benim hayata baktığım renktin. |
|
464
|
|
|
|
Kapatırken gözlerini ölüme sessiz ve kabullenmiş üç
damla yaş indi tenden toprağa.Toprakta üç damla, üç
ayak izi geçmişini yalana kaptırmış adamdan arta
kalan.Yaptığı hiçbirşeyden sorumlu tutamazdı hayat onu
çünkü yok saymıştı doğduğu ilk gün gözlerin |
|
465
|
|
|
|
(ey sevgilim! Ben seni hiç geçmeyecek zamanlarda sevdim…) |
|
466
|
|
|
|
Her nefeste kaburgalarım kalbimi sıkıştırıp eziyor. Gerçekten unutmuş olabilir misin beni? Yoksa bilerek mi hatırlamıyorsun?
|
|
467
|
|
|
|
İnsan hep bir şeyler görür hayatı boyunca. Ama o iki gözünün sevdiğini görmesi kadar güzel bir şey olmasa gerek. |
|
468
|
|
|
|
Bir fincan huzur,
Bir dirhem mutluluk yolla iç ceplerinde demlediğin...
Beni “ sende “ sakla...
Ben seninim...Nefesimdir yüreğim....
Beni “ bende “ sildim
Sende varolmak için...
Hasretini ektim dudaklarıma
Sende tamamlanmak için....
Suyum ol,
Soframda azık...
Yüzümde tebessüm...
Yüreğimde nefes...
Ben ol....
Ya ben sen olayım...
Sakın bırakma beni...
Yoksa düşerim adressiz coğrafyalara...
Gözlerimi yıldız sermek için gündüzü bekleme...
Her an sendeyim çünkü.....
Gözlerinde sakla beni....
Hayatın ta kendisi sensin çünki.. |
|
469
|
|
|
|
Günümüz aşkları... Ne kadar da çok seviyoruz bu lafı kullanmayı. Sanki geçmişin aşkları farklıymış gibi. Günümüz aşkları şöyledir yok efendim böyledir.
|
|
470
|
|
|
|
Ben seni sadece kendime yakın hissettiğim için, acılarım acılarına benzediğin için sevdim....Ben sadece öznesi “ senin olduğun cümlelerin yüklemi..Ben sadece sırtına yüklenmiş acıları kendi yüreğinde taşımayı onur sayacak adamın gözyaşına sirayet etmiş solgun resmi....Belki de yüreğindeki mutluluğun ayak uçlarında umutsuzlukla savaşındaki kazanmaya en yakın duran sevginin tek galibiyeti..Olmadı...Kazanamadık; belki de sadece ben kazanamadım. Gittin..Ardında tüm yenilgileri bana bırakarak gittin..Bir kaç cümleyi geçmeyen ayrılığın sonrası ağır yenilginin “ şeref “ madalyası duruyor sol göğüsümün iç cebinde.Bir de ölüm duruyor sonsuza kadar çıktığın yüreğimin son nefesinde...Sadece sana ait olan dudaklarımda sensiz cümle kurmaktansa adının baş harfinde susmak arasında ne fark var ki ? Hayat ile ölüm arasında sen yoksan mutluluğun devrik cümlelerinde yüklem olmak ne fark eder ki ? Her ikisi de acıya mühürlü, sensiz kurduğum her bir cümlenin altı yalnızlığınla örtülü.. |
|
471
|
|
|
|
Aradan 27 sene geçti ve o halen aynı şehirde ve ben halen arada kaldırıma oturur ağlarım. Ama artık yalnız ağlıyorum ismette yok. Hem de bu defa o kadar saklıyorum ki benim bile haberim olmuyor. |
|
472
|
|
|
|
Kalabalıklar içinde ruhuna dokunacağım. İçimi eze eze el olmanın bedelini durup dinlenmeden ödemeni bekleyeceğim. Ben de o arada kıymanın; sevdiğine, sevenine, özeline, kıymetline, canına, canımın içisin dediğine ne demek olduğunu öğreneceğim. |
|
473
|
|
|
|
Ya peki siz, kimlerin hayatlarına dokundunuz ya da kimler dokundu hayatlarınıza.. Kaçı gerçek kaçı yalan biliyor musunuz ? |
|
474
|
|
|
|
Aşkın gerçek anlamı değil mi, ikame edilemezliği sevginin? Yerine başkasını koyamadığın için değil mi anlamı sevgilinin? Bu kadar ucuzlarsa adına nasıl aşk diyebiliriz ki iki yüreğin arasında geçenlerin. Eğer tek bir tuş yetiyorsa başlatmaya ya da bitirmeye aşk adı verilen hikayeyi, anlatacak bir şey kalır mı ki dillerde?Bunun adı yaşlanmadan eskitmek aşkı şizofren bir hiçlikle. Sabun köpüğü bulaşmış gibi bir hisse ellerine, böyle büyük bir tutkuyu yaşayabilmek için çabalamak niye? Yanıt veremediği için alışık olmadığı bu soru işaretlerine; acının kanatlarını siyaha boyayıp kaçtı, saklandı, utandı aşk karıştı geceye…
|
|
475
|
|
|
|
Acılarımızı paylaşırken sevinçlerimizi yutkunmazdık hiçbir zaman. Hayatın acı yüzünü yüreğimizde eritir, sevgimizle ateşe verir, aşkımızla sevince dönüştürürdük. Duygularımız hassastı ama asla kırılmazdı. İncinirdi ama kopmazdı. Aşkın yalın haliydi Sevgilim bu, saf ve masum olanı. |
|
476
|
|
|
|
Kaniyorum. Vucudumun her parcasiyla, her hucremle, nefes aldigim her animla, doktugum her gozyasimla beraber kaniyorum. Kan, masumiyetimi alip goturuyor. Kan, yalnizligi yuzume carpiyor. Kan, iyilesmeme engel oluyor.
|
|
477
|
|
|
|
Şehrazat ile başlayan masalların öyküsü ise hiç de masal gibi değildir aslında.
O günden beri ilk masalı bir kadının anlattığı söylenir. Çocuğunu ve sevdiği adamı kurtarmak için…………….
|
|
478
|
|
|
|
Ben aşkı anlatırdım; sen olmayınca aşkım yarım... Ve sende kaldı tüm inandıklarım... |
|
479
|
|
|
|
Hayat suskun asır suskun an suskun |
|
480
|
|
|
|
Ele gecirir bedenini heybetli bir ofke... Once bir guzel kendi kendine soylenirsin... Sonra da ona soylenirsin... Sonra tekrar kendine ve sonra tekrar ona... |
|